Piyasalar neyi satın alıyor?
Alper KOÇ / YATIRIM FİNANSMAN MENKUL DEĞERLER
Mart 2009 diplerinden itibaren küresel piyasalarda ve Türk piyasalarında süregelen iyimserliğe, son günlerde farklı bakış açılarıyla çeşitli nedenler öne sürülmekte. Gelecekte yaşanması beklenen makro ekonomik iyileşmelerin satın alınmasından, likidite genişlemesinin etkilerini göstermeye başladığına ve küresel krizde dibin görüldüğüne kadar çeşitli nedenler sayabiliriz. Geçtiğimiz yıllarda küresel krizin nedenlerini yaratan etkenlerin cilalanıp tekrar pazarlanarak krizden çıkışın gerekçeleri olarak sunulması, olsa olsa sadece uzun vadede krizin küresel çapta daha yıkıcı boyutlara gelmesini geciktirecek gibi duruyor.
Büyük resme bakınca, yaşanan hızlı yükselişlerin, merkez ülkeler ölçeğinde yaşanan çok uzun vadeli düşüş trendleri içerisinde orta vadeli tepki yükselişleri olduğu, fakat gelişmekte olan ülkeler piyasaları içerisinde bazı piyasaların uzun vadede merkez ülkeler piyasalarından göreceli olarak olumlu yönde ayrışmaya başlayacağı görüşümü hâlâ koruyorum. Son dönemde sıcak para akımlarıyla küresel iyimserlikten payını alan ve hızlı yükselişlerin yaşandığı gelişmekte olan piyasalar içerisinde dikkat çeken Türkiye'de ise uzun vadede IMF ile ya da IMF'siz yola devam edilebileceğinin ve içinde bulunduğumuz dezenflasyon döneminin, geleceğin de hikayesi olarak fiyatlandığını düşünüyorum. Bu konu, yakın zamanda daha geniş ele alacağımız ayrı bir tartışma konusu olarak ortaya çıkmakta. Şimdilik daha uzun vadeli perspektifi bir kenara bırakıp kısa vadeli resme tekrar dönelim. Geçtiğimiz günlerde basında çıkan son haberlerden, IMF anlaşması konusunun sonbahara kadar ertelenebileceğinin gündeme geldiği anlaşılıyor. Anlaşmayla ilgili somut gelişmeler hâlâ gündemde olmadığı için, son günlerde bu konuyla ilgili iyimser beklentileri de fiyatlara yansıtan piyasalarda, gecikmenin ve de sonrasında anlaşmadan vazgeçilmesi olasılığının piyasalarda henüz kısa vadeli fiyatlanmaya başlamadığı görüşündeyim.
Geldiğimiz noktada uzun vadeli önemli direnç noktalarının ve ortalamaların geçtiği 35.000- 36.000 bölgesinin, İMKB 100 kısa-orta vadede önemli direnç görevi göreceğini ve önümüzdeki günlerde bu bölgenin üzerinde kalınsa bile kısa vadede kalıcı olamayacağını düşünüyorum. Aynı şekilde gösterge bonoda da 11.50-12.50 bölgesinin, orta-uzun vadeli çok önemli bir direnç bölgesi işlevi göreceğini söyleyebiliriz.
Kısa vadede beklediğimiz iyimserlik uzlaşısı, son günlerde küresel ölçekte piyasa katılımcıları arasında yaygınlaşmaya başladı ve düşüş trendleri içerisinde görülen tipik duygusal savrulmalardan birini daha yaşıyoruz. ABD ve Avrupa piyasalarında gelecekle ilgili iyimser haberlerin, analizlerin, beklentilerin önceden fiyatlandırıldığı bu seviyelerin, geçici olarak aşılsa da orta vadeli tepe seviyeler olduğunu düşünüyorum. Haziran ayının ilk haftasından sonra yurtdışında kötü haberlerin, beklentilerin fiyatlanmaya başlayacağı ve yavaş yavaş kitlesel endişenin tekrar geri geleceği günlerin başlamasını bekliyorum. Haziran ayının ikinci yarısı, piyasalar açısından beklenenden daha sıcak geçeceğe benziyor.
Unutmayalım ki finans piyasaları her zaman geleceği, gerçeklerden önce fiyatlar..!