Petkim'i nasıl okuyorum?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Herkes gibi akıl gözümün yettiği kadar ülkenin geleceğini düşünme hakkını kullanıyor; yanılabilme özgürlüğünü de sonuna kadar değerlendiriyorum. Bazen uzman olmadığım, ayrıntı dinamiklerini gerektiği kadar bilmediğim konularda genellemeler yaptığım da oluyor. Bir farkla ki, asla düşüncelerimin yanılmaz olduğunu söylemiyor; tam tersine eksiklerimin tamamlanması ve yanlışlarımın düzeltilmesi için çağrı yapıyorum.

Petkim'le ilgili düşüncelerimi aktaracağım. Bu ilk yazıda, Petkim'i nasıl okuduğumu paylaşmak istiyorum. Alacağım tepkilerle genellemelerinin eksiklerini tamamlayacağım, yanlışlarını düzelteceğim, zenginleşen düşüncelerimi paylaşmayı sürdüreceğim.

Petkim Yarımca Tesisleri'nin kuruluş öyküsünün arka planını, DPT'nin ünlü müsteşarı Osman Nuri Torun'dan değişik vesilelerle dinlemiştim. Daha sonra  Kenan Yavuz'un çağrısıyla  konferans vermek için Aliağa'ya gittim, tesisi gezdiğim zaman o büyük heyecanın akla ve üretime nasıl yansıdığını gözlerimle gördüm. Nisan ayının ilk yarısında bu kez kadim dostum Sadettin Korkut'a uğradım. Yapılan tevsi ve modernizasyon yatırımlarını, inşaatı süren rafineri ve hızla tamamlaman konteyner limanı inşaatlarını görünce bu ülkenin üretim iddiasına inancım arttı, değişik etkenlerle kırılan umutlarım bir nebze olsun yeniden canlandı.

Başlangıç noktasına özen

Petkim gelişmekte olan bir ülkenin doğru zamanda, doğru yerde, doğru ölçekte kurulmuş bir üretim tesisidir. Kuruluş döneminde görev alanlar entelektüel birikimini sonuna kadar kullanmak için derslerine iyi çalışmış, içeriği yeterli dosyalar oluşturmuş, dosyalara hakim olarak işe başlamıştır.

Petkim deniz taşımacılığı içim yeterli derinliklere sahip ve korumalı Nemrut limanında, şahane bir coğrafyada konumlandırılmıştır. Ana üretim tesisleri ve yardımcı ünitelerin eklemlenmesinde verimliliği artıran bağlantılar düşünüldüğü gibi, tesisin en az elli yıllık gelişme potansiyellerine göre yerleştirilmesi de ilk yatırımın tasarlanması aşamasında gözden uzak tutulmamıştır. Üretim heyecanından yüreklendirdiği, bilgiyle beslenmiş, akılla taçlandırdığı bir eser ortaya çakmıştır. Çevreyi sezme ve anlama, kendi olanak ve kısıtlarını bilime ve gelecek öngörme bileşeninden oluşan bilinç son zerresine kadar bu tesislerin planlamasına rehber olmuştur. Bu olağanüstü başlangıcın sonradan tavsaması, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesinin unutulması, kamu mülkiyetindeki kuruluşlarla ilgili önyargı, yerleşik doğru ve kalıp düşüncelerin ülkeye verdiği zarar ciddi biçimde sorgulanması gereken sorunlarımızdan biridir. Gereken tevsi ve modernizasyon yatırımları aksamaları, ülke ihtiyacının yüzde 70'ini karşılaması gereken tesisin, yüzde 20'ler düzeyinde kalması sorgulanarak ders çıkarılmazsa, bu toplumun tarih bilinci nasıl yükselir?

Petkim'in özelleştirme sürecinin teknik devletin ilke ve kurallarına uygun yapılmasının yarattığı sonuçlar dikkate alındığında, özelleştirme sürecindeki özensizliğin hepimize verdiği zarar ortadadır. Bu konuların belgelere dayalı analiz edilerek tarihe not düşülmesi, daha sağlıklı gelecekler inşa etmemiz için çok önemlidir. Umuyorum ki, çevredeki üniversiteler temel görevleri olan bu gibi konuları doktora tezlerinde analiz ettirerek ülke insanın tarih bilincini geliştirmek için sorumluluklarını yerine getirirler.

