Piyasalarda daralma var
OLAYLARIN İÇİNDEN / Tevfik Güngör Hiçbir iş adamı durup dururken talepteki daralmadan, bu nedenle iş hamcının küçülmesinden yakınmaz. İş adamları genelde iyimserdir. Ve de genelde "Kol kırılır yen içinde, baş yarılır fes içinde" diyerek sorunlarından söz etmezler. Gecen hafta içinde Vatan'dan Necla Dalan çok başarılı bir gazetecilik yaparak piyasanın önemli oyuncularını n piyasanın durumu ile ilgili değerlemelerini derledi. Necla Dalan'ın İstanbul piyasasında olan bitenlerle ilgili bu çok önemli tespitlerini özetleyerek sayın okuyucularıma aktarmak istiyorum. Necla Dalan diyor ki, "Perakende sektöründe yeni sezonu indirimle başlatan giyim markaları, son model araba veren marketler, her gün yüzde 50 indirim yapan mobilya mağazaları var. 2007'nin son çeyreğinden itibaren durgunluk sürecine giren perakende sektörü, yoğun siyasi tartışmalar ve dünyadaki durgunluğun birleşmesiyle kritik bir döneme girdi. Ekonomik kriz beklentisinin artmasıyla tüketicinin talebi kısması işlerin açılmasının beklendiği nisandan da umutların kesilmesine neden oldu. Bıçak gibi kesilen alışverişi canlandırmak için indirim üzerine indirim yapılırken yeni sezona bile indirimle girilmesi sektördeki sıkıntının büyüdüğünü gösteriyor." Necla Dalan sektör temsilcilerinin, "Tüketici kredi kartı ve taksitli alışverişe yüklendi. Siyasi gerilimin artmasıyla harcamalarını kıstı. Firmalar ise zararlarını en aza indirmek için çalışıyor. Plan ve bütçeler revize ediliyor. Kampanyalarla, indirimlerle ve zaten uzun olan vadeleri daha da uzatarak alışverişi canlandırmaya çalışıyor. Tüm göstergeler 2008'in kolay olmayacağını gösteriyor" dediklerini belirtiyor. Necla Dalan'ın derlediği bilgilere göre,"Türkiye'de perakende sektörü 150 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Pazarda organize perakendenin payı yüzde 40. 3 milyon kişinin istihdam edildiği sektörde hedef 2010'da 199 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmak. Türkiye'de şu anda 186 alışveriş merkezi faaliyette. 4 yılda 170 tane daha açılacak. " Abdullah Kığılı diyor ki, "İstikrarsızlıktan en büyük darbeyi bizim sektör yedi. Halk "Ne oluyoruz" diye alışverişi kesiyor. Sezonlar yeni açıldı ama aynı anda indirimler başlıyor. 45 yıldır bu sektördeyim, yeni sezon başlarken indirimin başladığını ilk kez görüyorum. Böyle giderse biz de yeni mağaza açmayı durduracağız. "Ekonomik kriz çıkacak" görüşü kafaları karıştırıyor. Ama kriz çıkarsa bedelini krizi çıkaran değil 70 milyon ödeyecek." Ahmet Nazif Zorlu diyor ki, "Pazarda çok büyük bir daralma var. Parti kapatma ve diğer siyasi tartışmalar yüzünden vatandaş "Acaba ne olur" diye kendini frenliyor. Zaten herkes kredi kartlarına yüklendi. Taksitler ve vadeler uzadıkça uzadı. Herkesin limiti de kredi kartları da doldu. Bankalar 60-70 ay vadeli kredi verip 'Kredi kartı borçlarını kapat' diyor. Vatandaş borcu kapatmak için borç alıyor. Bütün bunların olacağı belliydi. Bastırılan sıkıntı şimdi sektörlere tesir etmeye başladı. Tekstilde, inşaatta, beyaz eşyada her sektörde sıkıntı var. Maalesef 2008 sıkıntılı bir yıl olacak. Sektörlerde cirolar düşecek. Biz ihracat odaklıyız. Sıkıntılardan çok etkilenmeyiz ama iç pazarda biz de durmadan vadeleri uzatarak alışverişi canlı tutmaya çalışıyoruz." Mudo'nun patronu Mustafa Taviloğlu, Kasım 2007'den beri sektörde durgunluğun olduğunu belirterek, "Herkes kendini kurtarmak, işini sürdürmek için çalışıyor" diyor. Dünyadaki ve Türkiye'deki son gelişmelerin perakende sektörüne olumsuz yansıdığını söyleyen Mudo'nun patronu Mustafa Taviloğlu,'na göre "Dünyada durgunluk, arz bolluğu ve tüketicide doyum var. ABD'de başlayıp dünyaya yayılan krizin Türkiye'ye de yansıması kaçınılmaz. Ama bizdeki durgunluk 10 günlük bir olay değil. Kasım 2007'den beri işler düşüyor. Bir yavaşlama vardı ve büyüyerek devam etti. Üstüne üstlük Türkiye'deki kalabalık siyasi gündem ve Güneydoğu'daki harekatın yansımasının olmaması düşünülemez. Bu ortam insanların kafasında farklı olgulara neden oluyor. Bu da sektörü olumsuz yansıyor." Türkiye'de sektörde ciddi rekabet olduğunu kaydeden Taviloğlu, hızlı büyümelere karşılık pazarda yeterli derinliğin oluşmadığını ve piyasanın artık bu rekabeti taşıyamadığını söylüyor. Taviloğlu, sektörde indirimle yeni sezonun aynı anda başladığına ilişkin durumu ise şöyle değerlendiriyor: "İndirimle yeni sezonun aynı anda olması şaşırtıcı değil. 12 ay indirim yapan var. Ben daha önce bunu yaşamadım. Her gün yüzde 50 indirimle mobilya satan, 11 tane mağazası olup 33 Mercedes veren, 36 saat açık kalan, 1 YTL'ye kahvaltı veren var. Bir yatak yorgan vermediğimiz kaldı. Herkes kendini kurtarmaya, piyasayı canlandırmaya çalışıyor. Bunlara şaşmıyorum. İşi iyi bilen, farklı iş yapan, malı (hamı) iyi olan daha çabuk atlatacak. Türkiye kısa tarihinde çok şey gördü. Bizim aşamayacağımız sıkıntı yoktur. Yeter ki morallerimiz bozulmasın. Önce biz kendimizi anlayacağız. İç işlerimize, yatırımlarımıza, masraflarımıza, alımlarımıza, daha doğru mallara yönelmeye bakacağız. Bakıyoruz da... İş ortaklarımızın da yani alışveriş merkezleri, bankalar ve üreticilerin de bu durumu değerlendirmesi lazım. Hepimiz aynı masada oturuyoruz. Hakem bile iyi futbolcuyu koruyor. Piyasada da iyi oyuncuların kollanması lazım ki beraber yaşayalım. Halkımızın da moralini bozmayarak pazardaki hareketi kollaması lazım." Sayın okuyucularım... Yukarıdaki görüş ve değerlendirmeler piyasanın önemli ve deneyimli oyuncularının görüş ve değerlendirmeleri. Ekonominin tümünün gidişini izlemeyenler ekonomiyi sadece döviz,borsa ve faiz penceresinden görenler iç pazardaki bu olumsuz gelişmeleri anlayamıyor.