Piyasalar yeni döneme hazırlanıyor

Volkan DÜKKANCIK
Volkan DÜKKANCIK Yatırım Dünyası [email protected]

Yılbaşından bu yana piyasadaki fiyatlamaların temel unsuru olan seçim sürecinde ilk aşama geçtiğimiz hafta sonu yaşanırken, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalmış durumda. Anadolu Ajansı'nın aktardığı resmi olmayan sonuçlara göre; yüzde 98,8’i açılan sandıklarda Erdoğan’ın oyu yüzde 49,35, Kılıçdaroğlu’nun oyu yüzde 45,0.

Sinan Oğan'ın da oyu yüzde 5,22. Seçimin ilk turda tamamlanması için adaylardan birinin yüzde 50+1 oy alması gerekiyordu. Milletvekilliği seçimlerinde ise meclis tablosu Cumhur ittifakının çoğunluğu ile sonuçlanmış durumda.

28 Mayıs tarihinde yapılacak olan ikinci tur öncesinde 2 haftalık yeni bir belirsizlik süreci bizi beklemekle birlikte, mevcut iktidar ve ekonomik statükonun devamı yönünde bir algı ve piyasa fiyatlamasının ilk etapta öne çıktığını söylemek mümkün.

İkinci tura kadar olan 2 haftalık süreçte ve seçimden sonraki ilk birkaç hafta BIST cephesinde volatilitenin yüksek kalmaya devam etmesini bekliyoruz. Piyasalar belirsizlikleri sevmez ve bu bağlamda tablo netleşene kadar kalıcı net bir trend oluşumundan ziyade yüksek volatilite içerisinde bir bant hareketi görmemiz olası görünüyor.

Bununla birlikte 5 civarındaki F/K oranı ile BIST-100 endeksinin tarihinin en düşük çarpan seviyelerinden birinde bulunuyor olması ve yılın ikinci yarısında netleşecek ekonomik politikalarla birlikte belirsizliğin bir şekilde ortadan kalkacak olmasından ötürü, kısa vadede yüksek oynaklığın devam edeceğini bekliyor olsak da, portföylerin %50’sinin hisse senetlerinde değerlendirilmeye devam edilebileceğini düşünüyoruz.

Portföylerin kalan kısmının ise, hem Dolar/TL kurunda yaşanabilecek dalgalanmadan hem de yurtdışında süren enflasyon riskine karşı bir korunma olarak Gram altın ve daha az riskli yatırım araçlarını tercih eden yatırımcılar açısından da Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) bir alternatif olarak değerlendirilebileceği kanısındayız. Hem ekonominin hem de piyasaların yönü açısından iktidar değişikliğinden ziyade yeni hükümetin izleyeceği ekonomi politikaları esas belirleyici olacaktır.

Bu noktada, küresel çapta genel kabul görmüş ekonomi politikalarına dönülmesi durumunda orta-uzun vade için en cazip yatırım aracının hisse senetleri piyasası olacağı kanısındayız. Mevcut ekonomi politikalarındaki ısrarın devamı halinde ise bir süre daha dövize endeksli ürünler (başta gram altın olmak üzere) portföylerdeki ağırlığını koruyor olacak.

Kur, faiz ve enflasyon üçlüsünü bir arada kontrol etmeye çalışan mevcut ekonomik statüko içerisinde bir noktada bu başlıklardan en az birinden feragat edilmek durumunda kalınacaktır. Bu noktada KKM ile dövize doğrudan talebin önüne geçme politikası büyük önem arz etmektedir.

Mevcut tabloda kurun patlamaması için KKM ön planda tutulmaya devam edilecektir. Lakin KKM’deki bir aksaklık kur üzerinde ciddi bir oynaklığa neden olabilir. Sadece KKM noktasında değil, ihracatçılar başta olmak üzere tüm ekonomik aktörler mevcut kur seviyelerinden rahatsız. Hatta resmi kur ile serbest piyasadaki kur arasında oluşan makas da bunun net bir şekilde göstergesi.

Bu noktada TL’de bir değer kaybı, seçim sonuçlarından bağımsız olarak, kaçınılmaz görünüyor. Ancak ikinci tura kadar olan 2 haftalık süreçte kur üzerinden farklı kanallarla baskının devam etmesi en olası senaryo. Esas resim, yeni hükümetin resmi bir şekilde kurulmasından sonra şekilleniyor olacak.

Bu noktada kritik olan, daha kontrollü bir değer kaybıyla ekonomide ve finansal piyasalarda yıkıma neden olmayacak şekilde bir politika izlenmesi gerekliliği. Lakin kurda yaşanacak hızlı ve kontrolsüz bir yukarı hareket, KKM üzerinden hazine ve TCMB’ye ciddi bir yük getireceğinden bu sürecin dikkatle yönetilmesi gerektiği muhakkak.

Diğer taraftan yabancıların bir süredir gözü kulağının Türkiye ve seçim sürecinde olduğu aşikar. Son dönemde artan bolca yabancı yatırım banka raporları bunun net göstergesi. Açıkçası mevcut ortamda yabancıların tekrar Türkiye’ye dönmek için fırsat kolladıkları söylenebilir. Ancak görüldüğü kadarıyla kabul görmüş ekonomik politikalara bir dönüş olması, yabancı yatırımcının olmazsa olmaz koşulu durumunda.

Bu noktada gerçekçi ve rekabetçi bir kur ve faiz seviyesinin belirleyici olacağını düşünüyorum. Mevcut politikalardan bir dönüş yaşanmaz ise, tarihi dip seviyelerine yakın olan tahvil ve borsadaki yabancı payının bir süre daha mevcut seviyelerinde kalması beklenir.

Uygulanacak ekonomi politikaları yılın devamı açısından yatırımcılar açısından hem büyük bir fırsat ama yanı zamanda büyük bir risk de barındırıyor. Mevcut tabloda sürdürülemez olduğunu düşündüğümüz birçok parametre bulunurken, seçim sonrası bu politikalarda ısrarcı olunmaya devam edilmesi hem ekonomi hem de piyasalara etkisi açısından yatırımcıların karşılaşacağı en büyük risk konumunda olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar