Piyasa her zaman haklı mıdır?

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Murat Berk / YAPI KREDİ YATIRIM

Genel kabul gören ekonomi kuramlarında piyasa mekanizması çok önemli bir yer tutuyor. Kollektif bilincin zaman zaman ciddi şekilde yanılabildiğinin birçok örneği olsa da "piyasa her zaman en doğrusunu bilir" inancının, yani Adam Smith'in "görünmeyen eline" duyulan aşkın baskın olmaya devam ettiğini görüyoruz.

Zaman içinde, George Soros'un "market fundamentalism" diye tasvir ettiği "köktenci piyasa" görüşlerinin daha yaygın hale geldiğini görüyoruz.

Şahsi düşüncemiz burada esasında ciddi paradoksların olduğu yönünde. J.M. Keynes'in en fazla hatırlandığı yönü klasik liberal ekonomik düşünceden farklı olarak, piyasa başarısızlıklarının ortaya çıkabileceğini varsayması, devlet müdahalesinin gerekli olduğunu kabul etmesi ve bir anlamda bazıları tarafından piyasa karşıtı gibi görülmesi. , çok aktif bir yatırımcı ve spekülatör olduğu gerçeği ise Keynes'in daha az bilinen bir yönü. Kendisi hem kendi parasını hem de Cambridge Üniversitesi'nin fonlarını aktif bir şekilde idare etmiştir (Justyn Walsh ismli yazarın "Keynes and the Market" kitabı bu konularda kapsamlı bilgiler içeriyor).

Keynes, sadece bir teorisyen değildi;aynı zamandaaktif bir pratisyendi. Belki de bu sayede, Keynes'in çalışmalarında, "piyasa-reel ekonomi etkileşimi" ve ekonomik problemlerde "piyasa mekanizmasının (veya finansal varlık pazar çarpıtmalarının) merkeziliği" büyük yer tutar.

Esasında, çok önemli iktisatçılar olan Keynes, Minsky ve Richebächer gibi isimlerin ortak noktalarından biri, piyasalar ile içice olmaları.Belki de bu nedenle piyasaların ciddi anlamda yanılabilecekleri bilinci çalışmalarında merkezi bir yer tutuyor.

Özellikle finansal varlık pazar çarpıtmalarının ekonomik sorunlar açısından merkeziliği, daha sonraları egemen olmaya başlayan "verimli pazar hipotezi" ve "rasgele yürüyüş görüşü" arasında büyük oranda unutuldu.

Aslında belki de başka bir paradoks, Keynes'in zıddı kabul edilen "Avusturya ekonomi okulu" kanaat önderlerinin Keynes'in finansal varlık pazar çarpıtmalarının ekonomi sorunlar açısından merkeziliği görüşünü paylaşmasıydı.

Yakın geçmişe dönecek olursak, 2009 yılı boyunca Aralık'ta, "piyasaların" genel görüşlerinin aksine ciddi fırsatlar olduğunu vurguladık. 2009 sonunda 2010 için düşüncelerimizi aktarmaya çalıştığımız yorumlarımızda ise "piyasaların" genel görüşlerinin aksine özellikle Avrupa kaynaklı risklere dikkat çekmeye başlamıştık. Bunu övünmek amacıyla da söylemiyoruz. "Piyasa her zaman doğrusunu bilir" anlayışının yanıldığı güncel örnekler olması açısından ilginç bulduğumuz için bu konuya değiniyoruz.

Piyasalara baktığımızda şu an Avrupa kaynaklı sorunların çok da önemli olmadığı şeklinde bir görüş olsa da, bunun riskli bir görüş olacağını düşünüyoruz.Bu bağlamda da bir sonraki Avrupa Merkez Bankası (ECB) başkanı olması beklenen (ve "şahin" olarak bilinen) Axel Weber'in ECB'nin, yıl sonuna kadar bankalara sınırsız fonlamaya devam etmesi ve sadece bundan sonra çıkış stratejilerine başlaması yönündeki açıklamalarını ilginç bulduğumuzu belirtmeliyiz.

Yunanistan ve bazı diğer  ülkeler için daha fazla harcama kesintisi yüzünden önümüzdeki dönem "piyasaların" tekrar bastırması gündeme gelebilir diye düşünüyoruz. Bu bağlamda bir aralar "piyasaların" büyük aşkı olan İrlanda'nın, bütçe kesintilerinin de etkisiyle büyüme sekteye uğradığı anlaşıldığı anda "cezalandırıldığını" da hatırlatmak istiyoruz.

Yunanistan'a yardımın (European Stabilization Mechanism -ESM) duyurulduğu 11 Mayıs'tan bu yana piyasa fiyatlaması ilginç bulduğumuz bir diğer nokta olarak ön plana çıkıyor. Buna göre, "piyasaların" Yunanistan'ın borcunu geri ödemede sorun yaşayacağına dair gördüğü olasılığın önümüzdeki iki yıllık süre zarfında 11 Mayıs'a nazaran daha düşük olacağını söyleyebiliriz. Diğer yandan  "piyasaların" iki yılı geçen sürelerde bu olasılığın artacağını da düşündüğünü eklemeliyiz. Piyasalar Keynes'in "Tutumluluk Paradoksuna" inanıyor mu?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017