Petrolden bakıra doğru şekillenen yeni jeopolitik – I

Nazlı SARP
Nazlı SARP [email protected]

Küresel ısınma, göçler, büyük bir salgın ve ardından gelen sıcak savaşlarla deyim yerindeyse bıçak sırtında bir küresel jeopolitikten geçiyoruz. Önümüzdeki tablo, her ne kadar 3. Dünya Savaşı çıkacak mı? Sorusunu gündeme getirse ve biz cevabını bilemesek de en azından dönüşümün kaçınılmaz olduğunu görüyoruz! Bu duruma zemin hazırlayan kritik sorularla başlayacak olursam:

1) ABD ve İngiltere Ortadoğu’dan aslında ilk olarak 2009’da çıktı diyebilir miyiz? Askeri anlamda büyük ölçüde Obama’nın başkan seçilmesiyle çıkıldı ancak bu durum sonradan Arap Baharı (Cehennemi) sürecine evrildi. ABD, şimdilerde ise İsrail’in Filistin katliamına destek vererek, genel seçimlere hazırlanıyor.

2) ABD, Rusya’yı bariz bir biçimde Ukrayna’yı işgal etmesi konusunda kışkırtıp, savaşın da uzaması için elinden geleni yaptı mı? Keskin bir evet…

3) Hem Ortadoğu hem de Rusya’nın adı en çok hangi emtialar ile anılır? Fosil enerji dediğimiz petrol ve doğalgaz hatta kömürle…

4) Tüm bunlardan en çok zarar gören ülke ya da kesim savaşanların dışında hangisidir? LNG atağı ile net enerji ihracatçısı olan ABD değil ancak kuvvetle muhtemel Avrupa…

5) Yeşil dönüşümü başlatan hangi kesimdir? Yine Avrupa…

6) Yeşil dönüşüm teknolojileri konusunda hangi kesimler güçlüdür ve giderek fosil enerjiye olan ihtiyacı da azalmaktadır? İşte bu defa cevapta iki ülke var: Biri ABD diğeriyse Çin, Avrupa da güçlü fakat ikisinin ardında kalıyor.

Üstüne üstlük en büyük rakibi; ABD’nin dikte ettiği Çin değil, tam tersine enflasyonu düşürme ve çip yasalarıyla büyük sübvansiyonlar sağlayarak yatırımları ülkesine çeken ABD’dir. (Bazı müttefiklikler kader birliğine dayanır.) Ortaya çıkan manzarada büyük bir ekonomik dönüşüm ve bu dönüşümün yeni merkezinde ise Ortadoğu yerine Küresel Güney yer alıyor.

Küresel Güney olarak tabir edilen kavram aslında bir coğrafi kesimden çok jeopolitiği ifade eder. O nedenle de tümü Güney Yarım Küre'de yer almayıp Afrika, Asya ve Latin Amerika'ya yayılmış farklı ülkeleri kapsar. Bununla beraber bu ülkelerin çoğu IMF’in tanımına göre az gelişmiş ya da gelişen ülke olarak adlandırılmıştır. Buna emperyalist süreçteki 3. Dünya ülkesi tanımlamasının küreselleşmiş hali de denilebilir.

Küreselleşmenin güç kaybettiği, yeni birçok kutuplu dünyanın kapısı açılıyor ve bu düzende yeşil emtia kaynaklarını akılcı bir biçimde kullanabilen ülkeler başat rol oynayacak.

Yeşil metal ya da yüksek teknoloji metalleri denildiğinde başlıca olarak; alüminyum, kobalt, nikel, bakır, lityum ve gümüş sayılabilir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde eğer gerekli yatırımlar yapılmazsa kıtlıkla karşılaşılacak metal olarak, bakırı ele alalım: Elektrikli otomobil ve yenilenebilir enerji üretimindeki yerinin yanı sıra elektrik kablolarından ev aletlerine hatta tren gibi ulaşım alt yapılarına kadar çok geniş bir kullanım alanına sahip.

USGS (ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu) verilerine göre Ocak 2023 itibariyle dünyada toplam bakır rezervi 890 mio tonla değişik kıtalara dağılmış olup; yüzde 21 ile en çok Şili’de bulunan metali yüzde 11 ile Avustralya ve yüzde 9’la Peru takip etmektedir.

Ancak yaşlanan madenlerde bakır içeriğinin azalması maliyetleri arttırmakta olup, madencileri yeni ve daha riskli alanlarda arayışa sürüklemektedir. İşte bu bağlamda devreye yapay zekâ teknolojileri girmektedir.

Bu alandaki haberleri taradığımda; geçtiğimiz yaz Avustralya’nın en büyük madencilik şirketi BHP ile Microsoft’un Şili’deki dünyanın en büyük bakır madeninde bakır geri kazanımını iyileştirmek amacıyla ortak bir çalışma yaptığını; yine BHP ve bu defa Norveçli Equinor firmasının yeni yatakların nerede bulunabileceğini belirlemek için bir yapay zekâ araştırması yaptırdığını görüyoruz.

Bir sonraki adımda deniz tabanlarının keşfi bile söz konusu olabilir ki tüm bu araştırmalar önemli düzeyde bütçe ve ArGe desteği gerektirmektedir. Buraya kadar anlatılanlar konunun ilk kısmını oluşturuyordu. “Arkası Yarın” demek isterdim ama nasip olursa haftaya…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar ve altın 29 Temmuz 2024