Patronlara sesleniyorum kaybedecek vakit yok!
Değerli dostlarım. Üç senedir dünyadaki değişimi ve şirketlere yansımalarını elimden geldiğince sizlere anlatmaya çalışıyorum. Olacağını tahmin ettiğimiz gelişmeler bir bir karşımıza çıkıyor.
Maalesef şirketler olarak olan biteni anlamakta, anlasak da adım atmakta geç kaldığımız için, birkaç sene içinde işimizi dahi kaybedebiliriz. Şu an baktığınız yerden durum bu kadar kritik gözükmeyebilir ama nedenleri üzerinde sohbet edelim.
Bir organizasyonun liderinin temel görevi nedir? Pek çok şey sayılabilir; liderlik etmek, yönetmek, otorite sağlamak veya düzen kurmak gibi. Ama esas görev, değişimi çok boyutlu olarak anlamak ve bu değişime yönelik strateji üreterek, organizasyonu ve onu oluşturan insanları geleceğe güvenle taşımaktır.
İçinde bulunulan dönemi iyi anlamalıyız
Bugün içinde olduğumuz dönemin, 1700’lerden itibaren teknolojide beşinci büyük kırılma olduğunu söyleyebiliriz. Buhar, elektrik, bilgisayar, mobil teknolojiler/internet ve bugün yapay zeka. Ayrıca bugün, 2. Dünya Savaşından sonra dünyada tesis edilmiş olan siyasi ve ekonomik düzenin, tarafların ve ilişkilerin de değiştiği noktadayız. Başkan Trump bunun fitilini ateşlemiş durumda.
Bu değişim, beraberinde çok fazla risk ve fırsat getirecek. Bu riskleri iyi yöneten, fırsatları görüp ürün veya hizmetlere dönüştüren ya da mevcut ürün veya hizmetlerine yeni alanlar açan şirketler bu dönemden güçlenerek çıkacak. Değişimi fark etmeyen, ya da etse bile her şeyin eskisi gibi olacağını düşünenler ise bu risk ve fırsatları yönetemeyecek. Ben bu noktada patronlara büyük bir görev düştüğü kanaatindeyim.
Dünyada bu tür dönemler nadir yaşanır. Biz bir tanesinin tam başındayız. 1800’lerin sonlarına doğru elektrik gerçeği ile karşı karşıya olan insanları, fabrikaları düşünün. Ya da 1970’lerin sonunda başlamış olan kişisel bilgisayar devrimini. 1990’ların başındaki mobil ve internet teknolojilerini. Bunlar da pek çok risk ve fırsat getirmişti. İyi yönetenler kazandılar. Her teknolojik gelişme, beraberinde önce ekonomik, sonra politik ve bazen de askeri gelişmeleri tetiklemiştir. Bugün içinde bulunduğumuz dönem de böyle bir dönem olacaktır.
Patronlar, sizlere çok iş düşüyor
Çünkü bu değişimi, olası sonuçlarını, risk ve fırsatlarını yakalamaları gereken kişiler onlar. Şirketlerini geleceğe patronlar taşıyacak. Hangi istikamete gideceğine onlar karar verecek. Hatta çok büyük ölçekli, tamamen profesyonel yöneticiler ile yönetilen şirketlerde dahi böyle olmalı. Ancak dünyadaki değişimi okuyamayan, kafasını operasyondan kaldıramayan, yönetim kurullarında bu işi birlikte yapacak donanım ve tecrübede yol arkadaşları olmayan patronlar ne yapacak? İşleri zor.
Geleceği doğru okumak; yatırım kararlarınız, hangi işlere erkenden girip, hangilerinden vakitlice çıkacağınız, hangi ülke ve sektörlere yoğunlaşacağınız, bunu nasıl bir organizasyon ve operasyon ile yapacağınız, nasıl bir networke sahip olmanız gerektiği ve kaynaklara en avantajlı şekilde nasıl erişeceğiniz gibi pek çok konunun belirleyicisi olacak. Hata yapma lüksümüz yok. Öyle bir dönemdeyiz ki, maalesef her şeyi ben bilirim deme lüksümüz de yok.
Şirketinizde geleceği yorumlama becerisine ihtiyacınız var. Sizle birlikte, bu geleceğe uygun strateji iş modeli, operasyon ve kaynak geliştirme işlerini omuzlayacak bağımsız veya danışman yönetim kurulu üyelerine ihtiyacınız var. Yeter mi, yetmez. Aynı zamanda, dünyada ne olup bittiğini farklı kaynaklardan (kitap, dergi, sosyal medya içeriği, online dersler, raporlar, vb.) takip etmeniz lazım. Değişimin şirketiniz için ortaya çıkardığı risk ve fırsatları belirlemelisiniz. Bence işe bununla başlanmalı. Vakit kaybetmeden bu odakla yönetim kurulunuzu güçlendirin derim.