Piyasalar Türkiye için neden iyimserler ?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

 

 

İMKB gelişmekte olan ülkeler liginde en çok kazandıran hisse senedi piyasalarından birisi olmayı sürdürüyor. MSCI Türkiye endeksi %46 dolar bazında getiri ile Mısır'dan sonra en çok kazandıran ikinci piyasa konumunu koruyor.  Brezilya, Rusya, Hindistan ve çin'in (BRIC) sene başından beri ortalama %7 kazandırdığı bir ortamda Türkiye hisselerinin performansı dikkat çekiyor. 

2011 yılında Türkiye ekonomisi %8'in üzerinde büyüyerek Çin'den sonra en hızlı büyüyen ülke konumuna yükselmişti. Buna rağmen %10'u asan cari açik ve enflasyon yüzünden %37 gerileyerek  gelişmekte olan piyasalar içinde Mısır'dan sonra en çok kaybettiren ikinci en kötu piyasa olmuştu. 2012 yılında ekonomik büyümenin %3 civarına düşmesi, cari açık ve enflasyonun %7.5 civarına gerilemesi bekleniyor. Buna rağmen küresel yatırımcılar Türkiye hakkında son yıllarda hiç olmadıkları kadar iyimserler.
Piyasaların Türkiye hakkındaki iyimserliği Türkiye ekonomisinin 1990'li yıllardaki hızlı büyüme, rekor cari açık ve küçülme evresinden sürdürülebilir bir büyüme modeline geçmeye çalışmasından kaynaklanıyor. Türkiye'nin iç talep ve dış tasarrufa dayalı büyüme modeli yerine dış talebe de önem verilen daha dengeli bir modele geçme girişimini piyasalar satın alıyor. ABD ve Avrupa Merkez Bankalarının olağanüstü genişleyici para politikaları sayesinde küresel likidite ve risk iştahındaki artış da Türkiye gibi yüksek betalı ülkelere para girişini destekliyor. 

Bu nedenle 2012 yılında ekonomideki yavaşlama hisse senedi piyasalarında bir rahatsızlığa yol açmadı. Ekonomideki yumuşak iniş ve büyümenin bileşenleri arasındaki dengelenmeyi cari dengenin düzeltilmesi ve enflasyonist baskıların azaltılması için fırsat olarak gören küresel yatırımcılar Türkiye mali piyasalarına 20 milyar dolardan fazla para aktardılar. Bu sayede IMKB %46 ile en çok kazandıran ikinci yüksek gelişmekte olan piyasa olurken, tahvil piyasamız %18 getiri ile  en yüksek getiri sağlayan dördüncü piyasa oldu. 

Bundan sonra ne olacak? Piyasalardaki yükseliş devam eder mi? Bu soruların cevabı küresel piyasaların seyrine olduğu kadar hükümetin ve ekonomi yönetiminin izleyeceği politikalara da bağlı. Türkiye 2013-2015 döneminde sırasıyla politik açıdan büyük önem taşıyan üçlü bir seçim dönemi (belediye başkanlığı, cumhurbaşkanlığı, genel seçimler) yaşayacak.

Bu seçim döneminde hükümet doğal olarak büyümeye öncelik veren politikalar uygulayacak. Bu politikaların bütçede büyük hasara yol açmadan, enflasyonda aşağı yönlü seyri sürdürerek yapılması durumunda Türkiye ekonomisi uluslararası yatırım yapılabilir konuma yükselerek  yeni bir döneme girecek. Bu süreci iyi yönetemezsek yeniden 1990'li yıllardaki hızlı büyüme ve küçülme dönemlerine geri dönülecek.
Açıklanan orta-vadeli plan ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından yapılan sunum hükümetin önümüzdeki dönemde büyüme dış denge enflasyon ve bütçe bileşenlerini akılcı bir şekilde dengeleyeceği mesajını vererek Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülkeler ligine yükselebileceği beklentisini artırdı. Şoför sağlam gaza daha hızlı basalım edebiyatını dengeleyebilirsek piyasalardaki olumlu havayı koruyabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019