Yeni heyecan rüzgarları

Petkim bugün yeni bir aşamadadır. Özelleştirme ile yeni bir heyecan, yeni bin ivme kazanmıştır. Socar'ın gelişi, iki kardeş devletin ortak projesidir; yöneticilerin rafineri ve konteyner limanı yatırımı, yatırım umutlarını yitirmeye başladığımız bugünlerde, çalışmaları yerinde gören insanların geleceklerine umutla bakmasını sağlamaktadır.
Ülkemizde zamanın ruhu, birkaç cilalı rakamlarla süslenmiş anlatımları öne çıkarıyor. Niceliklerden çok nitelikleri, sonuçlardan çok süreçleri, günü kurtarmadan çok geleceği inşa etmeyi ihmal eden, kısa mesajlı popüler anlatımlara abanan, ayrıntıdaki dinamikleri ihmal eden, iletişim kuran ama düşünce üretmeyen bir eksende ilerliyor. Petkim'de sürmekte olan yatırımları şöyle özetleyebiliriz: Geride bıraktığımız yıl, 45 ülkeye 563 milyon dolarlık ihracat yapmıştır. Etilen PTA Fabrikası'nın kapasitesini artırmıştır; 3,6 milyon ton brüt üretim kapasitesine erişmiştir.

Özelleştirme sonrasında 2008 ile 2014 yılları arasında 500 milyon doları aşan yatırım yapmıştır. İçinde bulduğumuz 2015 yılı yatırımı 125 milyon doları aşacaktır. Lojistik alanında yörede önemli hareket sağlayacak 1,5 milyon TEU kapasiteli konteyner limanı 400 milyon dolarlık bir yatırımla bu yıl sonunda hizmete girecektir. Enerji alanında 54 milyon euro yatırım yapılmaktadır. Ülkemizde özel kesimin yaptığı ilk  rafineri yatırımı 5,6 milyar dolar yatırımla 2018'de hizmete açılacaktır. 

Üretim odaklı düşünmeliyiz

Asıl önemli olan yaşanmakta olan deneyimin geleceği inşa edecek biçimde nasıl yaygınlaştıracağımızı tartışmaktır. Önce ülkenin üretime olam ihtiyacını tanımlayarak ortak dil yaratmalı, o dilin anlatımı çerçevesinde Petkim'in konumunu belirlemeliyiz. Bir adım ilerisinde çevre konusunu fayda/maliyet analizi çerçevesine tutmalı, ayrıntıya hakim olmayanların çevreyi fetiş haline getirmesine izini ermeyen bir toplumsal bilinç yaratmalıyız. Daha da ileri giderek, dünya genelindeki fırsat ve tehlikeleri, kendi olanak ve kısıtlarımızla dengeleyen, gücümüzü son çeperlerine kadar zorlayan bir üretimi hedefine odaklanmalı, bu hedef üzerine Petkim ve benzeri kuruluşları yerleştirmeliyiz. Üretim kuruluşlarını yönetenlerin enerjisini aslı olmayan konularda harcanan mesnetsiz iddialardan arındıran  rasyonel otorite merkezleri oluşturan yapılanmayı ivedilikle hayata taşımalıyız. İnanç sisteminde kendine bin merkez, kutup seçmeye yatkın olan bu toplumun, refahını ilgilendiren konularda bir rasyonel otoritenin sözüne gücenmemesi ciddi bir kültürel çelişki yaratıyor.

Tercihleri olmayan topluluk ve toplumların tereddütleri büyür. Tereddüt ve kararsızlık, en kötü kararın yarattığı sonucu bile yaratamaz. Bu açıdan bakıldığında, Petkim ve benzeri üretim kuruluşlarına ilişikin toplumsal algının netleştirilmesi herkesin ortak sorumluluğudur. Siyasi irade, sivil inisiyatifler, medya ve benzeri güç odaklarının netleşmiş ortak aklı, işleyen ve refah yaratan kapsayıcı kurumlar yaratmanın çok temel gücüdür.

Hep birlikte soralım: Birincisi, ülkemizin rekabet edebilir üretim alanları ve üretim kuruluşları ile ilgili bir tercihler silsilesi var mıdır? İkincisi, Petkim ve benzeri üretim kuruluşlarının uzun dönemli geleceğimizi güven altına alma konusundaki işlevleri toplumun zihninde yeterince netleşmiş midir?

Petkim ve benzeri kuruluşları, yatırım tutarları, yatırım alanları, istihdam katkılarıyla tartışmalıyız ama niteliksel gelişmeyi, kitle zihninde meşrulaşmayı, toplumsal vizyonla bütünleşmeyi, ortak sorumlulukları anımsatmayı da asla ihmal etmemeliyiz, asla...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar