Petrol, altın, hisse senetleri, döviz kuru ve faizler
5 Nisan 2013 Cuma günü İMKB yerine Başbakan R. Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın açılış gonguyla Borsa İstanbul kuruldu. Bu ülkemizin finansal piyasaları açısından tarihi bir dönüm noktasıydı. Diğer adımlar hızlı gitmese de Borsa İstanbul ile İstanbul'un küresel ya da bölgesel bir finans merkezi olma hedefi açısından da önemli sayılabilecek bir adım atılmış oldu.
Bu dönüşümde Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Dr. M. İbrahim Turhan'ın da önemli katkıları var. Söz konusu geçişle birlikte VOB ve Altın Borsasını da bünyesine katan yeni adıyla Borsa İstanbul'da birçok yenilik gerçekleştirildi. Bunlardan birisi de Borsa İstanbul'un web sitesiydi. Başta TCMB, Hazine, SPK, BDDK, Kalkınma Bakanlığı ve TÜİK gibi ekonomik kurumların özellikle araştırmalarını sıklıkla takip ederim. Bu vesileyle gezindiğim genç Borsa İstanbul'un yeni sitesinde altın, hisse senetleri, dolar ve faizler arasındaki ilişkileri inceleyen ilginç bir makaleye rastladım (http://borsaistanbul.com/en/corporate/research/research/publications).
Makaleyi State University of New York Maritime College'da Öğretim Görevlisi Dr. S. Hilmi Kal, Borsa İstanbul Baş Ekonomisti Dr. Ferhat Arslaner ve TCMB Ekonomistlerinden Dr. Nuran Arslaner yayınlamışlar. Son dönemdeki akademik veri tabanlarında yaptığım taramalara göre bu değişkenlerin hepsini birden kapsayarak yapılan akademik çalışma yok denecek kadar az sayıda.
1944'de 1 ons (28 gram) altının 35 dolara sabitlendiği Bretton Woods sabit kur antlaşmasının 1971'de efektif olarak sona ermesi ile altın ve dolar ve dolayısıyla diğer para birimleri ile altın arasındaki ilişki zaman zaman sakin seyretse de en son 2008 krizinde de tecrübe edildiği gibi oldukça yüksek frekanslı bir seyir izliyor.
Son olarak Japon Merkez Bankası'nın bilanço büyüklüğünü, yani para tabanını emsali görülmemiş şekilde (2013'de % 35, 2014'de %45) büyütme kararıyla kervana katıldığı parasal genişlemenin de bir sonucu olarak altın fiyatları özellikle 2008'den bu yana yüksek volatiliteye sahip beklenmedik bir hareket gösteriyor. Yani altını hangi döviz kuru ile olursa olsun fiyatlandırmak, yüksek veya düşük olduğunu bilmek nerede ise imkansız. Diğer yandan altın-petrol paritesi yani altının petrol cinsinden fiyatı (28 gram altın bölü 1 varil petrol) 15 rakamının etrafında hareket ediyor. Bu piyasaları yakından izleyen uzmanlar, bu paritenin 15'in üzerinde olduğu durumları, altının nisbeten değerli ve petrolun nisbeten değersiz olduğu durum, 15'in altında olduğu durumları ise tersi olarak değerlendiriyor.
Söz konusu makalede yazarlar, doğrusal olmayan ileri düzey ekonometrik Markov tekniği kullanarak altın, döviz kuru ile hisse senedi borsası (S&P 500) arasındaki ilişkiyi, altının petrol cinsinden fiyatının nisbi olarak değerli olup olmadığı durumlara göre analiz ediyorlar.
Makelenin sonuçları çok ilginç: altın- dolar paritesi 15'in altında olduğu durumlarda dolar, hisse senetleri ve faizlerin, altın üzerinde hemen hemen hiç etkisi yok, diğer yandan altın değerli olduğu zamanlarda, dolar da değer kaybediyor ve hisse senetleri doları yükseltiyor, aynı şekilde altın-petrol oranı 15'in üzerinde olduğu zaman bu hisse senetlerini düşürüyor, bir başka enteresan sonuç da yine söz konusu rasyo, 15'in ,üzerinde iken altın fiyatları faizleri yükseltiyor.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar