‘Pazar’da yerel/global ayrımı sona eriyor!

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

1999 yılında Alibaba Grubu’nun ilk e-ticaret girişimi olarak kurulan Alibaba.com, bugün dünyanın en büyük B2B e-ticaret platformu konumunda. Alibaba, 2009 yılında girdiği Türkiye pazarında ise 10. yılını dolduruyor.

Alibaba Türkiye Ülke Müdürü Cüneyt Erpolat’ın verdiği bilgilere göre, Alibaba.com Türkiye’de 3.5 milyondan fazla üyeye ulaşmış durumda.

“Önemli olan üye sayısı değil, bu üyelerin yarattığı trafik” diyen Cüneyt Erpolat, Türkiye’nin 6-7 yıldır yarattığı ticaret trafiği ile sürekli olarak ilk 5 ülke içinde yer aldığını söylüyor.
“Türkiye, grup olarak çok inandığımız, geleceğe güvenli bakan ülkelerden biri. Kobilerin globalleşmesi Türkiye için de çok kritik bir konu, çünkü dünyanın içinde bulunduğu ekonomik koşullar dikkate alındığında, ekonomimizi sağlamlaştırmak için kobilerimizin tek pazara bağımlı kalmaması gerekiyor. Bu süreçte kobilerin dijitalleşme hızı belirleyici olacak. Ne kadar çok kobi dijital çağın yeni ekonomik düzenine kendini adapte ederse, Türkiye için o kadar değer, o kadar kaynak yaratmış olacağız” diyor Erpolat.

Son iki yılda Türkiye’de sadece e-ticaret değil, e-ticareti destekleyen ekosistemin gelişmesine yönelik çok olumlu gelişmelerin olduğunu ifade eden Cüneyt Erpolat, “Yaşadığımız dijital çağda, ticaret yeni bir boyut kazandı; zaman, mekan gibi sınırlar ortadan kalkmaya başladı” diyor.
Peki, dünya genelinde yükselen bu yeni ekonomi, ticareti nasıl şekillendiriyor ve Türkiye bu sürecin neresinde? Cüneyt Erpolat’tan dinleyelim:

En büyük tehdit, değişime adapte olamamak

“Eskiden e-ticaret dendiğinde, birbiri ile ticaret yapan platformlardan bahsediyorduk. Önümüzdeki 5-7 yıl içinde coğrafi olarak pazarın bir önemi kalmayacak. Yani, yerel pazar, global pazar kavramları sona erecek. Türkiye’de iş yapmakla, Romanya veya Almanya’da iş yapmak arasında fark kalmayacak. Lojistik ve ödeme hizmetleri çok hızlanmış durumda. Kurumsal satın alma yapan şirketler, tek bir pazaryerinde tüm işlerini çözümlemek istiyor. Ödeme ve navlun hizmetini de aynı yerden almak istiyor. Sınırların olmadığı, pazar ayrımının yapılmadığı, ürün olarak herşeyin benzeşmeye başladığı bir dünya geliyor. Bu yeni dünyada en büyük tehdit, değişime adapte olamamak. Eğer ülke olarak bu oyuna adapte olamazsak, pazar istila edilecek. Adapte olabilirsek, biz de pazarı istila edebileceğiz.

Gelişmiş ülkelerde e-ticaret toplam ticaretin ortalama yüzde 11’ine ulaşıyor. Gelişmekte olan ülkelere baktığımızda ise e-ticaret ortalaması yüzde 5.5-6 oranında. Arada yüzde 6.5-7 civarında bir eşik var. Bu eşiği aştığınızda, gelişim çok hızlı oluyor. Çin, bu eşiği atlamak için, e-ticareti bir devlet politikası haline getirdi. İnsanlar bilinçli şekilde ticarete ve girişimciliğe yönlendirildi. Platformlar yaratıldı. İnternetin yaygınlaşması ile birlikte, en uzaktaki köyler bile mal alıp, satmaya başladı. Bu sayede Çin, e-ticarette 1 trilyon doları geçen ilk ülke oldu. Bugün Çin’de toplam ticaretinin yüzde 22’si e-ticaret üzerinden gerçekleşiyor. Bugün aynı gelişme Rusya ve Brezilya’da da izleniyor.”

