Petrol fiyatlarındaki düşüşün ve Rusya krizinin Türkiye’ye etkileri

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Rusya’daki ve petrol fiyatlarındaki gelişmelerin Türkiye’ye olası etkileri üzerinde durmak istiyorum. Ancak yazının hepsini okumak istemeyenlere baştan yazının ana fikrini söyleyeyim: Türkiye üzerine asıl etki, dış ticaret ya da hizmet kanalından gelmeyecek, sermaye akımlarındaki gelişmeler belirleyici olacak.

Rusya, öyle anlaşılıyor ki 2015 yılını kaybedecek. Şu sıralarda bir miktar yatışmış gibi görünse de kriz biraz daha derinleşecek. Rusya’nın resmi tahminleri bile Rusya ekonomisinin yüzde 5 civarında daralacağı yönünde. Muhtemelen, ilerleyen haftalarda ruble biraz daha değer kaybedecek, faizler yükselecek, ekonomik küçülme daha da artacak.

Rusya’da yaşananların şüphesiz arka planındaki temel unsur petrol fiyatlarındaki düşüş. Dolayısıyla, ne petrol fiyatlarının Türkiye üzerindeki etkilerini Rusya’dan bağımsız olarak incelemek ne de Rusya’daki gelişmelerin Türkiye’ye olası yansımalarını petrol fiyatlarından bağımsız analiz etmek mümkün.

Oldukça kaba bir hesap yapayım: Son 12 ay itibariyle Rusya’ya toplam mal ihracatımız 6.2 milyar dolar tutarında. 2013 yılında Türkiye’ye gelen turistlerin yüzde 12’si Ruslar. Turizm gelirlerimizin son 12 aydaki toplamı ise 29.7 milyar dolar. Milliyetinden bağımsız olarak kişi başına turist harcamasının aynı olduğunu kabul edeyim. Bu durumda son 12 aydaki turizm gelirlerimizin 3.6 milyar dolarının Rusya kaynaklı olduğu belirtilebilir. Bir de ‘bavul ticareti’ var; son 12 ayda 8.7 milyar dolar elde etmişiz. Bunun yarısı da Rusya ile yapılmış olsun. Bu durumda müteahhitlik ve benzeri gelir kalemleri dışında son 12 ayda Rusya kaynaklı 14.2 milyar dolarlık mal ve hizmet gelirimiz olduğu belirtilebilir.

Soru şu: Rusya’da yaşanmakta olan ve 2015’te de sürecek olan kriz bu gelirlerimizi nasıl etkiler? Küresel kriz bir fikir verebilir. 2009’da Rusya’ya olan ihracatımız 2008’e göre yüzde 50 azalmış. 2009’da Rusya ekonomisi yüzde 7.8 oranında küçülmüştü. 2015 yılında Rusya’nın yüzde 5 civarında daralacağı resmi tahminlere yansıdığına göre ve resmi tahminlerin bir miktar iyimserlik taşıma ihtimali dikkate alındığında, 2009’da Rusya’ya ihracatımızın yüzde 50 oranında azalmasından yola çıkarak, 2015’te Rusya’dan elde edeceğimiz döviz kazançlarının (müteahhitlik ve kâr transferleri hariç) yüzde 40 azalacağını kabul edeyim. Bu durumda, saydığım kalemlerden elde edeceğimiz döviz gelirlerinde 5.7 milyar dolar azalma olacağını beklemek gerekir.

Öte yandan Rusya’nın küçülmesine yol açacak olan petrol fiyatlarındaki azalma ithalat faturamızı da azaltıyor. Varil başına 10 dolarlık fiyat düşüşü, ithalatımızı yaklaşık 1.3 milyar dolar aşağıya çekiyor. Şu anda petrolün varil fiyatı 60 dolar. Yaklaşık 50 dolarlık bir düşüş var dolayısıyla. Petrol fiyatının 2015 yılında biraz artarak 65-70 dolar aralığında seyredeceğini kabul edeyim. Bu durumda, 2015 yılında petrol ithalatımız kabaca 5.9 milyar dolar azalacak.

Bu hesaplamalardan ortaya çıkan sonuç şu: Petrol fiyatlarındaki düşüş ile bu düşüşün Rusya’ya olası olumuz etkilerinin cari işlemler dengemiz üzerine yansımaları kabaca nötr olacak. Ancak bu hesaplamada diğer petrol üreticisi ülkelere yaptığımız ihracatın ve onlardan elde edeceğimiz turizm gelirlerinin düşeceğini ama buna karşılık muhtemelen doğalgaz faturamızın da bir miktar azalacağını dikkate almadım. Keza müteahhitlik gelirlerimizde olabilecek düşüş de yok bu hesapta.

Kıssadan hisse şu: Petrol fiyatlarındaki düşüş ile bu düşüşün Rusya ile diğer petrol üreticisi ülkeler ile aramızdaki dış ticarete etkilerinin Türkiye’nin cari işlemler dengesine yansıması en iyimser hesaplama nötr olacak. Daha gerçekçi bir hesaplama, bu yansımanın cari işlemler açığını bir miktar artıracağı yönünde. Ama Türkiye üzerine asıl etki bunlar olmayacak. Son haftalarda gözlediğimiz gibi, Rusya’da yaşananlar net dış kaynak girişine son derece bağımlı ülkelerde önemli kur ve faiz artışlarına yol açtı. Mesela Türkiye’de ve Brezilya’da. Rusya krizi derinleşmeden önceki veriler dikkate alındığında, bu yılın ilk on ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla Türkiye’ye gelen net dış finansman (net dış sermaye) yüzde 49 oranında azaldı. Kasım ayını bilemiyorum ama muhtemelen aralık ayında net sermaye çıkışı gerçekleşti Türkiye’den. Bu gelişmeler dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde asıl üzerinde durmamız gereken net sermaye girişlerindeki gelişmeler olacak.

Düzeltme: Son yazımda 2015 için yıllık ortalama enflasyon tahminimi yanlışlıkla yüzde 8-9 aralığı olarak belirtmişim. Doğrusu, ‘yüzde 8 civarı’ olacak.              
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018