Petrol fiyatları dengeleri bozuyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Tunus ve Mısır derken şimdi Libya… Belki sırada ham petrol üretiminde ve ihracatında ağırlığı çok daha fazla olan ülkeler var. Halk hareketleri petrol fiyatlarını tırmandırıyor. Petrol 100 doları geçti bile. Gerçi 100 doların aşılmış olması, hep o düzeyin üstünde kalınacağı anlamına gelmiyor tabii ki; ama, şu sıralar beklenti fiyatın bu düzeylerde salınacağı yönünde. Daha önce bu köşede 1 Şubat'ta yazdıklarımızı anımsadık:

"…Son günlerin gelişmelerine bakıyoruz da, her şey DPT'nin varsayımlarını çürütmek için gelişiyor sanki. Tunus'la başlayan, Mısır'a sıçrayan ve daha ne kadar genişleyeceği bilinmeyen ayaklanmalar, ham petrol fiyatlarını hiç hesapta olmayan düzeylere taşıyacakmış gibi görünüyor. İlk etkiler ortaya çıkmaya başladı bile. Elbette bunu öngörmek söz konusu olamazdı. Kuzey Afrika'da yaşanan bu gelişmeleri hesap edebilmek ve buna göre emtia fiyatlarının seyrini tahmin etmek kimin için mümkün olabilirdi ki…"

Mümkün olamadığı da ortada zaten. DPT orta vadeli programda ham petrol fiyatlarının bu yılki düzeyini varil başına 79.9 dolar olarak öngörmüştü. Ama hakkını yemeyelim; DPT bu öngörüyü IMF'nin tahminine dayandırmıştı. Kaldı ki, IMF tahmini esas alınmaksızın yapılsa bile böyle bir öngörüde bulunmanın pek de eleştirilecek bir yanı yoktu. Çünkü orta vadeli program yapılırken 2010 yılının ortalama fiyatı 76.8 dolar olarak tahmin ediliyordu, 2011'de de petrol fiyatının yüzde 4 artarak 79.9 dolara çıkmasında şaşırtıcı bir yön yoktu.

Kim bilebilirdi ki Tunus ve Mısır'da yönetimleri devirecek halk hareketleri yaşanacak; Libya'da Kaddafi yönetimi bile sarsılmaya başlayacak…

Bu üç ülkeden Libya'nın dünya petrol rezervinde yüzde 3'e yakın payı var. Tunus ve Mısır'ın ise petrol rezervi anlamında adı bile geçmiyor. Peki dünya petrol ticaretinde fiyatları zıplatacak kadar payı olmayan bu ülkelerdeki halk hareketleri, neden petrol fiyatlarını 100 doların üstüne taşımış bulunuyor?

Fiyatları daha çok kaygılar tırmandırıyor çünkü. Dünya petrol rezervinin dörtte biri Suudi Arabistan'da. Bu müthiş bir oran! İşte kaygı duyulan da, halk hareketlerinin Suudi Arabistan ile Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne yayılması. Suudi Arabistan'ın dünya rezervindeki payının dörtte bir olduğunu belirttik; Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin payları ise yüzde 9'ar. Yani bu üç ülkenin payı yüzde 43'ü buluyor. Bu ülkelerdeki benzeri ayaklanmalar yaşanması, dünya petrol fiyatlarını nereye taşır, bir düşünsenize…

Yani, petrol fiyatlarının 100 dolara gelmiş olması değil kaygı veren. Halk hareketlerinin yaygınlık göstermesi ve petrol fiyatlarının 100 doların çok çok üstüne çıkma eğilimi göstermesinden endişe ediliyor.

Enflasyon martta yükselebilir

Petrol fiyatlarındaki artış, iç piyasaya, yani akaryakıt fiyatlarına ve üretim maliyetlerine henüz yansımadı. Petrol ürünlerindeki vergi yükünün azaltılmaması halinde, ki böyle bir düşüncenin söz konusu olmadığı hükümet üyelerince defalarca açıklandı, bir süre sonra akaryakıt fiyatlarına yüklü zamların gelmesi şaşırtıcı olmayacak. Tabii ki petrol fiyatları bir sürprizle hızla geri dönmezse…

Sanayide de hem emtia fiyatlarının, hem enerji maliyetlerinin yükselmesi yüzünden bir fiyat artışı ortaya çıkacak.

Ancak bütün bunlar belki mart ya da nisandan itibaren yaşanacak. Merkez Bankası değerlendirmelerinde de enflasyondaki olası yükselme için ikinci çeyreğe işaret ediliyordu. Geçen yılın yüksek oranlarının yarattığı baz etkisi sayesinde ilk iki ay çok düşük oranlarla geçilecek, geçiliyor. Ocakta yıllık bazda yüzde 5'in altı görüldü. Aynı durum şubat için de geçerli.

TÜFE'de geçen yılın şubat ayında kaydedilen yüzde 1.45'lik artış, şimdiye kadar şubat aylarında görülen ikinci en yüksek orandı. Dolayısıyla, bu yılın artışı yüzde 1 bile olsa, ki bu da yüksek bir tahmin, yıllık TÜFE şubat sonunda yüzde 4.4'e inecek. Şubat artışının yüzde 0.5'te kalması halinde ise yıllık TÜFE yüzde 3.9'a kadar gerileyebilecek.

Ancak sonrası biraz karanlık! Geçen yıl martla birlikte düşük oranlar sona ermiş; mayıs, haziran ve temmuz aylarında ise negatif oranlar görülmüştü. Dolayısıyla bu yıl düşük yıllık enflasyon dönemi şubatla birlikte sona erecek, sonrasında büyük olasılıkla yükseliş başlayacak.

Bu yükselişi, başlangıçta hiç hesapta olmayan petrol fiyatlarındaki artış tahminlerin ötesinde tetiklerse, enflasyon alıp başını gidecek demektir. İşte o zaman Merkez Bankası'nın ekonomiyi soğutarak enflasyonu dizginleme çabası daha da bir anlam kazanacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar