Piyasalarda hava şartları değişebilir. İlk yarı ‘bahar’, ikinci yarı ‘sonbahar’
Hareketli bir yılı daha geride bıraktık. Merkez Bankaları, seçimler ve doların diğer para birimleri karşısındaki performansının yakından izlendiği piyasalarda, yeni yıl da süprizlere gebe. DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu’nun 2018 strateji raporuna göre, yılın ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında hava şartları değişiklik gösterebilir.
İlk yarıda baz etkisi nedeniyle enflasyonda yaşanması beklenen gerileme ile birlikte içeride dolar/lira kuru 3.60-3.70 bandına çekilebilir. Fakat ikinci yarıda risk iştahında yaşanabilecek bir bozulma ile ‘sonbahar’ ikliminin hakim olmasıyla dolar/ lira yılı 4.30 seviyesinden kapatabilir. Tüm dünya piyasalarında yine merkez bankaları baş rolde olacak.
Kuşkusuz 2017 yılını birçok açıdan sürprizlere gebe bir yıl olarak hatırlayacağız. Bu sene merkez bankaları kadar siyasetçiler de sahneye çıktı. Bütün yıl boyunca ABD Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın hamleleri yakından takip edilirken, ABD’deki seçim sonuçları yıla damgasını vurdu. Kasım 2016’da ABD Başkanlık seçimi ile başlayan küresel risk algısındaki artış süreci tamamlamaya hazırlandığımız yılın tamamında fiyatlamalarda domine etkisi yarattı. Mevcut Fed Başkanı Yellen’ın görevine devam edip etmeyeceği konusu son çeyrek ile birlikte tartışmalarda önemli bir yer tutarken, ABD Başkanı Trump’ın seçim sürecinde sıklıkla kullandığı kampanya başlıkları gündeme bomba gibi düştü. Öte yandan Fransa ve Katalonya seçimleri de yakından takip edildi.
Referandumun ana başlık olduğu içeride ise 2017’de en çok konuşulan dolar kuru oldu. Borsa Endeksi’nin 29 kez kapanış rekoru kırdığı yıl içerisinde dolar/ TL 3,98, iki yıllık faizler ise yüzde 14,34 ile tarihi rekorlar kırdı. Piyasalardaki bu rakamlar gözleri Merkez Bankası’na çevirdi. Ocak ayında, piyasalar tarafından oldukça tartışılan Geç Likidite Penceresi’ni uygulamaya başlayan Merkez Bankası’nın kararları yıl boyunca hem piyasa çevreleri, hem siyasetçiler tarafından tartışıldı. Öte yandan büyümeyi tetiklemesi için devreye alınan KGF, bankacılık sektöründe can suyu olurken, hızlı büyüme ve kurdaki artış enflasyonda ciddi bir artışa neden oldu. Eylül ayından itibaren ise Hazine’nin yüksek borçlanması gündeme taşındı. 2017’de bunlar yaşanırken, peki 2018’de piyasaları ne bekliyor?
Yıl ikiye ayrılacak
DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu’nun 2018 Strateji Raporu’nda, yıl ikiye ayrılmış. Raporda 2018'de piyasaların resmi; ilk yarıda enflasyondaki geri çekilme nedeniyle ‘bahar’, ikinci yarıda ise risk algılamasındaki bozulma nedeniyle de ‘sonbahar’ olarak çizilmiş. Yılın ilk yarısında içeride enflasyon cephesindeki baz etkisi kaynaklı- sınırlı ölçekte geri çekilme beklentisinin öne çıktığı raporda, “Dolar kurunu yıl ortalaması olarak 4.06, kapanış seviyesi olarak ise 4.30’da öngörüyoruz. Emsallerden negatif yönde ayrışma göstermediğimiz ve risk iştahında bozulma ile karşılaşmadığımız durumda dolar/ TL kurunun yılın ilk yarısında 3.60-3.70 aralığına çekilme gösterebileceği düşüncesinde olduğumuzu da belirtmek isteriz. TL’de yerellerin katılmadığı bir yükseliş hareketi oynaklığı sınırlamaya devam edecektir” denildi.
