Piyango kuyrukları "kumar alışkanlığı" mı? Yoksa "hükümet tercihi" mi?...
Bu hafta “kuyruklar haftası”!... Devletin yarattığı kuyruklar. 70’li yılların yokluk kuyrukları değil, Milli Piyango’nun “umut kuyrukları”!... Özellikle de uğurlu olduğuna inanılan piyango bayileri veya seyyar satıcıları önündeki kuyruklar.
Ülkenin ekonomisinde, sınırlarında, dış dünyada her boyutta yaşanan bu kadar sorunların ıskalandığı ve televizyon ekranlarıyla gazete köşelerini işgal eden binlerce metrelik (!) kuyruklar.
Konunun sosyal, sosyolojik veya psikolojik yönü kadar önemli ekonomik ve mali yönü de var.
Aslında işin sosyal, sosyolojik veya psikolojik tarafı çok daha önemli. Bir toplumun kumara ilgisinin olup olmamasının ötesinde kumarın devlet eliyle oynatılması manidar, hele de muhafazakar iktidar dönemlerinde.
Şans oyunlarından birisi olarak piyango, insanlar için bir “umut” şeklinde ortaya çıkabiliyor. Şairin dediği gibi “umut, fakirin ekmeği, ye Memet ye…” diyerek insanlar piyangoya sarılıyor. Gerçekten safça buna umudunu bağlayanlar var.
Kimi insanlar için de ”kısa yoldan köşe dönme” aracı. Özellikle ülkemizde kısa yoldan köşe dönenlerin çokluğu nedeniyle sürekli ve sıklıkla denenen bir yol. Etrafınıza baktığınızda özellikle iş dünyasında, siyasette, bürokraside gördüğümüz ve 10 yıl bile geçmişi olmayan köşeyi dönmüş örnekler var.
Konunun bir de ekonomik gidişata bağlı yönü var. Yani ekonomideki kötü gidişten kurtuluş için insanların başvurduğu veya umut bağladığı bir sistem. Belki çok küçük bir bedelle çok büyük getiri sağlama hayali.
Üstelik bu işlerde şanslı olanların sonradan yaşadıkları bilindiği halde… Milli Piyango büyük ikramiyesini kazanan talihliler üzerinde yapılan araştırmaya göre, bu tür kimselerin başlangıçtaki şanslıların sonu hüsran. Bir bakıma “hayal ekip hüsran biçen” insanlar.
“Piyango”, devletin destek sağladığı bir kumar mıdır? Yoksa insanların bir eğlence aracına devletin aracılık etmesi midir? Konu teoride de çok tartışılmış. Bu durum, devlet piyangosunu eleştirenler ve savunanlar şeklinde iki ayrı grubun oluşmasına yol açmış. Yazımızın içeriği ve sınırları, konunun bu tarafını açıklamaya uygun olmadığı için geçiyoruz.
Dilerseniz, belki de iktidarın bilerek gizlediği ve ne yazık ki muhalefetin farkında bile olmadığı bu konunun ekonomik ve mali boyutuna bir göz atalım.
Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar olduğu dönemdeki milli piyangonun satışlarına ve kamuya aktarılan kısımlarına bakalım.
Öncelikle şunu belirtelim. Milli Piyango biletlerinin satışı sonrasında elde edilen hasılat veya gelirler ilgili mevzuatına göre:
- Çeşitli adlarla “ikramiye” olarak bilet alanlara veya oyunu oynayanlara,
- Şans oyunları vergisi, KDV gibi “vergiler” olarak Hazine’ye,
- “Kamu payı” olarak da Savunma Sanayii Destekleme Fonu, Tanıtma Fonu, Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu gibi kuruluşlara gönderilmek üzere Maliye Bakanlığı'na
dağıtılıyor.
Yine ilgili mevzuatına göre; piyango bilet bedelleriyle diğer oyun bedellerinin yüzde 40’ı ile yüzde 58’i arasındaki bir kısmı “ikramiye” olarak talihlilere aktarılıyor.
Hemen dikkatinizi çekecek bir şey söyleyelim. Bu iktidarın başladığı dönemde “kamu payı” olarak dağıtılan kısım yüzde 50.69 iken zamanla azaltılmış ve 2018’e girerken yüzde 42’5’e kadar düşürülmüş. Yani ikramiye kısmı yükseltilerek bir şekilde piyangoya ilgi çekilmek istenmiş.
Şimdi de rakamları söyleyelim.
2003 yılında toplam piyango bilet satış tutarı yaklaşık 1 milyar 44 milyon lira olmuş. Bu tutarın 294 milyon lirası vergiler olarak Hazine’ye ve 284.8 milyon lirası da ilgili kamu kuruluşlarına kamu payı olmak üzere toplam 578.7 milyon lirası gitmiş. Dolayısıyla 1 milyar 44 milyon liradan geri kalan kısım da ikramiye olarak dağıtılmış. Yani toplanan bedelin yarısından daha azı ikramiyeye ayrılmış.
10 yıl sonra yani 2013 yılında toplam bilet satış bedeli 2 milyar 367 milyar liraya yükselmiş. Bunun 569.2 milyon lirası vergilere, 468,2 milyon lirası kamu payı olarak ilgili kuruluşlara gitmiş. Dolayısıyla kalan kısmı da ikramiye olarak dağıtılmış ve dağıtılan ikramiyenin payı yüzde 57.5’lara yükselmiş.
Geçtiğimiz 2017 yılında ise; vergiler olarak Hazine’ye 740.3 milyon lira, kamu payı olarak ilgili kuruluşlara 654 milyon lira olmak üzere toplam 1 milyar 394 milyon lira kamuya aktarılmış. Dolayısıyla 2017 yılındaki 3.3 milyar lirayı aşan bilet satış bedellerinin yine yüzde 57.5 kısmı ikramiye olarak dağıtılmış.
Sözün özü, 2003 yılından 2017 yılına kadar geçen 15 yılda milli piyango oyunlarının hacmi 3.18 kat artmış.
Galiba siyasette “ince ayar” ve iletişim dilinde “deri altı zerk” bu olsa gerek.