Piyasalara yeni yıl hediyesi!

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dünya piyasaları 2010 yılına temkinli bir havada girdi. Uluslararası yatırımcılar son haftalarda yaşanan sert yükselişin ardından kar realizasyonuna gitmeyi tercih etti. Avrupa borsaları ve Wall Street kar amaçlı satışlarla yılın son işlem gününü ekside kapattı. Türkiye piyasaları ise dünya piyasalarındaki bozulmaya rağmen yükselişini sürdürdü. IMF'nin Türkiye'nin şartlarını kabul ettiği ve iki yıllık bir anlaşmanın imzalanacağına yönelik söylentiler piyasaların 2009 yılını güçlü bir alım dalgasıyla kapatmasını sağladı. 

2010 yılında dünya ekonomisinin önündeki riskler

Dünya piyasalarında yılın son işlem günündeki satışların ardındaki gerekçeyi bilmiyoruz. Ama Türkiye piyasalarının, defalarca yanlış çıkmasına rağmen, IMF beklentilerini satın almasını anlayabiliyoruz. Dünya ekonomisinin sürdürülebilir ve yüksek bir büyüme dönemine girmesinin önündeki risklerin devam etiği bir dönemde IMF ile yapılacak bir anlaşma Türkiye için önemini koruyor. 

(i) Küresel dengesizlikler devam ediyor:  ABD'nin tüketmesine Asya'nın üretmesine dayalı saadet zinciri kırıldı. Ancak ABD'de tasarrufların arttığı Asya'da iç talebe dayalı tüketimin arttığı daha sağlıklı bir dengenin kurulmasının önünde ciddi engeller var. ABD'nin genişleyici politikalar uygulamaya devam etmesi, ve Çin'in parasının değer kazanmasına izin vermemesi küresel dengesizliklerin düzelmesini geciktiriyor.

(ii) Yüksek borç sorunu: Uygulanan genişleyici maliye ve para politikaları sayesinde dünya ekonomisi durgunluktan çıktı. Ama krize girmemize neden olan borç sorunu çözülmedi. ABD, İngiltere, İspanya, İtalya Yunanistan, İrlanda gibi gelişmiş ülkelerde borç seviyesinin yüksekliği potansiyel büyümeyi aşağı çeken bir risk olarak karşımızda duruyor. 

(iii) Banka bilançolarındaki bozulma: Küresel kriz dolayısıyla mali sisteme enjekte edilen bol ve ucuz likidite ve yapılan sermaye artırımları sayesinde bankalar 2009 yılını son derece karlı bir şekilde geçirdi. Ancak bilançolarındaki "toksik varlıkların" ne derece temizlendiği konusunda kuşkular var. Dünya ekonomisinin çift dipli bir durgunluğa girmesi durumunda banka bilançolarının aktif kalitesinde hızlı bir bozulma görülebilir.

(iv) Çıkış stratejileri: Kamu borç dinamiklerindeki bozulma ve enflasyonist baskılardaki artış orta vadede genişleyici maliye ve para politikalarının normale döndürülmesini gerektiriyor. Ancak bu süreci dünya ekonomisini yeni bir durgunluk dönemine sokmadan götürmek hiç kolay değil. Genişleyici politikaların zamanından önce bırakılması zaten kırılgan olan büyümeyi öldürüp durgunluğu ağırlaştırabilir. Eğer genişleyici politikalara gerektiğinden uzun süre devam edilirse orta vadede bir yüksek enflasyon dönemiyle karşılaşabiliriz.

IMF programı gerekli mi?

Türkiye'nin ödemeler dengesinin finansmanında yaşanabilecek sorunlar nedeniyle IMF programına ihtiyacı yok. Türkiye ekonomisi son yıllarda önemli kazanımlar elde etti. Bu sayede IMF ile anlaşma yapmadan küresel kriz dönemini intizamlı bir küçülme ile geçirebildik. Ancak hızlı ve sürdürülebilir bir büyüme ortamını sağlamak adına dünya piyasalarına güven vermek için IMF'nin desteğine halen ihtiyacımız var.

Hükümetin Eylül ayında açıkladığı orta vadeli ekonomik program yatırımcıların güvenini sağlamak için yeterince güçlü değil. Orta Vadeli Program dünya ekonomisinde makul hızlı ve istikrarlı bir büyüme ortamına geçileceğini, risk iştahının artacağını, özelleştirmeler, doğrudan yatırım ve dış borçlanma yoluyla ülkeye kaynak girişinin artacağını var sayıyor. Ancak daha önce bahsettiğimiz risklerin gerçekleşmesi Türkiye ekonomisinde başlayan toparlanma sürecine zarar verebilir. Küresel dalgaların sertleşmesi durumunda IMF çıpası olmayan Türkiye orta vade için koyduğu hedeflerinden uzaklaşabilir.  Büyüme hızı düşebilir, bütçe dengeleri ve kamu borç dinamikleri bozulabilir.

IMF ile anlaşma yapılır mı?

Ankara kulislerinde, Başbakan Erdoğan'ın AKP'nin Yürütme Kurulu Toplantısı'nda, IMF ile görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini, IMF'nin Türkiye'nin şartlarını kabul edeceğini ve 2 yıllık bir anlaşmanın yakında imzalanacağını söylediği belirtiliyor. 2010 yılı yatırım stratejimizi IMF ile standby yapılmayan bir senaryo üzerine kurduk. Krizin en ağır dönemini IMF olmadan geçiren hükümetin genel seçimlere IMF ile anlaşarak gideceğine inanmıyoruz. Ankara kulislerinde dolaşan söylentilere rağmen görüşümüzü koruyoruz. Stand-by görüşmeleri için IMF heyetinin Türkiye'ye davet edildiğini görene kadar da değiştirmeyeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019