Paris Etkisi: İklim eyleminin son iki yılı
,Tarihi Paris Anlaşması’nın imzalandığı COP21’den 2 yıl sonra gerçekleşen Tek Gezegen Zirvesi’nde küresel ekonomiyi yakından ilgilendiren birçok gelişme oldu.
Dünya Bankası’nın iki sene içinde, petrol ve gaz projelerinin finansmanını bırakacağını açıklaması; OECD’nin gelişmekte olan ülkelerin temiz enerji ve teknoloji yatırımlarını destekmek için hayata geçirdiği Paris Yeşil Bütçeleme İşbirliği ile Yeni bir Temiz Enerji Finansmanı ve Yatırım Programı bunların başında geliyor. 237 şirketin iklim harcamalarını beyan edeceklerini açıklamaları da önemli bir diğer gelişme.
12 Aralık 2015’te Paris’te imzalanmasının ardından 4 Kasım 2016’da yürürlüğe giren Paris Anlaşması’nın, onaylanmak için yedi yıl bekleyen Kyoto Protokolü’nden çok daha güçlü bir desteğe sahip. Peki 12 Aralık’tan bu güne kadar dünya genelinde neler yaşandığı bir bakalım:
Destek vermeyen tek ülke ABD
Paris Anlaşması 16 Kasım 2017 itibarıyla, 195 ülke tarafından imzalandı ve 170 ülke tarafından onaylandı. Bu ülkeler küresel emisyonların yüzde 88’ini gerçekleştiriyor. Nikaragua ve Suriye’nin de Ekim ve Kasım aylarında Paris Anlaşması’nı imzalamalarıyla birlikte, Donald Trump yönetimindeki ABD, Anlaşma’nın başarısı için taahhüt vermeyen tek ülke oldu. G19 şu taahhüdde bulundu: “Diğer G20 üyelerinin liderleri Paris Anlaşması’nın geri dönülemez olduğu konusunda hemfikirler (…) Hepimiz sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda kararlıyız (…) ve düşük emisyonlu enerji sistemleri doğrultusunda çalışıyoruz.”
Donald Trump, Anlaşma’dan çekileceklerini açıklasa da, federal hükümet dışı aktörler Başkan Trump’a rağmen ABD iklim eylemine öncülük ediyor. Bunlardan biri, 5 Haziran 2017’de faaliyete geçen ‘Biz Hala Buradayız’ (‘We Are Still In’), ABD nüfusunun yarısından fazlasını ve ABD ekonomisinin 6.2 trilyon dolarını temsil eden bir eyalet, şehir ve şirketler koalisyonu.
Ülkeler iklim eylem planlarını artırıyor
Paris Anlaşması hükümetlerin emisyon azaltım planlarını gözden geçirmelerini ve zaman içerisinde iddialarını arttırmalarını bekliyor. Hükümetler taahhütlerindeki son güncellemeler hakkında bilgi vermek için 2020 yılında bir araya gelecek, ancak bazı ülkeler bu sürece şimdiden başladı. Fransa 2050 yılına kadar karbon nötr olmak için iklim mevzuatını güçlendirmeyi planlıyor. Yeni Zelanda sıfır karbon yasası planlıyor. Norveç ve İsveç karbon nötr olma hedeflerini hızlandırdılar; Norveç tarihi 2050’den 2030’a çekti, İsveç ise 2045’e kadar karbon nötr olmayı hedefliyor. Marakeş İklim Zirvesi sırasında faaliyete geçen 2050 Patikaları Platformu, sıfır karbonlu bir ekonomiyi planlamak üzere 22 ülke, 15 şehir ve 196 şirketi bir araya getiriyor.
Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandı
Paris Anlaşması çerçevesinde yenilenebilir enerji hedefl erini yükselten ülkelerin sayısı artıyor. Paris Anlaşması çerçevesinde verilen taahhütler, dünyanın en büyük sekiz ekonomisi tarafından tedarik edilen yenilenebilir enerji miktarının önümüzdeki 15 yıl içinde iki kat artacağını gösteriyor. Sadece Hindistan ve Çin’in taahhütleri bile 2030 yılına kadar dünyanın rüzgar ve güneş kapasitesini ikiye katlayabilir. Ülkeler bazında detaylı bakacak olursak:
● Çin’in güneş enerjisi kurulu gücü Temmuz 2017 itibarıyla 112GW’a erişti.
●Hindistan son iki yıl içinde toplam 9GW’lık güneş enerji santrali kurdu ve 2020’ye kadar 37GW kadar büyük bir miktar daha eklemeyi planlıyor.
●ABD’de rüzgar ve güneş enerjisi yeni toplam kurulu gücün yüzde 60’dan fazlasını teşkil ediyor.
● Birleşik Krallık’ta 2017 yılında rüzgara dayalı elektrik üretimi nükleere dayalı elektrik üretiminden daha ucuz oldu ve off shore rüzgar maliyeti yüzde 50 düştü.
● 2017’de Almanya’da ilk defa rüzgara dayalı elektrik üretimi nükleer ve taş kömüre dayalı elektrik üretiminin önüne geçti.
● Yenilenebilirler 2015 yılında kömürün önüne geçerek yeni elektrik santrali kurulu gücünde en çok kullanılan kaynak oldu. Dünyanın en varlıklı ülkelerinin yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretimi beş yıl öncesiyle kıyasladığında, yüzde 70 artmış durumda.
Küresel sermaye fosil yakıt şirketlerini terk ediyor
Yatırımcıların düşük karbonlu bir gelecekte varlıkların atıl duruma düşeceğine dair çekinceleri arttıkça, fosil yakıt şirketlerinden çekiliyorlar.
● Dünyanın en büyük ulusal varlık fonu olan Norveç ulusal varlık fonu, kömüre yatırım yapan şirketlerden yatırımlarını çekme kararı aldı.
● Paris Anlaşması’nın ertesinde, Avustralya, Kanada, Çin, Avrupa, ABD ve Japonya’daki dünyanın en büyük 37 bankası 2015 ve 2016 yılları arasında fosil yakıt yatırımlarını yüzde 22 oranında azalttı.
● Danimarka’nın en büyük dördüncü emeklilik fonu PKA kömür yatırımlarından vazgeçmeyi düşünüyor.
● Deutsche Bank, Crédit Agricole ve Société Générale, gibi büyük yatırımcıların kömür projelerine yatırım yapmaktaki tereddütleri giderek artıyor. BNP Paribas kaya ya da katran kumullarından çıkarılan petrol ve gazla ilişkili şirketlere finansman sağlamayacağını; JPMorgan gelişmiş ülkelerde yeni kömür yatırımlarını sonlandıracağını; Axa kömür yüzünden riski en yüksek olan şirketlere sigorta desteği vermeyeceğini açıkladı. İklimle Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü (TCFD), şirketlere iklim risklerini ve stratejilerini beyan etmeleri konusunda öneriler yayımladı. Önümüzdeki günlerde trilyon dolarlık yatırımlar fosil yakıtlardan çekilerek, temiz enerji teknolojileri ve yenilenebilir enerjilere yönelebilir.
Elektrikli araçlar daha hızlı yaygınlaşıyor
Son yıllarda elektrikli araçlar, teknolojik gelişmelerin hükümet, yatırımcı ve otomotiv üreticilerin iddialarını arttırmasıyla birlikte, çok büyük gelişme gösterdi. Aynı zamanda, ABD, Çin ve Avrupa’da gün geçtikçe katılaşan yakıt ekonomisi kuralları elektrikli araç sektöründe önemi bir büyümeye yol açacak nitelikte. Çin, Fransa, Hindistan, Hollanda, Norveç ve Birleşik Krallık gibi birçok ülke yeni dizel ve benzinli araçların satışının yasaklanacağı tarihleri açıkladı. 2017’de belli başlı otomobil üreticileri 2025’e kadar 207 elektrikli araç modelini satışa çıkarma planlarını açıkladılar. Öngörülen satış miktarı ise yılda 6 milyon elektrikli otomobil. General Motors (GM), Ford, BMW, Nissan, Renault ve Volkswagen elektrikli SUV ve minivan’lar da olmak üzere elektrikli araç üretim planlarını açıkladılar. Uluslararası Enerji Ajansı(IEA), baz senoryaya göre yaptığı projeksiyonda 2030 yılı elektrikli araç sayısı iki kattan fazla artırarak 23 milyondan 58 milyona yükseltti.
Kömürü aşamalı olarak terkeden ülkelerin sayısı artıyor
Kömür Sonrası Elektrik Üretimi İttifakı (Powering Past Coal Alliance), kömürlü termik santrallerin kapatılmasını küresel düzeyde hızlandırmayı amaçlıyor. Birleşik Krallık, 2025 yılına kadar tüm kapatılmamış kömürlü termik santrallerini kapatmayı vadederek, kömürden aşamalı olarak vazgeçmeyi taahhüt etti. Kanada 2030 yılına kadar kömüre dayalı elektrik üretimini sonlandıracak. Avrupa’da ise, hala açık olan kömürlü termik santraller Finlandiya'da 2020, Avusturya’da 2025, Portekiz ve İsveç’te 2030’a kadar kapatılacak. Belçika’daki en son kömürlü termik santral Nisan 2016’da kapatıldı. Hollanda tüm kömürlü termik santrallerini aşamalı olarak 2030’a kadar kapatacağını duyurdu. İtalya ise kömüre dayalı elektrik üretimini 2025 yılına kadar sonlandıracak. Çin kömüre dayalı elektrik talebindeki düşüşe cevaben 151 kömürlü termik santral çalışmasını erteledi ya da durdurdu. Hindistan 37 kömürlü termik santrali kapatıyor.
Petrol devleri planlarını gözden geçiriyor
BP, ExxonMobil, Shell ve Total’in de aralarında bulunduğu 8 büyük petrol şirketi, doğal gaz tedarik zincirleri boyunca açığa çıkan metan emisyonlarını azaltacaklarını taahhüt ettiler ve petrol şirketlerinin düşük karbonlu ekonomiye geçişe hazırlanmaları gerektiğini kabul ettiler. ABD Başkanı Trump’a Paris Anlaşması’ndan çıkmama çağrısı yaptılar. Petrol ve gaz piyasalarının uzun süreden beri düşüşte olmasıyla beraber BP, Chevron, ExxonMobil ve Shell 2016 yarı yılı için zarar ya da yetersiz kâr bildiriminde bulundu.