Parasal genişlemenin sonu var
Parasal genişlemenin ya da borçlanmanın sonu hep hüsran oluyor. Nitekim bu hafta başında kredi derecelendirme kuruluşu Moody's 1989'dan beri ilk defa Çin'in kredi notunu düşürdü. Kuruluş, Çin'in uzun vadeli yerli ve yabancı para cinsinden kredi notunu bir alt dereceye indirdi ve "Aa3"ten "A1" düzeyine çekti. Moody’s Çin’in not görünümünü de negatiften durağana çevirdi.
Kurum, not indirimine gerekçe olarak Çin ekonomisinin geleceğine dair soru işaretlerinin artmasını ve ülkenin finansal gücünün önümüzdeki yıllarda eriyebileceğini ve borcunun büyüme potansiyelinin yavaşlaması ile beraber artabilecek olmasını gösterdi.
Çin’in bu duruma düşmesinin altında yatan olgu, büyüme oranındaki yavaşlama ve finansal sistemdeki kredi genişleme hızındaki aşırı artıştır. Çin 2016 yılında yüzde 6,7 büyüdü, bu oran 1990 yılından bu yana ki en düşük büyüme oranı oldu.
Borçlar artarken büyüme oranı düşüyor ise Borç/GSYH oranı da doğal olarak artmakta. Bu köşeyi takip edenler anımsayacaklardır, birçok defa yazdık borçlanma oranın düşük olması borç riskini ortadan kaldırmaz. Çünkü borç bir stok değişken iken, gelir (GSYH) bir akım değişkendir. Dolayısı ile bu oran oynaktır. Nitekim Kamu borç stoku/GSYH oranı Çin’de 5 yıl önce yüzde 30’lar düzeyinde iken, oran 2015’de yüzde 43’e, şimdilerde yüzde 50’leri buldu. Oran yükseldi, çünkü GSYH artış oranı azaldı.
2017 yılına gelindiğinde Çin’in toplam Borç Stoku/GSYH oranı yüzde 277’ye erişti. Çin’den daha borçlu olan ülke yüzde 372’lik oran ile Japonya. Çin’in borç stokunda önemli paya sahip olan kesim özel sektör. Onların borçlanma oranı yüzde 220 dolayında. Hane halkının borçlanma oranı ise yüzde 35 düzeyinde.
Çin bu hala nasıl geldi? Yanıt yine küresel krizin içinde gizli. 2007/2008 krizi Çin’in ihracat hacmini daralttı. Çin dış talep deki bu daralmayı yurtiçi tüketim ve yatırım harcamaları artırarak telefi etmek istedi. İnşaat harcamalarını artırdı, Türkiye’deki gibi konut seferberliğine girişti, yerel yönetimlerin borçlanarak yatırım yapmalarının yolunu açtı. Mega projeler başlattı (hızla trenler, tüneller).
Bu harcamalar Çin’in büyüme oranını yüzde 6-7 bandında tuttu, fakat her kesim kredi genişlemesi ile çok borçlandı. Sonuçta Çin borç-durgunluk sınırına geldi. Çin’in buradan dönmesinin maliyeti iktisadi ve siyasi anlamda yüksek olacak. Çünkü baskıcı kimliği öne çıkmış bir hükümet ancak ekonomik genişleme ile kitleleri bastırıyordu. Şimdi bu ortadan kalktığında, halkın ülkedeki yandaş kapitalizmi (crony capitalism) sorgulaması artacak.
İki nedenden dolayı Çin’i izleyiniz. İlki Çin’in siyasi çalkantılara gebe olmasıdır. Yakında dalgalanmayı göreceksiniz. İkincisi ise Çin’den çıkarmamız gereken dersler var. Belki kulağımıza küpe olur.