Piyasalarda kış güneşi

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Küresel piyasalar aralık ayına üç temel sorunun cevabını arayarak giriyor. Euro Bölgesi borç krizine intizamlı bir çözüm bulunabilecek mi? Konut sektöründe yaşanan sorunlara rağmen Çin ekonomisi hızlı büyümesini sürdürebilir mi? ABD ekonomisinde son dönemde görülen canlanma kalıcı mı? Bu üç sorunun cevabı uzun süre belirsizliğini koruyacak. Ancak dünya borsalarında son günlerde görülen yükseliş görece olumlu bir senaryonun fiyatlanmaya başlandığını gösteriyor.

Son aylarda risk primlerinde görülen artış Yunanistan, Portekiz ve İrlanda gibi çevre ülkelerin 2012 yılında borçlarını yeniden yapılandırma ihtimalini artırdı. Piyasalarda güvenin sağlanması ve sorunun İspanya ve İtalya gibi büyük ülkelere sıçramadan intizamlı bir şekilde çözülebilmesi için Avro bölgesinin parasal birliğin ötesine geçerek mali birliğe dönüşmesi gerekiyor.

Ortak maliye politikaları uygulanacak ve güçlü ülkelerden zayıf ülkelere kaynak aktarılacak bu süreçte Avrupa Finansal İstikrar Fonunun büyüklüğünün 1 trilyon euronun üzerine çıkarılması, IMF Dünya bankası gibi uluslarüstü kurumlardan destek alınması gerekiyor. Avrupa Merkez Bankası'nın faizleri %0,5 civarına çekerek ve büyük miktarda likidite sağlayarak mali birlik sürecini desteklemesi gerekiyor. Ancak böylesine kapsamlı bir paketle bankacılık sisteminin güçlendirilmesi sağlanabilir ve Avrupa'nın borç-durgunluk-deflasyon sarmalına girmesi engellenebilir.

Avrupa merkezli yatırım bankalarından gelen duyumlar 9 Aralıkta yapılacak liderler zirvesinde 14 ülkenin mali birlik sürecini destekleyeceği; çekinceleri olan Hollanda, Finlandiya ve Slovakya'nın ikna edilmeye çalışılacağı yönünde. Buna karşı Avrupa Finansal İstikrar Fonunun büyüklüğünün 1 trilyon euronun üzerine çıkartılması konusunda mutabakat sağlanamadığı konuşuluyor. Bunun yerine Avrupa Merkez Bankası'nın IMF'ye 200 milyar avro civarında kredi vermesi, IMF'nin söz konusu krediyi kendi kaynaklarını da kullandırarak İspanya ve İtalya gibi ülkelere kullandırması bekleniyor.

Euro Bölgesi liderlerinin 9 Aralık tarihine kadar mali birliğe gidiş kararında uzlaşma ihtimalini oldukça düşük buluyoruz.  Buna karşı orta vadede Euro Bölgesi'nin mali birliğe dönüşmesi ihtimalinin çok yüksek olduğuna inanıyoruz. Euro Bölgesi'nin parçalanmaması için mali birliğin olmazsa olmaz şart olduğunu son kertede tüm üye ülkelerin kabul edeceğine inanıyoruz. Ancak sürecin uzaması Avrupa'nın 2012'de durgunluğa girme ihtimalini artırdı. Son dönemde yapılan tahminler Avrupa'nın 2012'de yüzde 1-2 küçülme ihtimalinin arttığını gösteriyor.

Piyasaların euro borç krizi karşısında verdiği tepkinin yumuşamaya başlaması yatırımcıların orta vadede mali birlik görüşüne yaklaştığına işaret ediyor. Almanya'nın ve Avrupa Merkez Bankası'nın olumsuz açıklamalarına piyasalar bu nedenle tepki vermiyorlar. FED'in Avrupa Merkez Bankası'nın da içinde olduğu bir grup merkez bankasına uyguladığı swap faizini 50 baz puan indirmesi küresel risk iştahını besleyerek piyasaların kötü haberlere kayıtsızlığını artırıyor.

Piyasaların sınırlı tepki verdiği bir diğer gelişme Asya ekonomilerinin yavaşladığını gösteren veriler. Kasım ayı PMI verileri Çin ekonomisinden başlayarak Hindistan, Kore, Tayvan, Avustralya gibi bölgenin büyük ekonomilerine yayılan bir yavaşlamaya işaret ediyor. Asya'daki yavaşlama Avrupa ekonomisindeki durgunluğun  yanısıra Çin'de konut sektöründeki arz fazlasından kaynaklanıyor. Buna rağmen iktisatçıların 2012 tahminlerinde yaptıkları revizyonlar sınırlı düzeyde. Yapılan tahminler Asya'nın yüzde 6 büyüme (Çin %8) ile dünya ekonomisinin itici gücü olmaya devam edeceğini gösteriyor.

Kasım ayında yaşanan en olumlu gelişme Avrupa'da yaşanan krize ve Asya ekonomilerindeki yavaşlamaya rağmen ABD ekonomisinin büyümesini sürdürmesi oldu. Şükran günü tatilinde harcamalardaki artış ABD hane halkının iyimserliğini koruduğunu ve tüketimini artırdığını gösteriyor. Kasım ayı ISM İmalat Sanayi ve tarım dışı istihdam verileri de ekonomik canlılığın sürdüğünü destekliyor. Yapılan tahminler ABD ekonomisinin 2012 yılında yüzde 2 gibi bir hızla büyüyeceğini gösteriyor.

Özetle, küresel konjonktürün belirsizliğini korumasına rağmen piyasalar son dönemde bardağın dolu tarafını fiyatlamaya başladılar. Küresel risk istahına duyarlı yüksek betaya sahip bir ülke olan Türkiye bu gelismeden son derece olumlu etkilendi. İMKB-100 endeksi geçen hafta yüzde 7 artarak önceki iki haftada yaşadığı yüzde 9 kaybın büyük kısmını geri aldı. Piyasalardaki iyimserliğin baharın geldiğini göstermiyor. Ama kış güneşinin de keyfini çıkarmak lazım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019