Piyasalarda da stres testi
Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım
ABD'de bankalara uygulanan stres testi piyasalarda odak noktasında bulunmaya devam ederken, ABD'li politika yapıcılarının açıklamaları piyasalara çok fazla güven vermemiş gibi görünüyor. Son dönemde açıklanan makro veriler ile küresel ekonomideki yavaşlamanın henüz sonuna gelinmediği gibi bir algılamanın yeniden güçlenmesi ile borsalar satış baskısı altında kalmaya devam ediyor.
Öte yandan, daha önce Moody's tarafından yayınlanan rapor ile tekrar gündeme gelen Doğu Avrupa bölgesiyle ilgili kaygılar, S&P'nin Letonya'nın kredi notunu düşürüp Litvanya ve Estonya'yı negatif izlemeye almasının ardından, Ukrayna'nın notunu da düşürmesi ile daha da güçlendi ve gelişmekte olan piyasalar ve Euro üzerindeki baskıyı artırdı. Haftasonu AB liderleri arasında yapılan toplantıdan da piyasaları tatmin edecek bir sonucun çıkmamış olması ile bu baskının devam etmesi olası. Buradaki kötü haber, Türkiye'nin bazı yerlerde bu ülke grubu içinde değerlendiriliyor olması. İyi haber ise Türkiye'nin bu ülkelerinin çoğuna nazaran daha sağlam temellere sahip olması. Özetlemek gerekirse, dünya çapında yaşanan daralma ivmesinin bir miktar hız kestiğine dair ocak ayında bazı işaretlerin alınması ve emtiaların toparlanma eğilimine girmesi piyasalarda yeni bir risk iştahında düzelme dönemi için katkı yapmaya başlamıştı. Fakat özellikle ABD Hazine Bakanı'nın açıkladığı planın hayal kırıklığı yaratması, Doğu Avrupa ile ilgili kaygıların artması, küresel mali sektör ile ilgili belirsizlikler ve ABD Doları'nın gücünü devam ettirmesi bu risk alma iştahını sekteye uğrattı. ABD dolar endeksinin (DXY) Kasım 2008 zirvesini gene zorladığını ve gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında değer kazandığını (örneğin Güney Kore Won'u karşısında 11 yılın en yüksek değerine ulaştı) gözlemliyoruz. İMKB'nin diğer borsalara nazaran daha iyi performans göstermeye başlaması ve gelişmekte olan ülkeler bankalar endeksinin gelişmiş ülkeler bankalar endeksine oran olarak tarihi zirvesini yapması, yatırımcı nezdinde gelişmekte olan ülkeler lehine olumlu bir ayrışma olduğunun bir işareti olarak algılanabilinir. Fakat, özellikle iki göstergede iyileşme olmadan (Doların değer kaybetmesi ve küresel mali sektör hisse performansının artması) borsalar üzerindeki baskının kalkması bizce zor. İçerde, enflasyon bu haftanın en önemli ekonomik verisi olarak görünüyor. Piyasa beklentileri yıllık enflasyonda belirgin bir düşüşe işaret ediyor. Pazar günü İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan ve İstanbul'da perakende fiyatların şubat ayında ortalama yüzde 0.08 artış gösteren veriler ise açıklanacak TÜFE öncesi piyasalara moral vermeye yetmedi. Yurtdışında ise özellikle ABD'de tarım dışı istihdam ve ISM endeksleri, Avrupa'da ise PMI endeksleri ve AB ve İngiltere merkez bankalarının faiz kararları ön planda olacak.