Piyasa ekonomisi siyaset uyumsuzluğu artıyor

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Hükümetimiz ve iş dünyasının ekonomimizle ilgili değerlendirmeleri arasındaki makas giderek açılıyor. Hükümet, ekonomide bazı geçici sıkıntılar olduğunu teslim etmekle birlikte bunların sadece Türkiye’ye inhisar etmediğini, bu koşullarda bile ekonominin geliştiğini, yabancı yatırımcıların ilgisinin sürdüğünü, ihracatın iyiye gitmeye başladığını, gelecek yılın iyi olacağını ileri sürüyor. Karşılaşılan durumdan sorumlu olmadığı iddiasını güçlendirmek için de, ülkemizin uluslarası bir saldırının hedefi olduğunu, örneğin liradaki değer kaybının tam kim olduğu ve neyi amaçladığı belli olmayan dış çevreler tarafından “tezgahlandığını” ekliyor. Ancak gerek göstergeler gerek iş dünyasından gelen değerlendirmeler, hükümetin iyimserliği için sağlam bir temel oluşturmuyor.

Göstergelerden başlayalım. Resmi veriler ihracatın pek de artmadığına, Türk lirasının dünyada en hızlı değer kaybeden paralardan olduğuna, döviz rezervlerimizin yüz milyar doların altına indiğine, yabancı sermaye girişlerinde büyük düşüşler ve çıkışlarında ciddi artışlar yaşandığına, işsizliğin arttığına, üretimin düştüğüne işaret ediyor. Bir de resmi olmayan göstergeler var. Kiralık ve satılık levhalarının arttığını, dükkanların kapandığını söylemek artık malumu ilam etmekten başka birşey değil. Sizin de dikkatinizi çekmiştir, şu sıralarda hangi gazeteye bakarsanız, icradan satış ilanları sayfaları dolduruyor. Satılanların hemen hepsi orta halli insanlara ait mallar. Bir kısmının değerinden ilan parası çıkarılınca geriye ne kalır diye merak edebilirsiniz. Bazı gazete ve dergiler başka ülke vatandaşlığına nasıl geçileceğini anlatan haberlerle dolu. Londra, Paris ve benzeri merkezlerde daire almak isteyenler için ise pahalı otellerde toplantılar düzenleniyor.

İktisadi hayatın içinden gelenlerin yaptığı değerlendirmeler, hükümetin açıklamalarının uzağında. İş dünyası geleceğe hükümetin kullandığı iyimser gözlüklerle bakmıyor. Ülke ekonomisinin yabancı komplo karşısında bulunduğu iddiasını da inandırıcı bulmuyor. Piyasaların nelere değer verdiğinden, nelerin güvensizlik yarattığından yola çıkarak önerilerde bulunuyor. Örneğin, doların yükselişini yavaşlatmak için faizlerin yükseltilmesi gerektiğini şu veya bu şekilde ifade ediyor. Keza, piyasaların hukuk istikrarına karşı duyarlılığını tekrarlıyor. Şirketlere baskınlar, malların müsaderesi, bazı işadamlarının yeterli delil olmadan uzun süre nezarette tutulmaları, her konunun terörle ilişkilendirerek KHKlere konu edilmesi, iş dünyasının bahsettiği istikrar ortamından çok uzak.

Eskiden ekonomi politikalarını iş dünyasının hükümete mesafeli duran kesimleri eleştirirdi. Eleştiriler artık tüm iş dünyasını kapsamaya başladı, hatta hükümete de yansıyor. Piyasa ekonomisi- siyasete uyumsuzluğu daha çok bir kişinin tercihlerinden kaynaklanıyor. Daha büyük sıkıntılara düşmeden bu uyumsuzluk giderilebilecek mi? Karşımızdaki büyük soru budur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019