Piyasalar nasıl bir seyir izleyecek?
Murat BERK - Yapı Kredi Yatırım
Büyük merkez bankalarının hareketlerinin piyasalarda neredeyse tek önemli faktör sayıldığı günlerin sonuna yaklaşıyor olabiliriz. Aslında merkez bankalarının piyasalar üzerindeki bu ağırlığı tarihsel olarak da çok olağan değil, dolayısıyla böyle devam etmeyeceğini düşünüyoruz.
İleride bugünlerin iktisat tarihi yazıldığında özellikle Japon Merkez Bankası’nın (BOJ) bu sene eksi faiz kararı sonrası, piyasanın gösterdiği ters tepkinin merkez bankalarının altın çağını sona erdiren süreçte önemli bir dönüm noktası olacağını düşünüyoruz. Daha sonra da benzer bir piyasa tepkisini Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) kararı sonrası görmüş olmamız bizce hayli düşündürücü. Janet Yellen’in ve Ben Bernanke’nin son dönemde ABD’de negatif faizden bir alternatif olarak bahsetmelerinin, Japonya ve Avrupa’daki kötü deneyimden kaynaklandığını düşünüyoruz. Bu durumun özellikle bankacılık sistemi üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkilerden çekinildiği görüşündeyiz. Dolayısıyla, son dönemde Amerika Merkez Bankası’nın (FED) daha “güvercince” bir duruş sergiliyor gözükmesinin ardında uluslararası koşulların ve doların değer kazancı gibi sebeplerin görünmesine karşılık, bunun uluslararası likidite ve finansal koşulların gevşeyeceği hatta gevşek kalmaya devam edeceği anlamına gelmediğini tekrar vurgulamak isteriz.
Sebeplerini daha önce de anlattığımız gibi merkez bankaları önemli olsa da piyasalar, likidite ve finansal koşullar açısından tek belirleyici etken değil. Merkez bankası politikaları bazı kıstaslara göre örneğin Taylor kuralı benzeri gevşek gibi gözükse ve gevşetme yönünde ilerlese de risk priminin artması gibi başka finansal koşullar nedeniyle sıkılaşma yönünde ilerleyebilir. Hatta kredibilite kaybı gibi bazı durumlarda gevşetme yönünde ilerleyen bir para politikasının sonucu daha sıkı finansal koşullar ile sonuçlanabilir.
Önümüzdeki dönemde ECB, BoJ ve FED gibi merkez bankalarının hareket alanının azaldığını ve piyasalar üzerindeki ağırlığının azalabileceğini düşünüyoruz. Ayrıca, ABD’de vergi masrafl arını azaltmak adına yapılan ve “tax inversion” olarak adlandırılan bazı şirket satın alma ve birleşme işlemlerinin, ABD hazinesinin devreye girmesi ile iptal edilen Pfizer - Allergan birleşme girişiminden sonra nasıl etkileneceğini ve bunun piyasa yansımalarının ne olacağını izlemek gerekiyor.