Petrolde ekstrem beklentiler
Petrol fiyatı şubat ayındaki zirve seviyelerine tekrar yükselmesine rağmen, riskli varlıklara girişler sürüyor. Yüksek petrol fiyatları, normalde riskli yatırım araçlarındaki oynaklığı artırır. Buna rağmen risk iştahı güçlü gözüküyor.
Fiyat hareketleri, Japonya depreminden sonra panikle kapatılan riskli pozisyonların yerine, daha kalıcı pozisyonların açıldığı fikrini veriyor. Başka bir ifadeyle; zayıf pozisyonlar aradan çıkmış olabilir. Petroldeki yükselişin sürmesini bekleyenlerin sayısı giderek artıyor. Burada televizyondaki yorumcuları değil, önemli bir finansal araç olan opsiyonlarda pozisyon alan kurumsal yatırımcıları kastediyorum. Haziran 2011 vadeli, 150 ve 200 dolar işlem fiyatlı opsiyonlarda alım yapan kurumsal yatırımcıların sayısı, deprem öncesine göre ciddi bir artış göstermiş. 150 dolar fiyatlı opsiyonu alanların sayısında yüzde 20, 200 dolar fiyatlı opsiyonu alanların sayısında ise yüzde 75 artış var. Aralık 2011 vadeli, 150 dolar fiyatlı opsiyona talep gösterenlerde de önemli bir yükseliş göze çarpıyor.
Yükselmeye devam eden petrol fiyatları; Avrupa ve İngiltere merkez bankalarının faiz artırımı sürecine girip girmeyecekleri, Çin gibi gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının parasal sıkılaştırmaya devam edip etmeyeceği, Fed'in tahvil alımlarını sonlandırıp sonlandırmayacağı gibi soruları da beraberinde getiriyor. Avrupa ve İngiltere ile ilgili bazı cevapları yarın alabiliriz. Avrupa Merkez Bankası'nın faiz artırımı kesin gibi gözüküyor. İngiltere mayıs ayını bekleyebilir. Çin enflasyonunun bu ay yüzde 5,3 gelmesi bekleniyor. Ekim ayında başladıkları parasal sıkılaştırmaya devam edebilirler(dün de borçlanma faizini artırdılar). Bu konuda Fed'in ne yapacağı önemini koruyor. Fed'in faiz kararında, petroldeki yükselişin çok etkili olmayabileceğini belirtiyorum.(iki hafta önceki yazımda, Bernanke'nin bu konuda yazdığı akademik çalışmadan bahsetmiştim) Bernanke bu hafta ayrıca; 'Emtia fiyatlarındaki artışların enflasyona yansıması geçici olur' yorumunu da yaptı. ABD'de çekirdek enflasyon şu an yüzde 1'in altında bulunuyor. 2010'un son üç ayında artış gösteren tüketici harcamalarından, 2011'in ilk çeyreğinde eser yok. Bu şartlar altında; Fed'den bir faiz hamlesi yakın zaman içinde pek olası görünmüyor.
Enerji ve gıda fiyatlarındaki artışların etkisi, bu hafta Türkiye'de açıklanan enflasyon verisinde hissedilmedi. Etki, gecikmeli olarak görülebilir. Türkiye'de enflasyon rakamı; emtia fiyatlarının hızla arttığı 2008 yılının ocak-haziran döneminde ortalama yüzde 9,6 iken, 2008'in temmuz-aralık döneminde ortalama yüzde 11,3 civarında olmuş. 2008 senesini referans alırsak; emtia fiyatları bugünkü güçlü seyrini bir süre daha sürdürürse, bu yılın ikinci yarısındaki enflasyon, ilk altı aya göre yüzde 2'nin üzerinde bir artış gösterebilir. Yüzde 2'nin üzerinde olabilir diyorum; çünkü 2008'in ikinci yarısında küresel finans sistemi çökmüş, petrol fiyatı yüzde 70 düşmüş, tüketici talebi bıçak gibi kesilmişti. 2011'de bu tarz uç olayların yaşanması çok düşük bir olasılık.
Petrol fiyatındaki artışlardan ve beklentilerden, finans piyasaları için çıkarımlar yapılabilir. Öncelikle risk iştahı yüksek kalmaya devam edebilir. Dolar'ın belli paralar karşısındaki zayıf görüntüsü sürebilir (özellikle faizi yüksek olan paralar, emtia paraları). Tahvil faizleri yükselme eğilimi gösterebilir, ancak riskli pozisyonların büyük bir kısmı para piyasalarından fonlandığı için tahvillerde çok negatif değilim.