Risk algılaması bozulabilir
Söz konusu raporda, yılın ikinci yarısında yerel ve dış varlıklarda risk algılamasının bir miktar bozulabileceği ifade ediliyor. “Gerek politik taraftaki başlıkların dışarıda artacak olması, gerekse 2019’daki seçim takvimine içeride siyasi kesim tarafından hazırlık yapılabileceği düşüncesiyle askılamanın yerel varlıklarla artabileceğini değerlendiriyoruz” diyorlar.
Rapordaki ana başlıklar
Enflasyon düzelmeden faiz indirimi gelmez
• Büyümenin içeride dengelenmesini bekliyoruz. Kredi büyüme hızının 2017’de yüzde 20 seviyesinin biraz üzerinde, 2018’de ise yüzde 12-14 bandında gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Beklentimiz GSYH için yüzde 4.2. 2019’da yapılacak olan seçimler öncesinde riskler yukarı yönlü olabilir.
• Enflasyon: Çift hane seviyeler kalıcı mı? 2018 için yıl genelinde çift hane baskısının devam edeceğini öngörmekle birlikte, yılsonu kapanış seviyesi için yüzde 9.2 seviyesini tahmin etmekteyiz
• TCMB’den enflasyon görünümünde net bir düzelme olmadan ‘anlamlı’ faizindirimi adımı beklemiyoruz. Ayarlama yapılmak istenirse fonlama kompozisyonu imkanı üzerinden ‘sınırlı’ ölçekte güncellemeye gidileceğini öngörüyoruz.
• Euro/dolar paritesinde yılın ilk yarısında, özelliklede Nisan- Mayıs döneminde muhtemel İtalya parlamento ve yerel seçimleri üzerinden aşağı yönde baskılanma olabilir. Yılın ikinci yarısında ise ECB’ye dair beklentiler ve ABD’de gerçekleşecek seçimlerin euroda manevra alanı sağladığını görebiliriz. Yılsonunda 1.20 - 1.22 aralığında euro/dolar paritesi gerçekleşmesi söz konusu olabilir.
Hazine borçlanması izlenecek
• Enflasyon görünümündeki düzelmeye ve sözlü yönlendirmenin gücüne paralel tahvil faizlerinde aşağı yönde sınırlı geri çekilme olabilir. 5 ve 10 yıl vadeli tahvil faizlerinde çift hane aşağısını şuan için olası görmüyoruz. Tek haneye gerileyen ve genele yayılır bir şekilde kabul gören bir enflasyon patikası ile karşılaşmamız halinde 10 yıl vadeli tahvil faizinde yüzde 10.5 yüzde 11 aralığına geri çekilmeyi yıl içerisinde görebiliriz. Büyümede risklerin yukarı yönde olması halinde enflasyonda aşağı yönlü çekilme ihtimali sınırlanabilir.
• Hazine’nin borçlanma stratejisine dair yakın takibin 2018 yılı içerisinde de gündemde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Her ne kadar 2017 yılı kadar baskının olmasını şuan için beklemesek de aşağı yönde hareket alanının yılın genelinde çift haneli ortalama enflasyon beklentisinde olmamız nedeniyle sınırlı kalacağını düşünüyoruz.
Telekom, savunma ve ihracat odaklı sektörleri beğeniyoruz
• BIST-100 endeksi için 1 yıl vadede hedefimiz 125.400 seviyesinde. Hem bankalar hem de banka dışı şirketler için 2018’de yüzde 8.4 kâr artışı öngörüyoruz.
• Sağlıklı kalmaya devam edeceği için Telekom sektörünü, devletin stratejik olarak gördüğü Savunma Sanayi sektörünü ve genel olarak ihracat odaklı sektör ve şirketleri daha fazla beğeniyoruz.
• Dayanıklı tüketim sektöründe faaliyet gösteren şirketler yurt içinde (2017 yılındaki vergi teşvikleriyle ortaya çıkan) yüksek bazdan dolayı 2018’i daha yavaş geçirebilir ama aynı şirketlerin özellikle büyümesi hız kazanan Avrupa’ya olan ihracatlarının güçlü olmasını bekliyoruz. Bu sektörlerde zayıf TL’nin de katkısıyla özellikle ihracatta TL bazında ciddi büyümeler görmeye devam edebiliriz.