Eski yollarla ticaret yapmanın sonu yakın

“Türkiye’de gerçek anlamda e-ticaret yüzde 3 civarında. Rakam düşük, ama büyük bir potansiyel var. Türkiye’ye yurtdışından kaliteli oyuncular gelmeye başladı. Bu da ekosistemin kalitesinin artmasına yol açacak. ‘Türkiye’de bu eşiği nasıl atlarız?’ diye sorarsak, aslında bunun için herşeyimiz var. Genç insanımız var, akıllı telefon penetrasyonu çok yüksek, kaynağımız var, coğrafi olarak çok avantajlı bir konumdayız. Türkiye’nin en büyük sorunu atalet; çünkü insanlar hala eski ticaret yolları ile belli miktarda iş yapabiliyorlar. Ama bu çok uzun sürmeyecek. Pazar daralıyor.”

Müşteri sadece işine odaklanacak tüm hizmetleri tek bir platformdan alacak

“Çin’de One Touch adını verdiğimiz bir ekosistem mevcut. Alıcılar ve satıcılar birbirini bulduktan sonra, aynı platform üzerinde ödeme, lojistik, sigorta hizmetlerini de tek elden karşılıyorlar. Bu iş modelini dünyaya yaymaya başlıyoruz. Türkiye’de altyapı hazır. Bu değişimin temelinde müşteri var. Kobinin globalleşmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunun için ihracat yapması lazım, ama ihracat yapabilmesi için aynı zamanda finans, dış ticaret, lojistik, vergi ve muhasebe öğrenmesi de gerekiyor. Bir kobi için tüm bunlar ciddi bir yükümlülük doğuruyor. Kobi ise bize şunu söylüyor: ‘Ben kaynaklarımı daha iyi üretim yapmaya odaklamak istiyorum. Beni finansçı, lojistikçi olmaya zorlamayın.’ Bu haklı bir talep. B2B platformları da bu tarafa evrilmek zoruna. Alibaba.com da bunun ilk örneği. Hedefimiz tüm bölgesel merkezleri birleştirmek. Ekosistemi globale yaymak. Birbiri ile etkileşim içinde olan, sınırların tamamen kalktığı, tek bir sistem üzerinden herkesin her şeyi alıp satabildiği, ticaretin tamamen serbestleştiği bir ekosistem hayalimiz devam ediyor.”

Değişime adapte olamayan şirketlerin yok olması kaçınılmaz

"İki yıl önce gerçekleştirilen bir rapora göre, Türkiye’e dijital dönüşümünü tamamlamış, yani mail adresi ve internet sitesi olan, sosyal medya ve bulut hizmetleri kullanan kobilerin oranı yüzde 4. Geriye kalan yüzde 95’in yüzde 40’ı yarı dijitalleşmiş durumda. Diğer yüzde 40’ının ise ne mail adresi var ne internet sitesi. Oranlar çok düşük, ama Türk insanın çevikliğine güveniyoruz. Biz bu süreçte kobileri bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Sınıf eğitimleri, online eğitimler veriyoruz, seminerler düzenliyoruz. Yeditepe Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi ile işbirliklerimiz var. Buralarda yetiştirdiğimiz çocuklar yarının girişimcileri olacaklar veya profesyonel hayata girdiklerinde sahip oldukları bu bakış açısı ile gittikleri yeri dönüştürecekler. Küçük ya da büyük, kendini global pazara adapte edemeyen, yeni ekonomi düşünme tarzını benimseyen şirketlerin yok olması kaçınılmaz. Blackberry bunun örneklerinden biri. Değişimi kontrol etmeyi kaçırırsanız, bir anda yok olursunuz."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar