Piyasalarda her gün yeni bir macera
Finans piyasalarında her gün bir macera yaşanıyor. Bir gün altın, Amerikan tahvilleri gibi güvenli limanlar güçleniyor. Ertesi gün riskli, yüksek getirili tahvillerin fiyatları artıyor. Bazı günler altın, tahviller, hisse senetleri birlikte yükseliyor.
Aslında hisse senedi, tahvil ve döviz piyasalarındaki işlemler fark etmiyor. Mevcut konjonktürde alınıp satılan şey petroldür. Petrol fiyatının düştüğü günlerde, riskli pozisyonlardan kaçış başlıyor. Petrol fiyatının güçlü olduğu günlerde yatırımcıların risk alma iştahı artıyor. Piyasalardaki realite budur. Petrol fiyatlarında en kötünün geride kaldığına inanmakla birlikte, yeni bir yükseliş trendinin başladığını düşünmüyorum. Kalıcı bir hareketin başlaması için OPEC veya talep tarafından olumlu haberlerin gelmesi gerekir. OPEC üyelerinden arzı sabitleme açıklamaları geldikten sonra, ‘‘Eninde sonunda üretim miktarı da düşer’’ görüşü pekişti. Fakat İran tavrını değiştirene kadar üretimin azalması düşük bir olasılıktır. Suudi Arabistan ve Rusya 2011-2015 döneminde İran’ın müşterilerini aldı. İran ekonomik yaptırım döneminin acısını çıkarmak istiyor. Pazar payını yükseltmeye çalışıyor. Günlük üretimini 1.5 milyon varil daha artırabilir. Özetle; ham petrolde 26 doların, brent petrolde 27 doların tekrar test edilmesi için oldukça negatif haberlerin gelmesi lazım. Fiyatlar şimdilik bir bant içinde kalacakmış gibi gözüküyor.
Son günlerde, ‘‘Piyasalar artık Çin’deki gelişmelere takılmıyor’’ yorumu yapılıyor. Çin’in etki açısından arka plana düşmesi biraz da yuandaki dengeli duruştan kaynaklanıyor. Önemli bir öncü gösterge olan yuanın yurt dışı değeri ile yurt içi değeri arasındaki fark stabil durumda. Çin MB devalüasyon oranını hızlandırmadıkça, Çin etkisinin sınırlı kalacağı söylenebilir. Tabii Çin gündemden biraz düşüyor, yerini Fed senaryoları dolduruyor. İki hafta önce yazdığım yazıda, ‘‘ABD’de çekirdek enflasyon yükseliyor. Faiz artırımı için enflasyonun durumu çok da önemli değil diyen Fed üyeleri, enflasyondaki kıpırdanmayı faiz söyleminde işlerine geldiği gibi kullanabilirler.’’ yorumunu yapmıştım. Geçen cuma açıklanan Fed’in favori enflasyon göstergesi çekirdek kişisel tüketim harcamaları deflatörü iki yılın en sert yükselişini göstererek yüzde 1.7 oldu. Fed’in enflasyon hedefinin yüzde 2 olduğunu belirtelim. Veriden sonra konuşan oy hakkına sahip Fed üyesi Mester, ‘‘Martta faiz artırımı konusu hala masada duruyor’’ ifadesini kullandı. Oy hakkına sahip Fed guvernörü Powell’dan da, ‘‘Ekonomik verilere göre Fed piyasalara sürprizler yapabilir’’ açıklaması geldi. ABD’de enflasyonun denkleme girmesi kritiktir. Fed spekülasyonunun da etkisiyle, EUR/USD paritesi bu hafta 1.0850 seviyesine kadar geriledi. Doların, euro ve yen karşısında güçlenmeye devam etmesi, Avrupa ve Japonya Merkez Bankalarından beklentileri düşürebilir. Para birimleri değer kaybediyorsa, bu Merkez Bankalarının agresif hamleler yapmasına gerek kalmayabilir. Büyük oranlı faiz indirimleri, tahvil alımlarının genişletilmesi daha zor dönemlere saklanabilir.
Önümüzdeki dönemin piyasa stratejisi, yine büyük Merkez Bankalarının faiz politikalarındaki farklılaşmaya dayanabilir. Bu ay yapacağı toplantıda Fed’in bir faiz artırımı yapması zayıf bir ihtimaldir. Öte yandan, enflasyon gelişmeleri haziranda faiz artırımı olasılığını giderek artırabilir.