Parasız saadet olur mu?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]


Geçen cumartesi paranın gücünün test edildiği bir karşılaşma izledik. Bir yanda 572 milyon euroya ulaşan takım değeriyle Real Madrid, diğer tarafta 231 milyon euroluk takım değeriyle Atletico Madrid. Bir tarafta yıllık 518.3 milyon euroluk geliriyle Avrupa Para Ligi’nin kralı Real Madrid, diğer yanda ancak 20. sıradan Para Ligi’ne girebilmiş, sahip olduğu 120 milyon euroluk geliriyle Galatasaray ve Fenerbahçe’nin bile gerisinde kalmış bir Atletico Madrid.

Real Madrid’in 2012-13 sezonunda naklen yayın geliri 188.3, ticari gelirleri 211.6 milyon euro ve maç günü gelirleri 119 milyon euroya ulaşıyor. Buna karşın Atletico Madrid’in naklen yayın gelirleri 52.5, ticari gelirleri 40 milyon euro ve maç günü gelirleri de 27.5 milyon euro civarında gerçekleşmiş.

Real’in son beş yılda gelirleri %30’luk bir artışla, 401 milyon eurodan 518 milyon euroya ulaşırken, Atletico Madrid’in gelirleri ise ancak, %14’lük bir artışla 105 milyon eurodan 120 milyon euroya ulaşabilmiş.

Kısacası, finansal ve iktisadi anlamda bakıldığında iki takımı birbiriyle mukayese etmek mümkün değil. Her iki takım arasında 398 milyon euroluk bir gelir ve 341 milyon euroluk da bir kadro farkı bulunuyor.

Burada da açıkça görülüyor ki, Şampiyonlar Ligi’nde para çok önemli bir faktör…Bütçenizin büyüklüğüne göre ancak takım kadrosu kurabiliyor ve mücadele edebiliyorsunuz. Başarılı olma ihtimaliniz de var. Ancak, başarısız olma olasılığınız çok daha yüksek. 2005’te Porto’nun bu kupayı kazanması gibi bazen küçük tatlı sürprizler olabiliyorsa da, artık, son yıllarda bu sürpriz de rafa kalkmış durumda. Çünkü, takım bütçeleri arasındaki fark, doğrudan takımların sportif rekabet güçlerine yansıyor. Bütçesi yüksek takımlarda oyuncu kalitesi ve kadro zenginliği bu maçta da olduğu gibi açıkça ortaya çıkabiliyor.

Real'in geliri Atletico'nun 3 katı

Real Madrid gelir olarak, Atletico Madrid’den tam 3.3 kat, kadro değeri olarak ta yaklaşık 1.5 kat daha fazla bir değere sahip. Doğal olarak bunun yansımasını maç içinde takımların sportif rekabet güçlerinde gördük. Real Madrid kadrosunda 25 milyon euro ve üzeri 11 oyuncuya sahipken, Atletico’nun 25 milyon euro ve üzeri oyuncusu bulunmuyor. Bu sene harikalar yaratan Diego Costa’nın bonservis bedeli 2.5, Arda Turan’ın ise 13 milyon euroya ulaşıyor.

Sonuçta, Real Madrid 90+’ya kadar 1-0 mağlup götürdüğü maçı, uzatma dakikalarında Ramos’un kafasından bulduğu gol ile önce uzatmalara götürdü, arkasından da Atletico’nun çökmesiyle maçı 4-1 kazandı. İlk yarıda düşük tempolu ve kontrollü oyunuyla, oyuna çok da fazla ortak olamayan Real, ikinci yarıda artan Atletico baskısını atlatabilmek ve oyuna ortak olup maçı kopartabilmek için oyuncu değişikliklerini gitti. Ancelotti; Fabio Coentrao, Khedira, Benzema gibi toplam değeri 77 milyon euroya ulaşan oyuncularını çıkartıp Marcelo, Morata ve Isco gibi toplam değeri 33.5 milyon euroluk oyuncularını oyuna sürerken, Atletico Madrid ise toplam değeri 27.5 milyon euroya ulaşan Diego Costa, Raul Garcia ve Felipe Luis gibi oyuncularını çıkartıp Adrian, Aldelweireld ve Sosa gibi toplam değeri 8.5 milyon euroya ulaşan oyuncularını karşı hamle olarak kullandı.

40 yıl sonra Şampiyonlar Ligi finali oynayacak bir takımın en önemli ve değerli iki oyuncusu sakatsa, “Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan belli oluyor”. Nitekim, takımın en önemli ofansif gücü ve gol silahı, etkin ve agresif oyunuyla Atletico’yu La Liga’da şampiyonluğa, Şampiyonlar Ligi’nde ise finale taşımış Diego Costa, sakatlığı yüzünden ancak ilk dokuz dakika oynayıp çıkmak zorunda kalıyor. Takımın ikinci en önemli oyuncusu Arda Turan ise ne yazık ki, sakatlık nedeniyle kadroda yer alamıyor. İki oyuncunun eksikliği Atletico’nun gücünü önemli ölçüde azalttı.

UEFA'nın erki küçük kulüplere

İşin kötüsü, ne yazık ki, bu sonuçlar bir süre sonra kanıksanarak, olağan hale geliyor…Eminim ki, bu sonuca en çok da UEFA sevinmiştir. Çünkü, her şeyin itinayla paraya çevrildiği, oyunun “iş”e dönüştüğü endüstriyel futbolda reyting, ticarileşen futbolun temel yakıtını oluşturuyor. Oysa, futbolun geleceği için, bizim gibi gelişmekte olan futbol ülkelerinin motivasyonu ve ümitleri için Atletico’nun kazanması büyük bir motivasyon olurdu.

1.8 milyar euroya ulaşan İspanyol futbol gelirlerinin %56’sının, sadece Real Madrid ve Barcelona arasında paylaşıldığı bir gelir yapısında ve toplam borçları 3 milyar euroya ulaşan La Liga’nın borçlarının yüzde 75’inin bu iki kulübe ait olduğu bir finansal yapılanma içinde Atletico Madrid bu sene olağanüstü bir performans sergileyerek, bu iki kulübü geride bırakıp şampiyon oluyor ve Şampiyonlar Ligi’nde final oynuyorsa bu olağanüstü bir başarıdır. Bu başarıyı parayla, pulla açıklamak mümkün değildir. Bu performansın devamlılığı ve kalıcılığı konusunda bir şey söyleme şansımız çok fazla yok ama bu başarıdan çıkartılacak çok önemli dersler var. Bunu tüm futbol adamlarının dikkate alması gerekir. UEFA’nın yeni düzenlemeleri ve finansal fair play ne yazık ki, hep küçük futbol kulüplerini vuruyor. Çünkü, UEFA büyük kulüplere söz geçiremiyor. Daha bundan birkaç ay öncesine kadar Neymar’ın transferindeki usulsüzlükler nedeniyle Barcelona’ya verilen transfer cezası 15 günde kaldırılıyorsa, borcu yüzmilyonlarca euroya ulaşmış İngiliz ve İspanyol kulüplerine ses çıkartılmıyorsa, PSG gibi takımlar başta olmak üzere, sponsorluk adı altında büyük kulüplere akıtılan 100 milyon eurolara göz yumuluyorsa, nerede kaldı Plati’nin Fair Play’i ve kulüpler arasındaki dengeli rekabeti? O zaman tabi ki, şunu söylemek çok doğal oluyor. Parasız saadet olmaz. Parasız saadet bir yere kadar!

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar