Parasal genişleme ve enflasyon
Gelişmiş ekonomilerin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle yaşanan parasal genişlemenin, gelişmekte olan ekonomiler üzerindeki olumsuz etkisi bu sene içinde hissedilmeye başladı. Kısa vadede krizden çıkışı süratlendiren bu durumun sürdürülebilir olmadığı, parasal genişlemenin devamı durumunda olumsuz yan tesirlerin artacağı dile getirilmiyor olsa bile tahmin ediliyordu. Gelişmiş ekonomilerin yatırım yapılabilir olmaktan çıkışı, gelir yaratmak adına diğer grubu olan ilgiyi artırdı ve söz konusu ekonomilerin paraları aşırı değerlenmeye başlayıp rekabet güçlerini tehdit etmeye başladığında alarm zilleri çaldı, bazı tedbirler gündeme geldi. Gelişmiş ekonomiler parasal genişlemeye mecburen devam eder iken, gelişmekte olanların rekabet güçlerini korumak adına paralarının değerlenmesini önlemek adına kararlı olması son iki yılda hiç gündemde olmayan bir sorunu hortlatarak belirsizlik ve kırılganlığı artıracak. Küresel düzeyde enflasyon baskısının artması ile birlikte güven bunalımı geri dönebilecek, beklentiler kontrolden çıkarken eğilimleri yönlendirmek pek mümkün olmayabilecek.
Parasal genişleme başta petrol olmak üzere emtia piyasalarını yükseltecek; bu durum talep artışından değil, gelişmiş ülke paralarına olan güvensizlikten ve alternatifsizlikten kaynaklanacak. Gelişmekte olanların da paralarının mevcut değerini koruma eğiliminde olması ortaya çıkacak maliyet kökenli enflasyon baskısının gelişmiş veya gelişmekte olan ekonomi ayrımından bağımsız olarak küresel düzeyde etkili olmasına sebep olacak. Enflasyon beklentileri bozuldukça tercihler farklılaşacak, endişe artar iken vade ufku daralacak, riskten kaçınma eğilimi güçlenecek; risk primlerinin ve faizlerin artması gerek mali sektör, gerekse sermaye piyasalarını yıpratırken, sabit getirili menkul kıymetlerden kaçış toksik kağıt hacmini geometrik bir şekilde artıracak ve merkez bankalarının üzerindeki baskı anormal düzeylere ulaşabilecek. Kısa vadeye odaklanarak günü kurtarmaya çalışanların bu olasılığı tartışmaktan kaçacağını gündeme gelmesini engellemek adına her şeyi yapacağını biliyorum, ama tehlikenin çok ciddi olduğunu inkâr etmek sorunun büyümesini engelleyemeyecek, tam aksine yaşanacak olumsuzluğun daha yıkıcı olmasına katkı yapacak. Sistemik risk algılaması farklı boyutlara tırmanacak. Parasal genişleme yolu ile işsizlik artışını engellemeye çalışmanın bedeli çok ağır olacak. Son yıllarda yaşanandan daha güçlü bir ekonomik daralma etkisi kapıyı çalabilecek.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız koşullarda mali sektör yükümlülüklerinde vadenin uzatılması ne kadar mümkün olabilecek? Enflasyon beklentilerinni bozulduğu, risk primlerinin artmaya başladığı koşullarda risk alma iştahı kalmaz, vadeler kısalır, beklentiler yönlendirilemez, vadelerin daha da kısalması önlenemez; merkez bankalarının yıpranma hızı artmak durumunda kalır. Gerçeklerle yüzleşmek, maliyeti ne olursa olsun kalıcı çözümü gündeme almak veya uzlaşı mümkün olmuyor ise başının çaresine bakmak dışında bir seçenek kalmaz.
Zorunlu ihtiyaç maddeleri ve hammadde fiyatlarında yaşanacak yükseliş ve üreteceği enflasyonist baskının gelişmekte olan ekonomiler üzerindeki etkisi daha sarsıcı olabilir. Parasının değerlenmesine izin vererek enflasyonu kontrol etmeye çalışsa rekabet gücünü kaybedecek ve işsizlik artmaya başlayacak, rekabet gücünü korumaya çalışsa olmayacak; gerek iç, gerekse dış talepteki daralmanın etkilerini telafi etmek pek mümkün olmayacak. Bankaları, ülkeleri kurtarmaya çalışanların da çaresizleştiği, kurtarılmaya muhtaç duruma düştüğü bir açma z söz konusu olabilecek.
Sorunları çözmeden ekonomiyi büyütmeye çalışarak günü kurtarmaya çalışmanın bedeli kaçılandan daha büyük bir ekonomik daralma olabilir. Mevcut eğilimler enflasyonist baskıların artacağına işaret ediyor, bu durum rakamlara yansımaya veya yoğun bir şekilde hissedilmeye başladığında yapılabilecek fazla bir şey olmayacak.