Piyasalarda iyimserlik kalıcı olabilecek mi?
Geçtiğimiz Çarşamba günü ABD’de açıklanan, Tüketici Fiyat Endeksi, nisanda aylık bazda yüzde 0,3 ile beklentilerin altında artarken, yıllık bazda yüzde 3,4 ile beklentilere paralel yükseldi.
Aynı zamanda çekirdek TÜFE de nisanda aylık yüzde 0,3 ve yıllık yüzde 3,6 ile beklentilere paralel açıklanınca piyasalarda umutlar tekrar yeşermeye başladı. Böylece Fed’in iki asli görevi olan fiyat istikrarı ve istihdam piyasalarında elde etmek istediği soğumaya yönelik sinyaller alındı.
Tahvil piyasasına ve borsalara alış geldi. Piyasalarda yumuşak iniş senaryoları yeniden dillendirilmesiyle Fed’den iki faiz indirimi fiyatlanmaya başladı. MSCI Dünya endeksi 3482 puan ile zirve görürken, birçok piyasa da zirvelere eşlik etti. Oysa şurada daha bir ay öncesine kadar güçlü istihdam ve yapışkan enflasyon endişeleriyle piyasalar 100/200 günlük ortalamalarına gerilemiş, ABD 10 yıllık tahvili 4,7%’lere yükselmişti. O tarihlerde tarım dışı istihdam verisi öncesi piyasalarda en kötü geride kalmış olabilir söylemini dile getiriyorduk.
Şimdi geldiğimiz bu noktada da kısa vade adına en iyisi geride mi kaldı sorusu akıllara geliyor. Son iki yıllık dönem içinde iyi veri sonrası piyasanın çoşkuya kapıldığında, sonraki verilerin beklentileri karşılamamış, veriler bir trende dönüşememişti. Bakalım bu sefer bir seri oluşturabilecek miyiz? Kalıcı iyileşmenin devamı için verilerin beklentileri karşılar, soğumaya işaret eder nitelikte gelmesi gerekmekte.
Piyasanın önündeki riskler
Olası risklere işaret edecek olursak, örneğin Bloomberg Emtia Endeksi kasım ayından bu yana en yüksek seviyesi olan 106,6’a yükseldi. Her ne kadar 108,5 altında kalarak Merkez bankaları kontrol ufku içinde olsa da, uzun vadeli düşüş trendini kırmış, dip formasyonun tamamlamış vaziyette.
Bir de yumuşak iniş senaryolarıyla oluşabilecek talep artışı emtia fiyatlarını yukarı çekmesiyle 108,5 seviyesinin aşılma riskini oluşmakta. Bu da yeni bir enflasyonist baskı olarak okunabilir. Bir diğer konu da ABD seçim yılında ABD-Çin ticaret savaşlarının tekrardan ortaya çıkmış olması. İleride tedarik zincirleri sorununu tekrar gündeme getirebilir mi bu da bir diğer risk unsuru. Mevcut durumda ABD 10 yıllık tahvil tarafında %4,30/4,50 bandı yeni oyun aralığımız.
Borsalarda zirvelerin devamlılığı için 10 yıllık ABD tahvilin 4,30 eşiğinin altına inmesi gerekmekte. Bu hafta flash PMI verileri piyasaların odağında olacak. Asya tarafında ise Çin, emlak sektörü için bir dizi önlem paketi açıkladı. Kamulaştırmalar yapılacak, bütçe üzerinde etkileri ve finansmanı merakla bekleniyor. Japonya tarafında enflasyon verisini takip edeceğiz, hala piyasalar adına dolar/yen paritesi için 160,25 seviyesi korunacak mı sorusunun cevabı aranmakta.
Muhteşem yedilinin son silahşörü Nvidia
ABD hisse senetleri piyasasının muhteşem 7’li diye adlandırılan teknoloji firmaları taşımakta. Bu hafta 22’sinde Nvidia’nın bilançosunu karşılıyor olacağız. Şirketin gelirlerinin 7,2 milyar $’dan 24,8 milyar $’a yükselmesi, hisse başı karının da 1,09$’dan 5,57$’a çıkması beklenmekte.
Hissede bu yıl %90’a yakın bir yükseliş gerçekleşmişti. Bakalım piyasa beklentileri karşılanabilecek mi? TCMB PPK kararı ve Borsa İstanbul beklentiler; Bu hafta TCMB PPK toplantısından yeni bir karar beklenmiyor. MB’ları faiz indirimlerine bağlı bizde de kasım aralık gibi politika faizinin %50’den %45’e inmesi beklenebilir.
İçeride TCMB rezerv artışı, yabancının carry trade oyununa yerli yatırımcılar ikna olup TL varlıklara geçiş hız kazanacak mı? KKM çözülme tekrar ivme kazanabilecek mi, gibi sorular piyasanın gündeminde olacak. Borsa İstanbul’da Bist100 endeksi TL bazlı rekorlar kırarken, dolar bazlı grafiğinde 2018’den beri geçemediğimiz 323 seviyesindeyiz. Önemli bir eşik olduğunu söyleyebiliriz. Bu eşik kalıcı şekilde aşıldığı takdirde yukarıda ilk hedef 350 seviyesi olurken piyasa için beklentimin 2025 ilk çeyreğe kadar 390-400 bölgesini test etmemiz olduğunu belirtmek isterim.