Piyasalarda merkez kaç etkisi

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr


Geçtiğimiz hafta "ABD ekonomisi için iyi olan Türkiye için kötü olur mu" sorusunu tartışmıştık. ABD'de son dönemde yaşanan canlanmanın Türkiye ekonomisine etkisinin sınırlı olacağını, buna karşı piyasaların uzun vadeli ABD tahvil faizlerindeki artıştan olumsuz etkileneceği tahmininde bulunmuştuk.
Küresel piyasalarda yaşananlar endişelerimizde fazlasıyla haklı olduğumuzu gösterdi. FED'in parasal genişlemeyi yavaşlatacağı korkusu ile 10 yıllık ABD tahvil faizlerinde yaşanan yükseliş Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bir çok gelişmekte olan ülkede borçlanma piyasalarının yangın yerine dönmesine neden oldu.
ABD 10 yıllık tahvil faizleri Mayıs ayında 60  baz puan artarak %2,2 seviyesine yükseldi. Enflasyonun %1,5-2,0 bandında olduğu, şirket karlarının artmaya devam ettiği bir ülkede %2,2 faiz Wall Street'i fazla korkutmadı. Gelişmekte olan ülke borçlanma piyasalarında ise "ABD hapşırırsa dünya yatağa düşer" sözünü doğrulayan sert bir satış baskısı görüldü.
Mayıs ortasında ufukta beliren risklere rağmen "sermaye girişleri gücünü koruyor" gerekçesiyle faizleri indiren Türkiye ABD tahvil faizlerindeki artışın yol açtığı yangından en çok etkilenen piyasalar arasında yer aldı.
Nisan ayı dış ticaret açığının altın ithalatının da katkısıyla beklentilerin çok üzerinde gelmesi piyasalardaki satış dalgasının şiddetini artırdı.  Türk lirası dolar-avro sepetine karşı 2,16 seviyesine yükselirken, 10 yıllık devlet tahvilinin faizi 60 puandan fazla artarak %6,85 seviyesine yükseldi.
Yaşanan gelişmeler Merkez Bankası'nı döviz piyasasına "sözel müdahale" yapmaya zorladı. Kurun seviyesinden ziyade aşırı oynaklıktan rahatsız olduklarını vurgulayan Başkan Başçı dalgalanma devam ederse likiditeyi kısarak para piyasasında faizleri yükselteceklerinin işaretini verdi.
Başkanın konuşması sonrasında döviz sepetinde sınırlı bir gerileme kısa ve orta vadeli faizlerde hafif bir yükseliş görülmesi merkez-kaç etkisinin devam ettiğini gösteriyor. Mevcut küresel konjonktür cari faiz oranlarında Türk lirası varlıklarda carry yapmayı cazip kılmıyor.
Bundan sonra ne olacak. ABD 10 yıllık faizleri önümüzdeki günlerde %2,5 civarına yükselirse  Merkez Bankası kur ve faiz volatilitesi arasında bir tercih yapmak durumunda kalacak.
Daha anlaşılır bir ifade ile Merkez Bankası dolar-avro sepetine karşı 2,20 civarına gerileyecek bir kur seviyesi ile %6,0 - %6,6  bandına yükselecek para piyasası faizi arasında bir tercih yapacak.
Bizim görüşümüz Merkez Bankasının küresel piyasalardaki eğilime göre para piyasası faizlerini kademeli olarak artırmayı tercih edeceği yönünde. Dolayısıyla ABD faizlerinde yukarı yönlü oynaklığın devam edeceği ana senaryomuzda Türk lirasında, tahvil piyasasında ve Borsa - İstanbul'da kayıpların devam ettiğini görebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019