Parite de ihracatçı aleyhine

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye, 2008 gerçekleşmesine göre ihracatının yüzde 47.7'sini dolar, yüzde 46.6'sını euro cinsinden, yüzde 5.7'sini de diğer dövizler üzerinden yaptı. İthalatta ise dolar yüzde 64.6, euro yüzde 31.8, diğer dövizler yüzde 3.6 pay aldı. Diğer dövizlerin payını göz ardı edersek, ihracatta dolar ve euro neredeyse aynı oranda paya sahip, ithalatta ise doların 2'ye 1 gibi bir üstünlüğü var.

Oranlardan mutlak değerlere gelirsek... Geçen yılki 132 milyar dolarlık ihracatın 63 milyar doları dolar cinsi ihracattan, 61.5 milyar doları ise euro cinsi ihracattan oluştu. İthalatta ise doların açık ara üstünlüğü olduğunu söyledik. 2008'deki 201.8 milyar dolarlık ithalatın 130.3 milyar dolarını dolar cinsi ithalat, 64.2 milyar dolarını euro cinsi ithalat oluşturdu.

Geçen yılın ortalamasında paritenin 1.4663 olduğunu, yani 1 euro karşılığında 1.4663 dolar alınabildiğini, bu yıl ise şimdiye kadarki ortalama paritenin 1.3264 düzeyinde oluştuğunu, son durumda ise 1 euronun 1.2745 dolar düzeyine indiğini belirtelim.

Bu demektir ki, Türk ihracatçısı geçen yıl 100 euroluk ihracat yaptığında eline 147 dolar geçiyordu; bu yıl ise anlaşılan ele geçecek dolar, şu anki tabloya göre 125-130 arasında kalacak. Küresel kriz sürecinde giderek değer kazanmakta olan dolar yüzünden, euro karşılığı olarak ele geçecek para belki daha da aşağılara inecek.

Pariteyi bir de tersinden kurgulayacağız; ama önce bir gerçeğin altını bir kez daha çizelim. Yıllardan beri dile getirilen bir gerçek var; Türkiye'nin ihracatta büyük ölçüde ithalata bağımlı hale geldiği, ucuz ara mal ithal ederek ihracatını devam ettirir durumda olduğu gerçeği. Ara malın cazip olmasının nedenlerinin başında ucuzluğu geliyordu kuşkusuz; bu ucuzluğu sağlayan etkenlerin biri de ucuz dolardı. Geçen yıl için 1 euronun 1.4663 dolara eşit olduğunu söyledik. Bu pariteyi tersinden kurgularsak, 0.6820 dolar, 1 euroya eşit demektir. Yani 2008 yılı ortalamasında, teorik olarak, 0.6820 dolar fiyatla ara mal ithal edip, az ya da çok, yerli katkıdan sonra bu ürünü 1 euroya ihraç etme şansımız vardı.

2009'da ise 1 euroya ihraç edebileceğimiz bir ara malı satın alabilmek için ithalat sırasında (1 euronun 1.25-1.30 dolar aralığında oluşacağı varsayımına göre) 0.77 dolar ile 0.80 dolar arasında bir ödeme yapmamız gerekecek. Yani 1 euroluk ihracat için gerçekleştireceğimiz ara mal ithalatına 0.6820 dolar yerine artık 0.77, belki 0.80 dolar ödemek durumunda kalacağız. Aradaki fark kar etmek için yeterli olmazsa, bu kez de 0.77 ya da 0.80 dolar ödeyerek ithal ettiğimiz ara malı 1 euroya değil de, örneğin 1.1 euroya satmamız gerekecek ki, içinde bulunduğumuz koşullarda bu da pek mümkün görünmüyor.

Kim bilir doların hızla değerlenmesi süreci, ara malda ithalat yerine iç pazara dönülmesi gibi olumlu bir gelişme sağlar. Ara maldaki dolar cinsinden maliyetle, euro cinsinden satış getirisi arasındaki makasın giderek daralması, ara malın iç piyasadan sağlanması sonucunu doğurabilir ki, bu da krizin en olumlu yanı olarak kayıtlara geçer.

Bu arada dolar-euro paritesine bağlı bu hesaplamanın her ara mal ithalatına ve ihracatına uygulanamayacağını ve teorik bazda düşünülmesi gerektiğini de belirtelim. Ama parite değişiminden kaynaklanan gidişatın ihracatçı aleyhine olduğunu da göz ardı etmeyelim.

Türkiye'nin euro bölgesine yaptığı ihracatın toplamdaki payı uzun yıllar yüzde 57-58 dolayında seyretti. Pay, 2007'de yüzde 59.6 ile zirve yaptı, 2008 ise yüzde 48 ile en düşük düzeye inilen yıl oldu. Üstelik, euronun dolara karşı yıl ortalamasında zirve yaptığı yıl da 2008'di. Yani daha önce hiçbir yıl, 100 euro karşılığı 147 dolarlık ihracat söz konusu olmamıştı. Buna rağmen, AB pazarında geçen yıl çok ciddi bir daralma yaşandı. Bunda tabii ki özellikle son çeyrekte zirve yapan küresel kriz kaynaklı pazar daralmasının büyük etkisi vardı.

Peki şimdi ne olacak, 2009'da ne yapacağız? AB pazarı daha da daralıyor, bu açık; dolar-euro paritesinin itici gücü büyük ölçüde azaldı. Üstelik bu itici güç; hem bir yandan bireysel bazda ihracatçı lehine bir tablo oluşturuyordu, hem de euro cinsi ihracatın dolar olarak kayıtlara girmesi sırasında daha büyük rakamları yazma şansı doğuruyordu. Elimizde adeta hiç koz kalmadı. Öyle anlaşılıyor ki, daha birkaç gün önce dile getirdiğimiz 2009 dış ticaret tahminlerini çok kısa sürede revize etmemiz gerekecek. Hem zaten Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen de 2009'da 100 milyar dolar civarında bir ihracat gerçekleştirmenin büyük başarı olacağının altını çiziyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu yıl ihracat eşiği 100 milyar dolar olacak ve bu düzeyin üstünde kalmak başarı sayılacak. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar