Pardon, borsa rekorları balon değilmiş(!)

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

İş dünyasının yakından izlediği Financial Times gazetesi(FT) ilginç bir başyazı yayınladı Cumartesi günü. Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi sonrasında ABD borsalarında ve diğer borsalarda gözlenen hızlı yükselişi genelde kuşkuyla karşıladığını itiraf eden FT, “artık gerçeği kabul etmek zorundayız, borsalardaki coşkunun ve yükselişin sağlam temelleri var” diyordu bu başyazıda.

FT, bu görüşünü temellendirirken, dünya ekonomisindeki senkronize büyümenin güç kazandığını; ABD, Avrupa, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerinde imalat sanayindeki beklentilerin olumlu seyrettiğini ve şirketlerin, özellikle de ABD şirketlerinin kar beklentilerinin yüksek olduğunu hatırlatıyor ve tüm bu gelişmelerin borsalardaki ve diğer menkul kıymet piyasalarındaki yükselişi desteklediğini belirtiyordu.

FT yazarı John Authers de 7 Ekim’de yayınlanan yazısında birçok ülkede büyüyen eşitsizliğe, derinleşen siyasi çatlaklara ve doğal afetlere karşın borsaların bu çalkantılı dönemde yatırımcılara çok iyi para kazandırdığını hatırlatıyor. Trump’ın seçim zaferinden bu yana ABD borsaları %20, ABD dışındaki borsalar %22.8 kazandırmış borsa yatırımcısına.

Ben de “pardon” demeli miyim?

Bu durumda benim de bu köşenin okurlarına dönüp, “pardon, borsalardaki yükseliş sağlam temellere dayanıyormuş, ben yanılmışım” demem gerekiyor her halde. Güvendiğim ekonomistlerin görüşlerinden de yararlanarak defalarca borsalardaki bu hızlı yükselişin devam etmesinin zor olduğunu vurguladım bu köşede.

Ancak doğrusunu isterseniz hala da ikna olmuş değilim borsalardaki rekorların devam edebileceğine. Bunun başlıca nedeni, borsaların Trump dönemindeki hızlı ve ısrarlı yükselişinin, dünya ekonomisindeki büyümeden çok, hiç de gerçekçi görünmeyen varsayımlara dayanması. Trump’ın iktidara gelirken yaptığı iddialı vaatlerin gerçekleşeceği varsayımıyla yükseldi borsalar. Büyük altyapı yatırımı hamlesi, kapsamlı vergi reformu, ABD şirketlerinin ülke dışında tuttukları trilyonluk kaynağın ABD’ye çekilmesi ve büyümenin % 3-4 bandına oturması gibi vaatler hep lafta kaldı ama borsalar yükseldi. Bunun bir nedeni, yeni tür tekeller oluşturarak hızla yükselen dijital teknoloji şirketlerinin başı çektiği süreçte şirket karlarının artmaya devam etmesiydi. Şirket karları artarken Trump yönetiminin her an her alanda yeni sorunlar yaratacak adımlar atması fazla dikkate alınmadı ve borsalar yeni rekorlara tırmandı.

IMF Başkanı ne diyor?

Borsalarda süregelen tırmanışla dünya ekonomisindeki olumlu gelişmeler arasında bağ kuranların haklı olduğunu söylemek mümkün. Dünya ekonomisindeki gelişmeler olumlu yönde gelişiyor gerçekten. IMF Başkanı Christine Lagarde, bugün Washington’da başlayacak olan IMF - Dünya Bankası yıllık toplantıları öncesinde, geçen hafta Harvard Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinde 2010’dan bu yana ilk kez güçlü ve geniş tabanlı “senkronize” bir büyümenin yakalandığını vurgulayarak dünya ekonomisinin yüzde 75’inin bu gidişattan olumlu etkilendiğini açıkladı. Buna karşın geçen yıl 47 ülkede fert başına düşen milli gelirin azaldığını belirten Lagarde, yakalanan büyümenin yaygınlaşarak sürmesi için gerekli reformların yapılması gerektiğini hatırlattı.

“Dünya ekonomisinin çatısındaki çatlakları şimdi hava güneşli iken, büyüme sürerken onarmalıyız” diyen IMF Başkanı, özellikle gelişmiş ülkelerde giderek artan eşitsizliğe dikkat çekerek, bu sorunun aşılması için eğitim sisteminde kapsamlı reformlara gerek olduğunu vurguladı. Lagarde, bazı gelişmiş ülkelerde üst gelir gruplarına uygulanan vergi oranlarının düşürülmesinin değil yükseltilmesinin eşitsizlikle mücadelede yararlı olabileceğini de söyledi. Söylemesine söyledi ama bu tür reformların gerçekleşmesi çok zor görünüyor. Tam tersine Trump’ın şimdi gündeme getirdiği vergi düzenlemelerinin en çok kazanan kesime yarayacağı anlaşılıyor.

Olumlu tablo devasa likiditenin eseri

Öte yandan dünya ekonomisinde bugün ortaya çıkan olumlu tablonun, merkez bankalarının devasa boyutlarda likidite yaratması sayesinde gerçekleşmiş olduğunu unutmamak gerekiyor. Almanya Maliye Bakanlığı görevini sürdürmeyecek olan Wolfgang Schauble’nin ve IMF Başkanı Lagarde’ın son günlerde vurguladığı gibi, birçok ülkede büyüyen borç sorununun ve Çin’deki kredi balonunun olası olumsuz etkilerini de hesaba katmak lazım. Başta ABD Merkez Bankası (FED) olmak üzere merkez bankalarının faizleri artırma ve tahvil portföylerini daraltma sürecine girmeleri olasılığı artarken bunun büyümeyi nasıl etkileyeceği de bilinmiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar