Piyasalar riskleri ne ölçüde fiyatlıyor?
Şubat ayındaki raporumuzda dünya borsalarında yaşanan yükselişi erken gelen baharın müjdesi değil kış güneşi olarak gördüğümüzü yazmış, mevcut fiyatların Avrupa ve Çin'den gelebilecek riskleri fiyatlamadığını vurgulamış ve İMKB için 60,300 seviyesinde AZALT önerisinde bulunmuştuk.
Piyasalar son üç ayda öngörülerimize uygun bir şekilde aşağı yönlü bir seyir izledi. Avro bölgesinden gelen durgunluk sinyalleri ve Yunanistan'ın Avro'dan çıkma senaryosunun ağırlık kazanması küresel risk iştahını bozdu.
İspanya'nın, üçüncü büyük bankası olan Bankia'nın sermayesini güçlendirmek için özel tertip tahvil çıkarma planının Avrupa Merkez Bankası tarafından reddedilmesi durumu daha da kötüleştirdi. Başta İspanya ve İtalya olmak üzere Avrupa'nın yüksek borçlu ülkelerinde tahvil piyasasından başlayarak banka hisselerine ve piyasa geneline yayılan bir satış dalgasıyla karşılaştık.
Risk iştahına duyarlı bir piyasa olan Türkiye, dünya borsalarındaki satış dalgasından payına düşeni fazlasıyla aldı. Açıklanan şirket karları ve ekonomik verilerin beklentilerden daha iyi gelmesine rağmen İMKB son iki ayda %10'a yakın gerileyerek 55.000 seviyesinin altına geriledi. Dış dengedeki göreceli düzelmeye ve Merkez Bankası'nın para piyasasını sıkılaştırmasına rağmen Türk Lirası, dolar- euro döviz sepetine karşı yeniden 2,09 seviyesine gevşedi.
Geldiğimiz noktada piyasaların Yunanistan'ın Avro'dan çıktığı bir senaryoyu ve bunun yüksek borçlu ülkeler üzerindeki etkilerini kısmen fiyatladığını görüyoruz. Yunanistan'da Haziran ortasındaki seçimler sonrasında istikrar paketini yeniden müzakereye açan ve Avro'dan çıkışı savunan bir hükümetin iş başına gelmesi durumunda piyasalardaki satışlar biraz daha sürebilir.
Bu süreçte borsada fiyatlar ne kadar gerileyebilir? Piyasaların riskleri ne derece fiyatladığını ölçmek için kullandığımız Zımni Piyasa Riski Modelimiz bu konuda önemli ipuçları veriyor. Risk priminin 2008 ve 2011 yılının son üç ayındaki kadar yükselmesi durumunda İMKB'nin 50.000 seviyesine gerileyebileceğini tahmin ediyoruz.
Avrupa Merkez Bankası'nın zamanında devreye girmesi durumunda satış dalgasının daha sınırlı olacağına inanıyoruz. Almanya ile Fransa ve İtalya arasındaki müzakerelerden kısa vadede bir sonuç çıkmayacağını gören Avrupa Merkez Bankası'nın Yunanistan seçimleri sonrasında işlerin kötüye gitmesi durumunda hızla devreye girerek piyasaları sakinleştireceğine inanıyoruz.
Avrupa Merkez Bankası'nın hızla faiz oranlarını indireceğini, bankacılık sistemine sınırsız ve uzun vadeli fon sağlayacağını ve İtalya, İspanya gibi sistemik risk oluşturan yüksek borçlu ülkelerin tahvillerinde alım yapacağını tahmin ediyoruz.
Avrupa'nın durgunluğa girmesi, Asya ve ABD ekonomilerindeki yavaşlama ile birlikte emtia fiyatlarının düşmesi ve bölgenin görece en hızlı büyüyen ülkesi Almanya'da enflasyonun hedefin altına gerilemesi para politikasını gevşetmekte Avrupa Merkez Bankası'nın elini güçlendiriyor.
Bize ayrılan yerin sonuna geldiğimiz için lafı uzatmadan sadede gelelim. 69,000 hedef değerine göre %25 artış potansiyeli taşıyan İMKB için AZALT olan görüşümüzü BİRİKTİR olarak değiştiriyoruz.
Hafta içinde dünya borsalarındaki satışlara paralel İMKB'de muhtemelen gerileyecek olan fiyatların alış fırsatı olarak kullanılmasını öneriyoruz.