Petrol düşmüş, krallık çökmüş
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) son raporunda, düşük petrol fiyatının negatif etkileri nedeniyle Suudi Arabistan’ı uyarması sakin tatil günlerine fikir açısından bir hareket getirdi. Aslında IMF’nin ülkenin yükselen bütçe açığına vurgu yapması yeni bir durum değil. Kurum bu yılın ortalarında benzer görüşler içeren bir rapor yayımlamıştı. Ekonomik sorunların biraz abartıldığını düşünüyorum. Zaten IMF’nin belirttiği bütçe yükü çok da umurlarında değil. Suudi Arabistan’ın amacının ne olduğunu anlatmaya çalışayım.
Petrolde dünyadaki arz fazlasının çoğunluğu S. Arabistan’a aittir. Günlük petrol üretimi 10 milyon varil civarında olan Suudilerin, üretimi 12.5 milyon varile kadar yükseltme potansiyeli var. Petrol fiyatındaki düşüş onlar için önem arz etmiyor. Sadece daha fazla üretmek istiyorlar. Gözlerden kaçan nokta, S. Arabistan’ın bir fiyat hedefl emesi değil, miktar hedefl emesi yaptığıdır. Krallık, üretimini 12.5 milyon varile çıkarana kadar satış fiyatını düşürecek. Diğer üreticilerin yaşadığı zorluklar onları ilgilendirmiyor. Daha çok petrol satana kadar, satış fiyatını gösterge fiyatın altında tutmaya çalışacaklar. Bu strateji devam ettikçe, petrol fiyatının baskı altında kalacağı düşünülebilir. Dünyada yüksek maliyete sahip üreticilerden bir kısmı ifl as edene kadar, bir bölümü üretimlerine ara verene kadar, Suudiler bu politikaya devam eder. Amaç fazla arzı azaltmak değil, daha fazla petrol satmaktır. Arzın azalmasının Suudilere pek bir faydası yok. Bu politika sebebiyle yüksek maliyetli üreticiler, sermaye harcamalarını azaltıyorlar. Birçok üretici zor durumda kalarak üretimi durduracak. Enerji sektöründe sermaye harcamaları düşecek. Doğal olarak istihdam kaybı yaşanacak. Yüksek getirili (riskli) tahvil piyasası ve benzer piyasalar üzerindeki etkiler belirginleşecek. Düşük maliyetli üreticiler de sermaye harcamalarını azaltacaklar. Tabii önlem almış, gelecekteki üretimlerinin satışını yüksek fiyattan yapmış üreticiler düşüşlerden etkilenmezler. Fiyattaki çöküşten kendini koruyan üreticiler istedikleri kadar üretim yaparlar. Kırılma noktası, sektörün ortalama korunma periyodunun ne olduğudur. Yani ortalama ne kadar süre için sektör kendini hedge etmiştir? Açık konuşmak gerekirse, hedging konusunda petrol üreticileri, altın ve gümüş üreticilerinden daha iyidir. Ancak Suudi Arabistan’ın politikası uzun süredir devam ediyor. Üreticilerin yüzde kaçı doğru öngörüyle bu kadar uzun süre için gardını almış olabilir?
Suudi Arabistan’ın sürdürdüğü miktar hedefli politikanın üzerine, Fed’in sıkı para politikası geldi. Fed faizi artırdıkça, dolardaki yükseliş trendi devam eder. Piyasalar, Fed üyelerinin 2016 için tahmin ettiği dört faiz artırımını fiyatlamıyor. Bu iki politika; emtia fiyatları ve üretici ülkeler, yüksek getirili tahviller ve diğer riskli tahvil piyasaları için zehirli bir karışımdır. S. Arabistan ve Fed politikalarıyla, spesifik bir piyasada sıkıntının büyüyebileceği de düşünülebilir. Finansal kurumlar geçmişte açtıkları kredilerden darbe alabilirler. Batık krediler artabilir. Küresel bankaların bilanço hasarı yaşamaları gelişen ülkelerin kredi kanallarının daralmasına yol açabilir. İşler güllük gülistanlık devam edemez. Fed şu aşamada geri adım atacak gibi gözükmüyor. S. Arabistan’ın politikasının yumuşaması gerekebilir.
ABD’de büyük bir enerji şirketinde çalışan arkadaşım kasım başındaki sohbetimizde, ‘‘Sektör olarak 2016’nın ilk çeyreğinde yukarı yönlü hareketin başlayacağını düşünüyoruz’’ ifadesini kullanmıştı. Arkadaşım aralık başındaki konuşmamızda, ‘‘Yükseliş beklentimizi 2016’nın ikinci çeyreğine erteledik’’ dedi. Suudiler miktar hedefl emesinden vazgeçmedikçe, küresel ekonomiye yönelik tahminler aniden düzelmedikçe, sektör kuvvetle muhtemel toparlanma beklentisini üçüncü çeyreğe öteler.
Herkese sağlıklı, bol kazançlı bir yıl diliyorum.