Pirus Zaferi

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

ABD – Çin ticaret savaşı kaynaklı satış dalgası devam ediyor. Görüşmelerin tıkandığı söylentilerinin çıktığı geçen haftadan bugüne dolar bazında kayıplar Çin hisseleri için yüzde 7, Avrupa için yüzde 4, ABD hisseleri için yüzde 2 düzeyine ulaştı.

ABD – Çin görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması üzerine Washington gümrük vergisi artışını devreye soktu. Çin’den yapılan 200 milyar dolarlık ithalata uygulanan gümrük vergisi yüzde 10’dan yüzde 25’e çıkarıldı.

Çin’in bundan sonraki adımının ne olacağı merakla izleniyor. Çin ABD’nin vergi artışına misilleme ile mi cevap verecek, yoksa her iki taradı da tatmin eden bir çözüm bulunabilecek mi? Bekleyip göreceğiz.

İyi haber, tarihsel olarak iyi para kazandıran “Mayısta sat tatile çık” eğilimine rağmen piyasaların kötü habere tepkisi geçtiğimiz senelere göre daha sınırlı oldu. Açıklanan ekonomik veriler ve şirket karlarının beklentilerden iyi olması piyasalardaki satışı sınırlamış olabilir.
Türkiye varlıkları dünyaya göre daha kötü performans göstermeyi sürdürüyor. İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı ekonominin politikanın gölgesinde kalmaya devam edeceği korkusunu besleyerek yeni bir satış dalgasına yol açtı.

Küresel risk iştahının bozulmaya başladığı son bir haftada MSCI Türkiye dolar bazında yüzde 10 civarı değer kaybetti. Döviz, yerel tahvil, CDS, euro-tahvil piyasalarında da gelişmekte olan piyasalardan negatif ayrışmaya devam ettik.

"Seçimler demokrasinin şenlikleridir" şiarını genel olarak benimsememize rağmen piyasaların tepkisini anlaşılır buluyoruz. Son 5 yılda yapılan 7 seçim (referandum) Türkiye için çok fazla geldi. İçinde bulunduğumuz zorlu ahval ve şerait bu kadar şenliğe izin vermiyor.
Ancak bizi asıl rahatsız eden seçim dönemlerinde ekonominin piyasa gerçeklerinden giderek daha kopuk bir şekilde yönetilmesi. 2018 yazında yaşadığımız döviz şoku sonrasında ekonomi yönetiminin piyasaları ikna etmek için harcadığı onca emek yerel seçim sathında ziyan oldu.
Kamu harcamalarındaki artış, piyasa faizlerine yapılan müdahaleler, döviz kurundaki yükselişi durdurmak için rezervlerin harcanması gibi kararlar piyasaların algısını bozdu. İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararına piyasaların verdiği tepkiyi bu bağlamda değerlendirmek lazım.

Lafı daha çok uzatmadan toparlayalım. 23 Haziran’da yapılacak İstanbul seçimlerini kimin kazanacağını bilmiyoruz. Tek bildiğimiz, 31 Mart seçimlerindeki kazanın tekrarlanmaması için politikacıların daha yumuşak, daha birleştirici bir dil kullanması ve ekonomi yönetiminin piyasa dışı yollara sapmaması gerektiği. Aksi takdirde kim kazanırsa kazansın Türkiye’nin kaybedeceği bir Pirus zaferi ile karşıya kalabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019