Parasal genişlemenin perde arkası!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Gelişmiş ekonomiler kaynaklı parasal genişlemenin artarak devam edeceğine ilişkin beklentiler genel olarak kabul görüyor ve bu durum tüm eğilimler üzerinde belirleyici olacak temel değişken gibi algılanıyor. Bu koşullarda kısa vadeli spekülatif beklentilerin ön planda olmaya devam edeceği sorunları kalıcı olarak çözmek veya ağırlaşmasını önlemek konusunda kararlı tavırların pek gündeme gelmeyeceği kanaati güçleniyor, ancak bu şekilde belirsizlik ve kırılganlıktaki artış gözlerden uzak tutulabiliyor, hiçbir şeyin olduğu gibi görünmemesi mümkün olabiliyor. Fakat algılamaların değişmesi ağırlaşan sorunların ön plana çıkarak riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesi durumunda ciddi sıkıntıların yaşanması kaçınılmaz oluyor. İçinde yaşadığımız koşulların ciddiyetini anlamak için artarak devam etmesi beklenen parasal genişlemeyi sebep ve sonuçları ile birlikte irdelemek gerekiyor.

Öncelikle sormak gerekiyor. Japonya ve ABD'nin ardından euro bölgesi de neden parasal genişlemeye bağımlı hale geldi? Parasal genişlemeye gitmek zorunda kalan gelişmiş ekonomilerin ortak bir özelliği var mıdır? Parasal genişleme içinde bulunduğumuz koşullarda sorunları çözecek ilaç mıdır yoksa algılamaları körelterek günü kurtarmaya mı hizmet eder? Bu ve benzeri soruları artırmak mümkün, fakat şimdilik gereği yok. Büyüme potansiyelinin limitine gelindiğinde serbest piyasa anlayışı çerçevesinde çözümü olmayan sorunlar oluşuyor; borç-alacak zinciri kırılmaya başlıyor, faaliyet gelirleri eriyor ve rekabet gücü azalıyor, menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerleri eriyor, bilançolar yıpranıyor, riskten kaçınma eğilimi güçleniyor; en önemlisi mali sektörün batık hale gelmesi tahammülü imkânsız daralma tehlikesini artırıyor. Söz konusu koşullar tüm sektörleri olumsuz yönde etkiliyor ve her şeyi değişmeye zorlayan bir sistemik risk haline geliyor. Bu koşullarda ciddi bir parasal genişleme gündeme geliyor, sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarıyor. Mali sektörün durumu ve devamında yaşanacakların algılanmasını engellemek çabası ön plana çıkıyor.

Özetle söylemek gerekir ise Japonya, ABD ve euro bölgesini parasal genişlemeye zorlayan temel değişken güçlü oldukları dönemin geri kalması ve güç kaybını hazmetmenin zorluğudur; mali sistemleri sorunludur. Parasal genişleme sayesinde sistemin suni teneffüsle ayakta tutulmaya çalışılması normal sayılabilecek bir durum değildir. Likidite genişlemesinin söz konusu ülkede yatırıma dönüşmemesi ve gelişmekte olan daha az zorunlu ekonomilere yönelmesi tesadüf değildir, sayısı azalan ve kalitesi bozulan olumsuz seçenekler arasından en az olumsuz olanları seçerek günü kurtarmaya çalışmak dışında bir alternatif yoktur. Parasal genişlemenin zorunlu ihtiyaç maddeleri ve hammaddeler üzerinde yarattığı enflasyünist baskı ve merkez bankalarının yıpranması hareket yeteneğini istikrarlı bir şekilde daraltmaktadır. Sermaye hareketleri yolu ile gelişmiş ekonomilerdeki sorunlar gelişmekte olanlara da taşınmaktadır... Bu koşullarda işsizlik ve enflasyonun dalgalı bir şekilde artması, küresel ekonominin daralması normaldir. Kısa vadede spekülatif eğilimlerin öne çıkarılması ve orta vadede ağırlaşan sorunların yarattığı tehlikenin görmezden gelinmesi ancak içine düşülen çözümsüzlüğün itirafı olabilir.

Bu aşamada yine sormak gerekiyor. Küresel mali sistemin çok büyük kısmını oluşturan gelişmiş ekonomilerin bankaları sorunlu iken diğerleri sağlığını içinde bulunduğumuz küresel ortamda nasıl koruyabilir? Parasal genişlemeye bağlı olarak enerji fiyatlarının yükselmesi küresel talebi ve makro ekonomik göstergeleri nasıl etkiler? Enflasyon ve faizlerin yükseleceği beklentisinin ön plana çıkmasının engellenemediği koşullarda neler yaşanır? Geniş kesimler her şeyin iyiye gittiğine inandırılarak aşırı risk almaya ve borçlanmaya teşvik edilir ise gerçekler ortaya çıkmaya başladığında işlenmeyen gelişmelerin yaşanması nasıl önlenir?..

Parasal genişlemenin artarak devam edeceği bekleniyor ise sistemik riskin artış eğiliminde olacağı, belirsizlik ve kırılganlığın sinsice yükselmeye devam edeceği biliniyor demektir. Çok olumsuz durumlardan kaçınmanın yolu gerçekleri hayallerle değiştirip geniş kesimleri aldatmaktan geçmez... Ancak etkili ve yetkili kesimlerin başka bir şansı kalmamış gibi görünüyor... Her şey kötüye gider iken daha az kötü olmak iyi olmak anlamına gelmez...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar