Petrol fiyatlarına yönelik üç senaryo
Arap dünyasında yaşananlar, petrol fiyatlarının Mart 2008 rekorunu kırmasına yol açtı. Asya'nın petrol talebindeki artış bile fiyatların gerilemesini sağlamıyor. Arap dünyasında yaşananların kısa sürede sonuçlanması mümkün görülmüyor. Libya dışında, devrimlerin yaşandığı Suriye, Yemen, Mısır, Tunus, Ürdün ve Bahreyn, büyük petrol üreticileri olmasalar da, bu ülkelerdeki istikrarsızlık, petrol zengini komşu ülkeleri tehdit etmeye devam ediyor.
Dünyanın en büyük petrol üreticisi Suudi Arabistan, dünya petrol rezervlerinin yüzde 20'sine sahip. Suudi Arabistan, 2011 yılının ilk çeyreğinde halka 100 milyar dolar dağıtarak, şimdilik, sokakların sakin kalmasını sağladı. Fakat kimse önümüzdeki günler için bir garanti veremez. Körfez ülkelerinde de benzer bir durum söz konusu. Dünya petrol rezervlerinin yüzde 7'sine sahip olan BAE; yüzde 8'ine sahip olan Kuveyt ve yüzde 1'ine sahip olan Katar'da Şii azınlıklar henüz son sözlerini söylememiş olabilirler. Cezayir ve İran ise, yönetildikleri baskıcı rejim yüzünden hareketsiz durumdalar.
Büyük petrol ihracatçılarından birisinde istikrarın bozulması, tüm piyasayı tepetaklak edebilir.
Fiyatların aşağı inmesi mümkün görünmüyor
Ekonomistler, çok ihtimal vermeseler de, Suudi Arabistan'da meydana gelebilecek bir çatlamanın, petrol fiyatlarını 300 dolara kadar çıkabileceğini dile getiriyorlar. Bu ihtimalin az olması, petrol piyasalarındaki gerginliği tamamen ortadan kaldırmıyor.
Fransız Ekonomik Konjoktürler Gözlemevi (OFCE) uzmanlarından Céline Antonin, Capital dergisine yaptığı açıklamada, "Siyasi istikrarsızlık petrolün varil fiyatının 40 dolar daha artmasına neden olabilir" derken, bu risk oranının yaza kadar gerilemeyeceğini de ekliyor. Petrol piyasalarındaki hareketliliğin iki sene daha süreceğini söyleyenler de var.
Tabii ki petrol fiyatlarını asıl belirleyecek olan arz-talep dengesi. Fakat bu açıdan bakıldığında da, fiyatların aşağı inmesi çok mümkün görünmüyor. Bunun nedenlerinden birisi, şirketlerin ve hükümetlerin son aylarda stoklarını önemli ölçüde eritmiş olmaları. İkinci neden küresel anlamda ekonomik dinamizmin devam etmesi. Morgan Stanley'in 2011 için öngördüğü yüzde 4.2'lik büyüme beklentisi, bunun somut örneklerinden birisi.
Çin'deki otomobil sayısını artması petrol fiyatlarını uçuracak
Kısa vadede olduğu kadar, uzun vadede de petrol fiyatlarının aşağı inmesi çok olası değil. Bunun birçok nedeni var. Öncelikle, Fukushima kazasının ardından, çok sayıda hükümet nükleerden çok, yakıt santrallerine sıcak bakmaya başladı. Fakat en önemli etken gelişmekte olan ülkelerdeki otomobil sayısının hızla artması. Geçtiğimiz sene Çin'in günlük petrol tüketimi 9 milyon varil oldu. Bu oran Hindistan'da 3.3 milyon varil; Brezilya'da ise 2.5 milyon varil olarak gerçekleşti. Bugün her 1000 Çinli'den 50'si otomobil sahibi. Bu sayının artmasıyla, petrol talebi de daha hızlı artacak.
