Paulo Coelho korsan oldu
Brezilyalı yazar Paulo Coelho (Simyacı), kitaplarını web'de korsan olarak "yayınlıyor". Bu son sözcüğü tırnak içine aldım çünkü, yazarın yaptığı işi başka sözcükle anlatmak mümkün değil. Çünkü şöyle: Yazar, yazmış. Yayınevi yayınlamış. Yazar, yayınlanan romanını web'de ücretsiz yayınlıyor.
Bu, internet-hukuk fay hattındaki deprem bölgesi. Henüz buraların haritası yok. Eğer sen, Paulo Coelho gibi 100 milyon satmış bir yazarsan, yayınevin ne yapsın? Yayınevin Harper-Collins bile olsa?
İngiliz Guardian gazetesinde 1 Şubat'ta yazdığı makalede Coelho, korsanlık konusunda yayıncılara mide krampları geçirten görüşlerini tekrarladı:
"Korsanlık, bir sanatçının eserini tanıtım görevi yapabilir. Eğer yazarın fikrini beğeniyorsanız, eserini evinize almak istersiniz. İyi bir fikrin, korunmaya ihtiyacı yoktur."
Coelho'nun, bu "öte âlem" halleri, 2000'lerden beri yayıncılık dünyasının karabasanı. Korsan yayıncılığı destekleyen yazar, bu konudaki görüşlerini ilk kez 20 Ocak 2000'de Münih'de "Sayısal, Yaşam, Tasarım Konferansı"' nda (DLD) açıklamıştı: "Okuyucularıma bir site adresi veriyorum ki oraya baksınlar ve kitaplarımı indirsinler. Almancadan Japoncaya ücretsiz. Neden mi? Yazarlığın başında, herkes seni okusun istersin. Sonra bundan vazgeçemezsin. İnternetten kitabımı görenler, gidip kitabı satın alıyor."
Eee? Yayınevi ne olacak? Telif hakkı ne olacak? Hadi, Coelho zenginlemiş bir yazar, ama ya onun kadar tanınmayan yazarların durumu ne olacak?
Ama sonuçta, yayınevi de durumdan yararlanıyor. Coelho'nun okuyucuları, internette okuduklarına, kitap olarak sahip olmak da istiyormuş. Örneğin Rusya'da satışlar yavaş giderken, yazarımız, romanını internete koyunca kısa sürede milyonu yakalamış. Bu yolla romanları dünyada 7 yılda 20 milyon kez indirilmiş. Ve yine, sadece "Simyacı" romanı bu şekilde 2002'ye kadar bir milyon satmış. Bugüne kadar da toplam 12 milyon! (Aslında yayınevi memnun. Ama bunu açıkça söyleyecek hâli yok elbette. Ne yani? Korsanlık bize yaradı mı desin?)
Coelho'nun, yayıncılığı ve telif haklarını tepetaklak eden yaklaşımı, tipik bir "yıkıcı" inovasyon örneği: Yenilikçilik yapıyor. Fayda yaratıyor. Hem okuyucuya, hem kendine, hem yayınevine. Ama bunu yaparken, alışılmışla hiç ilgisi olmayan bir yöntemle yapıyor: Yıkıyor ortalığı.
Coelho, bu işe, korsan paylaşım sitesi BitTorrent'te başlamış. Sonra "Pirate Coelho" (Korsan) sitesini açmış. Burada siyah korsan bayrağı önünde, bir gözünde siyah bandıyla görülüyor! Yazarımız, İsveç'teki
"Pirate Bay" (Korsan Körfezi) yasadışı paylaşım sitesine yönelik cezai yaptırımlara da karşı.
Acaba Coelho'nun bu stratejisi, zaten kitap okumaya meraklı olan ve kitaba, bilgiye önem veren kültürlere mi uygun sadece? Örneğin, bizimki gibi, kitap yayıncılığının cılız rakamlarla döndüğü, genel eğitim düzeyi düşük bir ülkede geçerli olabilir mi?
Coelho, burnunun dikine gidiyor bu konuda: "Yayıncılıkla ilgili savaş kaybedilmiştir. Kazanan ve kaybedenleri, oyunun yeni kurallarına uyumları belirleyecek."