Perakende dönüşümün ön cephesinde
Günümüzün hızla değişen dünyasında, teknoloji alışveriş alışkanlıklarımızı ve beklentilerimizi de köklü bir şekilde değiştiriyor. Perakende sektörü, bu dönüşümün en ön cephelerinde yer alıyor. Yeni teknolojilerin devreye girmesiyle birlikte tüketiciler artık daha hızlı, daha kişiselleştirilmiş ve daha etkileşimli alışveriş deneyimleri talep ediyor.
Bu yeni talepler, perakende sektörünü eski iş modellerini yeniden değerlendirmeye ve müşteri deneyimini yeniden tanımlamaya zorluyor. Mastercard’ın yakın zamanda yayınladığı ‘Perakende Rönesansı Raporu’ perakende sektöründeki teknolojik yeniliklerin ve bu yeniliklerin iş modelleri üzerindeki etkilerinin kapsamlı bir analizini sunuyor. Rapor, özellikle kişiselleştirilmiş tüketici deneyimi, etkileşimli alışveriş, dinamik sadakat programları ve yenilikçi deneyimlerin, sektörün yeni standartları haline gelmesi sürecini detaylandırıyor.
Rapora göre önümüzdeki beş yıl içerisinde özelleştirilmiş tüketici deneyimi, etkileşime dayalı alışveriş, dinamik sadakat programları ve yenilikçi deneyimler sektörün standartları haline geldikçe perakende sektörü de dönüşmek mecburiyetinde kaldı. Sosyal medyanın e-ticarete etkisinin devam etmesi ve sosyal medya üzerinden elde edilen gelirlerinin 2024 yılı sonunda 700 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.
“Yeniden şekillendirenler ayakta kalacak”
Geçtiğimiz günlerde “Perakendeyi Yeniden Tanımlamak” kitabı üzerine söyleşi yaptığımız “Pazarlamanın babası” olarak ifade edilen Prof. Philip Kotler ve kitabın eş yazarı Dr. Giuseppe Stigliano “Perakende sektörünü yeniden şekillendirenler ayakta kalacak” demişlerdi.
Yazarlar dijital sonrası çağda perakendecilerin müşteri deneyimini geliştirmek için en etkili kanalları seçmeleri gerektiğini vurgulayarak opti kanal stratejisinin çoklu ve bütüncül kanalların ötesinde müşteri odaklı bir yaklaşım sunduğunu belirtiyorlar. Post-dijital çağda perakende için kusursuz fırtına yaşandığını ifade eden Dr. Stigliano, “Kusursuz fırtına, makroekonomik baskılar ve tüketici dinamiklerindeki dönüşümle birlikte belirginleşen kurumsal şirketlerin bu değişimlere ayak uydurmakta zorlandığı bir dönemi tanımlamak için kullandığımız bir ifade.
Artan maliyetler, pandemi kaynaklı borçlar, yüksek faiz oranlarının getirdiği ekonomik durgunluk, tedarik zinciri aksaklıkları, uzaktan çalışma trendleri ve rekabetçi olmayan ücretler nedeniyle perakende çalışanlarının yetersizliği gibi faktörler bu fırtınanın altını çiziyor” diyor.
Yeni çağın perakende trendlerine bakış
Mastercard raporuna göre günümüzde tüketiciler, alışveriş deneyimlerinde sorunsuz entegrasyon talep ediyor. Dijital ve fiziksel mağazaların birleştiği bir dünyada çok kanallı stratejiler perakendecilere büyük avantajlar sağlıyor. Artık müşteriler ister çevrimiçi ister mağazada olsun aynı üstün hizmeti bekliyor.
Bu trend, alışveriş deneyimini yeniden tanımlayarak müşterilere kişiselleştirilmiş ve esnek seçenekler sunuyor. Önümüzdeki beş yıl içerisinde bireyselleştirilmiş ve yenilikçi tüketici deneyimi, etkileşime dayalı alışveriş, dinamik sadakat programları sektörün standartları haline geldikçe perakende sektörünün de dönüşmesi bekleniyor.
26 ülkede 20 bin tüketici ile yapılan IBM anketine göre tüketicilerin yalnızca yüzde 9’u mağaza içi alışveriş deneyimlerinden memnun olduklarını söylüyor. Ankete katılanların yarısından fazlası, alışveriş yaparken botlar, sanal asistanlar ya da AR/VR ve AI uygulamalarını kullanmak istediklerini belirtiyor.
Buna rağmen AI asistanlarını kullanan katılımcıların üçte ikisi ise deneyimden memnun kalmadıklarını ve neredeyse yüzde 20’si tekrar denemeyeceklerini söyledi. Öte yandan, küresel AR/VR e-ticaret pazarının 2027 yılına kadar 120 milyar dolara ulaşması; küresel sosyal medya üzerinden yapılan ticaret gelirlerinin 2024 yılında 700 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.
Raporun ilgi çekici bazı verileri şöyle;
-Çevrimiçi alışveriş yapanların yüzde 80’i, yapay zeka tabanlı kişiselleştirmenin çevrimiçi deneyimlerini geliştirdiğine inanıyor.
-Hızlı büyüyen şirketler, daha yavaş büyüyen şirketlere göre kişiselleştirmeden yüzde 40 daha fazla gelir elde ediyor.
-Ankete katılanların yarısından fazlası, alışverişlerinde botları, sanal asistanları ya da AR/VR ve AI uygulamalarını kullanmak istediklerini söylüyor.
-Yapay zeka asistanlarını kullanan katılımcıların üçte ikisi bu deneyimden memnun kalmamış ve yaklaşık yüzde 20’si tekrar denemeyi düşünmediklerini belirtiyor.
-Küresel AR/VR e-ticaret pazarının 2027 yılına kadar 120 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.
-Küresel sosyal ticaret gelirlerinin 2024 yılında 700 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.