Sonuç itibariyle, petrol fiyatları son bir sene içinde iki kat arttı. Piyasalarda, petrol fiyatlarına yönelik üç senaryo gündeme geliyor. Fransız Bankası Naxitis ekonomistlerinden Patrick Artus, bu senaryoları şöyle sıralıyor :
. 1. Senaryo: Petrolün varil fiyatı 300 dolar olur
Eğer Arap ülkelerinde yaşanan süreç, Körfez ülkelerine sıçrar; Suudi Arabistan ve Irak bu durumdan etkilenirse, petrol fiyatları üç katına çıkabilir. Bunun sonucunda ise enflasyonda patlama yaşanır ve dünya yüzde -6'ya varan çok büyük resesyon sürecine girer.
. 2. Senaryo: Petrolün varil fiyatı 120 dolarda kalır
Yaşadığımız sürecin aynı şekilde devam etmesi durumunda, petrol fiyatları da 120 dolar seviyesinde kalmaya devam eder. Arap ülkelerinde zorluklar yaşanmaya devam etse de, herhangi büyük bir patlama meydana gelmez. Ekonomik büyüme 2011'de yüzde 4.2; 2012'de ise yüzde 4.5 oranında gerçekleşir.
. 3. Senaryo: Petrolün varil fiyatı 80 dolara geriler
Fukushima'nın ciddi sağlık sorunlarına yol açması, Japonya'nın resesyon sürecine girmesine neden olabilir. Japon ekonomisinin resesyona girmesi, küresel ekonomiyi son derece olumsuz etkiler ve büyüme yüzde 0.8 düzeyine geriler. Bunun sonucunda petrol talebi geriler.
Fiyatları düşük tutma çabaları nafile!
Uluslararası Enerji Ajansı'na (UEA) göre, gelişmekte olan ülkeler artan petrol fiyatlarını aşağıya çekmek için teşvikleri artırıyorlar. Öyle ki, hükümetlerin petrol fiyatlarını düşük tutmak için yaptıkları harcamalar, yenilenebilir enerjilere verilen destekten altı kat daha fazla. 2009 yılında hükümetler petrol fiyatlarını düşük seviyede tutmak için tam 342 milyar dolar harcadılar. Yenilenebilir enerjilere verilen destek ise 57 milyar dolar seviyesinde kaldı.
Hindistan, Malezya ve İran gibi ülkeler, 2010 yılında masraflarını kısmak amacıyla teşvik rejimlerini reforme etmeye çalışsalar da, UEA Başkanı Fatih Birol, Financial Times'a yaptığı açıklamada, bu çabaların artan petrol fiyatları yüzünden ertelendiğini söylüyor.
Ortadoğu'nun en büyük petrol üreticisi Suudi Arabistan, petrol teşviklerine en fazla para ayıran ülkeler arasında yer alıyor. UEA'ya göre, küresel talebi karşılayabilmek için, Ortadoğu ve Kuzey Afrika başta olmak üzere, küresel petrol üretim kapasitesine her yıl 60 milyar dolar yatırım yapılması gerekiyor. Yatırımların yetersiz kalması, uzun vadede, dünyanın petrol üretme kapasitesini olumsuz etkileyebilir. Sektör analistleri ise, 2011'de yapılan yatırımların, ihtiyaç duyulan 60 milyar dolarlık yatırım seviyesinin üçte biri oranında geride kalacağını düşünüyorlar.
Uzmanlara göre hükümetlerin fosil yakıtları ucuzlatmaya çalışmaktan vazgeçip, yenilenebilir enerjileri desteklemeye başlamaları gerekiyor.
Petrol fiyatları artmaya devam ettikçe, yenilenebilir enerjiler daha rekabetçi bir yapı kazanacak. Point Carbon Danışmanlık şirketi yardımcı direktörü Andreas Arvanitakis'in dediği gibi; "Petrol fiyatlarının 1970'lerde tepe noktasına ulaşması, enerji verimliği yönünde ciddi önlemlerin alınmasına neden olmuştu."
Aynı durum bugün için de geçerli.