Perdenin arkası...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Geçtiğimiz hafta içinde küresel düzeyde yaşanan gelişmeler ve finansal piyasalarda şekillenen eğilimlere bakarsanız, belirsizlik ve olumsuzluğun azalmaya başladığını düşünebilirsiniz. Eğer bu kanaatte iseniz içinde bulunduğumuz koulları anlamıyorsunuz ve finansal piyasalardaki büyük çıkar grupları tarafından kolayca yönlendiriliyorsunuz demektir. Bir an durun ve kendinize sorun olumsuzluğu olumluya çevirne gelişme ne idi ve neden daha önce gerçekleşmedi? Yanıt ararken de bakış açınızı kısa vadeden orta vadeye doğru genişletmeye çalışın, hiçbir şeyin gösterildiği gibi olmadığını farketmeye başlayacaksınız...

Finansal piyasalar likiditenin bol ve ucuz olmaya devam etmesini ve siyasi tercihlerin kendi durumlarına göre şekillenmesini istiyor ve bu amaçla gelişmeleri yönlendirmeye çalışıyorlardı. Onlara göre, AB bölgesinde Avrupa Merkez Bankası'nın da bu çizgiye gelmesi hayati önem taşıyordu, bunun önündeki engellerin aşılması gerekliydi. Önceliklerin orta vadeli bakış açısına göre şekillenmesi onlar açısından kabul edilebilir değildi ve gerisi masaldı,kamuoyunu yönlendirmek adına öne sürülmüş duygusal gerekçelerdi!..

Sorunu daha açık bir şekilde ortaya koymak adına bazı benzerlikleri açısından 1970'li yıllara dönelim; ekonomiler daralıyor, işsizlik ve maliyet kökenli enflasyon yükseliyor; belirsizlik ve kırılganlık, başka bir deyişle kırılganlık artıyor. Merkez bankaları kontrolü kaybetmemek adına gecikmeli ve tepsile nitelikte faiz yükselişleri yapıyorlar; sorunların ağırlaşması önlenemiyor. Böyle gitmeyeceği anlaşılıyor. Para ve maliye politikası uygulamalarında aşırı gevşeklikten aşırı sıkılığa seri bir geçiş yapılıyor, ekonomiler daralmaya ve işsizlik artmaya devam ediyor, fakat enflasyon zaman içinde geriliyor. Bugün benzer bir durum var ve finansal piyasalar para politikalarının gevşek tutulmasını, sorunların ağırlaşmasına kayıtsız kalınmasını, yeni bir dünya düzeni kurulana kadar herhangi bir tercih değişikliği yapılmamasını istiyor. Aksi yönde sinyaller gönderen AB bölgesi bu nedenle ablukaya alındı ve direnci kırılmaya çalışıldı. AB zirvesinden çıkan kararlar net değil, fakat mali sektör ve finansal piyasalar hedefleri doğrultusunda mesafe kat ettiklerini varsayıyorlar. Avrupa Merkez Bankası'nın teminat karılığı sınırsız kredi penceresini bu yılın üçüncü çeyreğine kadar değil, 2011 sonuna kadar açık tutmaya çalışacağı söylemini görmek istedikleri şekilde yorumluyorlar.

Mali sistem yanı sıra Merkez Bankası bilançosunun da patlayıncaya kadar şişeceğini ve aktif kalitesindeki bozulmayı kimsenin farketmeyeceğini düşünüyor, enflasyondaki artış olasılığını görmezden gelmek durumunda kalıyorlar. Bu süreçte gelir dağılımı, satın alma gücü erimesi ve olumsuz rekabet koşulları nedeniyle ağırlaşması kaçınılmaz sorunları ihmal etmenin bedelini hiç hesaba katmıyorlar. Gerek kamu, gerekse mali sektörde oluşacak sorunların geniş kesimler üzerindeki olumsuz etkisinin bumerang gibi kendilerine döneceğini biliyor ama günü kurtarmak adına bir şey yapamıyorlar. devreye girecek IMF'nin mali politikasının çok sıkılaşması yönünde günün koşullarını dikkate alarak çok baskı yapmamasını umuyorlar. Görüntü ile gerçek farklılaşacak, ama bunu kimse bilmeyecek ve güven bunalımı oluşmayacak ve geniş kitleleri eskiden olduğu gibi beklentiler yolu ile yönlendirmeye devam edecekler!.. Belli ki olumsuzlukların algılanmasını gizlemek için daha büyük yanlışlar yapmakta kararlı olmak dışında bir şey yapamıyor ve çaresizliklerini itiraf ediyorlar... Başkalarına medeniyet dersi vermeye kalkanlar belli ki kendi bildiklerini unutmuş, eski yanlışların güdümüne girerek akıllarını kötüye kullanmayı alışkanlık haline getirmişler. Bu duruma karşı çıkan veya itiraz edenleri ikna etmek için her türlü gücü kullanmaktan çekinmiyorlar...

Ekonomitarihine baktığımızda kolay elde edilen ucuz borcun orta vadede çok büyük sorun ve yıkımların sebebi olduğunu görüyoruz. Borçlar kolayca yapılandırılacak, kalite sorunu gizlenen krediler artacak, varlık değerleri yükselecek, işler düzeliyormuş gibi görünecek. Fakat kısa vadeden öteye her şey kötüye gidecek, enflasyon ekenlerin hesadının bunalım olması engellenemeyecek. Kısa vadeye bakıp hisse senedi alır gibi kolay borçla büyük yatırıma girenlerin büyük kısmı her şeyini kaybetmeye koşacak, gerçeği anladıklarında iş işten geçmiş olacak.

Bugünün sorunlarına kısa vadeli bakış açısı ile tam aksine orta vadeli yaklaşım içinde olanların uzlaşması tek kelima ile imkânsız. Çıkar çatışması giderek büyüyecek bir taraf kontrolü kaybetmemek adına daha büyük yanlışlar yapacak ve sürdürülebilir olmayan yolda ilerlemeye çalışacak diğerleri ise güç dengeleri değişinceye kadar satırla bekleyecek. Çok büyük bedeller ödenecek, hiç kimsenin evdeki hesabı tutmayacak ve her şey değişecek. AB Zirvesi'nden herhangi bir uzlaşı çıkmadı, herkes durumu kendi bakış açısına göre yorumluyor. Eğer bu yıl sonuna doğru AB'deki enflasyon yüzde 2 düzeyini zorlamaya başlarsa, Avrupa Merkez Bankası'nın nasıl bir karar alacağını Başkanı Trichet bile bilmiyor...

Sürdürülebilir olmayan, sorunları ağırlaştıran ve sadece günü kurtaran kısa vadeli bakış açısının ön planda oluşu sistemik çöküştür. Böyle gittiği sürece kalıcı toparlanma olası değildir. Olumsuzlaşan tercihler arasında daha az kötü olanını seçmek ve bu kısır döngünün esiri olmak insanlığın artık aklına aykırıdır... Olumsuz eğilimler ile başlayan haftanın daha farklı bir şekilde kapanması sadece bir görüntüdür ve gerçeklerle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar