Piyasada yönü belirleyecek 3 madde
Seçim öncesinde yayılan ‘kurlar artacak’ spekülasyonunun benzeri yine hortladı. Ancak tarihi zirveye çıkan rezervler, sıkı para politikasına bağlılık, not artışı beklentileri ani sıçrama beklentilerini desteklemiyor.
Türkiye’de geçmişten günümüze kadar uzanan bir döviz tutma alışkanlığı var. Bunda ekonomik krizler, yüksek enflasyonist dönemler ve kurlarda yaşanan ani sıçramalar etkili. Dolarizasyonun yüksek olması kurlarla ilgili her açıklamanın ya da söylentinin takip edilmesine neden oluyor. Son olarak yerel seçimler öncesinde sosyal medya merkezli bir dedikodu yayılmış ve toplumda karşılık bulmuştu.
Söylenti, seçimlerin ardından kurlarda sert yukarı yönlü bir hareket olacağı yönündeydi. Gerekçe olarak da rasyonel politikalar uygulayan ekonomi yönetiminde görev değişiklikleri olacağı gösteriliyordu.
Bu dedikoduya inananlar yerel seçimler öncesinde 20 milyar dolar civarında döviz alımı yapmıştı. Ancak seçimlerin ardından kurlarda yatay seyir devam etmiş, beklentisi gerçekleşmeyenler aldıkları dövizi satmanın derdine düşmüştü. Son günlerde benzer bir söylenti yeniden yayılmaya başladı. Kurlarda yukarı yönlü hareket olacağı spekülasyonu yeniden devreye alındı.
1-Rezervler tarihi zirvede
Öncelikle şunu hatırlatmakta yarar var. Söz konusu spekülasyonun merkezi sosyal medya. Başta da dediğim gibi dolarizasyonun yüksek olması özellikle yükseliş yönlü içeriklerin okunmasını sağlıyor. Dolayısıyla bu tür içerikler her dönem ‘yükseliş olmaz’ içeriklerinden daha fazla talep görüyor. Gelelim son söylentinin gerçekleşip gerçekleşmeme ihtimaline…
Enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan sıkı para politikasına bağlılık devam ediyor. Bu süreçte Merkez Bankası da hem yabancı hem de yerli yatırımcıların döviz satışlarını karşılayarak rezervini güçlendirmiş durumda. Rezerv artışında ihracatçı girişleri de önemli paya sahip. Son açıklanan rakamlara göre Merkez Bankası’nın rezervleri 5 Temmuz ile biten haftada 5 milyar dolar 538 milyon dolar artarak 148 milyar 448 milyon dolar oldu.
2-S&P’nin not kararı bekleniyor
Merkez Bankası’nın rezervlerini güçlendirmesi, enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratabilecek olası bir kur atağına karşı ekonomi yönetiminin elini güçlendiriyor. Geçen yıl eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) ekonomik büyüklük hedeflerinde kullanılan dolar kuru seviyesi bu yıl için ortalama 36.78 TL, gelecek yıl içinse 43.94 TL seviyesindeydi. Kurlarda bu yıl izlenen seyir ekonomik hedeflerle uyumlu.
Yılın geri kalanında piyasaların ana gündem maddelerinin başında uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ile ilgili not kararları, küresel anlamda merkez bankalarının faizlerle ilgili atacakları adımlar, yabancı yatırımcı işlemleri geliyor. Bu hafta derecelendirme kuruluşu S&P’nin Türkiye’ye yönelik not kararı bekleniyor. Genel beklenti S&P’nin not artışına gideceği yönünde. Kurumdan iki kademe not artışı gelebileceğini düşünenlerin sayısı da oldukça fazla. Not artışı yabancı girişini artırabilir.
3-Faiz indirim kararları izlenecek
ABD Merkez Bankası’nın (Fed), kasım ayındaki başkanlık seçimleri öncesinde faiz indirimine gideceği beklentileri son gelen ekonomik verilerin ardından güçlenmiş durumda. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) da yine yılın son aylarında faiz indirim sürecine başlayabileceği söyleniyor. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın faiz indirimi için temkinli olacaklarını, enflasyonun seyrini yakından izleyeceklerini açıklaması hem yerli hem de yabancı yatırımcılar tarafından olumlu karşılandı.
Dolayısıyla sıkı para politikası enflasyonda kalıcı aşağı yönlü seyir olmadığı sürece uygulanmaya devam edecek. Kısacası; güçlü döviz rezervi, sürmesi beklenen yabancı girişi, küresel anlamda faiz indirim sürecine girilecek olması, sıkı para politikasına bağlılık yılın geri kalanında kurlarda yukarı yönlü bir atak olabileceği söylentilerini doğrulamıyor.