• Havacılık sektöründe 2017 yılında yakalanan talep toparlanmasının, turizmdeki ivmelenme ile beraber 2018 yılında da devam etmesini bekliyoruz. Sektör oyuncularında yolcu trafiğindeki artış ve zayıf TL’nin de etkisiyle operasyonel kârlılıkta TL bazında güçlü büyüme öngörüyoruz. • Petrol ve enerji sektöründe dolar bazlı iş modeli olan şirketlerin TL gelir ve operasyonel karlarının artmaya devam etmesini öngörüyoruz.
• Özellikle konut amaçlı inşaat sektöründe bir yavaşlama bekliyoruz. Gerek yüksek konut kredisi faizlerinin etkisi gerekse de artan inşaat maliyetlerine bağlı olarak yüksek seyreden konut fiyatlarının satın alma gücünü olumsuz etkilediği fikrindeyiz.
• Çimento sektörüne hammadde tarafındaki fiyat artışları ve inşaat sektöründeki yavaşlamanın fiyatlar üzerinde yaratacağı baskı nedeniyle temkinli durmayı tercih ediyoruz.
• Otomotiv sektöründe yurt içi pazarda zayıf TL ve artan vergiler nedeniyle özellikle binek oto tarafında baskı olabileceğini öngörüyoruz. Diğer taraftan ihracat ağırlıklı satış yapan şirketler 2018 yılında da defansif özelikleriyle ön plana çıkacaktır.
Para politikalarında ayrışma
• ABD ekonomisinde mevcut büyüme momentumunun korunacağı hatta bir miktar üzerine eklenerek yola devam edileceğini öngörüyoruz. 2018’de gündeme gelmesi muhtemel alt yapı harcamalarında artış ve 2017’den devralınan vergi reformu paketinin büyümeye net katkılarının ne olabileceğini kestirememekle birlikte genel beklentilerin yüzde 0.1- yüzde 0.7 aralığında değişiklik gösterdiğini belirtmek isteriz. Fed’in yol haritasına sadık bir şekilde ilerlemesini ve faiz artırımlarına devam edeceğini düşünüyoruz.
• Yaşlı kıta Avrupa’da da büyümedeki seyrin 2017 gücünde olmasa da yeni yılda devam etmesini bekliyoruz. Yüzde 2 seviyelerine yakın sayan GSYH büyümesinin ihtimaller dahilinde olduğu kanaatindeyiz.
• ECB’nin en iyi ihtimalle 2018 yılında varlık alım programını sonlandırması ihtimalini konuşabileceğimizi düşünüyoruz. ECB’nin politika faizlerinde ayarlama yapma ihtimalini en erken 2019 yılı için olası görüyoruz.
• Öte yandan Fed-ECB ayrışması gerek faizler gerekse bilanço oluşumu nezdinde belirginleşecek.
Avantajlar
• Türkiye’de çıktı açığını pozitife çeviren, potansiyelin üzerinde büyümeye taşıyan mevcut durumun devam etmesi
• TL’nin reel anlamda tarihi ucuz seviyelerde olması, sağladığı faiz avantajı
• BIST 100’e yönelik olumlu algının devam etmesi
• Avrupa’da büyüme hikayesinin korunması
• Enflasyonun küresel çapta toparlanmadaki hızının istenilen ölçekte olmaması:
• Petrol fiyatlarındaki hareketin OPEC katkısıyla dahi 50-60 dolar bandında kalması
• Tahvil faizlerinin korkulan ölçekte yükselmemesi
• Japonya’da destekleyici politikaların devam etmesi
Riskler
• Türkiye’de büyümenin ‘aşırı ısınma’ tartışmalarını gündeme getirmesi
• TL’nin emsallerinden negatif yönde ayrışmaya devam etmesi
• Avrupa’da baz etkisinin çalışması ve büyüme performansının gerilemesi
• Yılın ilk çeyreği başta olmak üzere ABD’de enflasyonun yükseliş göstermesi
• ABD 10 yıl vadeli tahvil faizinin yüzde 2.6-2.8 bandına ivmelenmesi ve yüzde 3’ü hedeflemesi
• Bölgesel riskler
• ABD Başkanı Trump’ın görev süresini tamamlayamaması
• Avrupa’da artan popülizmin euronun geleceğini sorgulatması