Paranızın halini hatırını sorun arada...
En son ne zaman paraya dokundunuz?
Tamam, herkesin cebinde, cüzdanında belirli bir para olabilir. Ama toplu bir parayı en son ne zaman elinizde tuttunuz?
Geçen haftaki “Ücretli Edebiyatı” yazısının devamı gibi bakabilirsiniz buna.
Birçok geri dönüş aldım, tespitleri doğru bulan dostlarımız ağırlıktaydı.
Bu nedenle, aynı noktadan devam etmek isterim.
Bir ay boyunca sabah erken kalkıyor, (büyük şehirdeyseniz) olasılıkla yoğun trafikte kalıyor, işe gidiyor, akşama kadar çalışıyor, yorgun argın eve dönüyorsunuz.
Hesabı şöyle yapalım:
Gün 24 saat.
8 saati uyku, kaldı 16.
Ücretli çalışansanız, ortalama 10 saati işyerinde geçiriyorsunuz (iyi ihtimalle). Kaldı 6 saat.
Bahçeşehir Üniversitesi’nin araştırması, İstanbullular için tek yönde ortalama seyahat süresini 50 dakika olarak bulmuş.
İki yönde, kabaca 2 saat.
Size ne kaldı?
Eve gidiş, duş, yemek sonrası maksimum 2.5 saat zamanınız var.
24 saat içinde kendinize, ailenize, zevklerinize ayırabildiğiniz süre bu kadar.
O 2.5 saat için, kalan süreyi feda etmeyi göze alıyorsunuz.
Makineleşmiş şekilde, her gün, aynı rutini takip ediyorsunuz.
Karşılığında bir ücret alıyorsunuz.
Ücretiniz, banka hesabına yatıyor. Emeğinizin karşılığını elektronik bir ekrana bakarak görüyorsunuz.
Ev kirası (ya da kredi), hesabınızdan otomatik olarak çekiliyor.
Araba kredisi?
Cırtt..
Faturaları büyük olasılıkla otomatik ödeme talimatına bağlamışsınızdır. Onlar da cırttt..
Daha önce yaptığınız alışverişlerin taksitleri?
Cırttt...
Kredi kartının asgari ödeme tutarı?
O karttan cırttt... “Haa, bunu çekmişler” diyemeden diğer kart için de cırttt..
Çoluk, çocuk okul giderleri? Otomatik ödeme mi? Yoksa kartla mı? Cırtt..
“Kenarda az da para biriksin” falan deyip bireysel emeklilik yaptırmışsanız ya da otomatik katılımda iseniz, cırtt...
Markete gittiniz? Kartı uzattınız, cırttt.
Alışveriş merkezinde karttan cırttt..
Siz parayı görmeden, elinize alamadan ay bitiyor.
O aybaşında ekranda gördüğünüz rakam var ya.. Diyelim ki 5 haneli. Önce 4’e sonra 3’e inme hızına inanamıyorsunuz. Zaten arkasından da büyük ihtimalle avans hesaplar geliyordur.
Acaba diyorum, bu kadar kart ya da otomatik ödeme olmasa aynı rahatlıkla harcar mıydık?
Paranız elinizde nakit olduğunda kabullendiğiniz fiyatlarla, kredi kartıyla ödediğinizde “Amaan ne olacak” dediğiniz fiyatlar arasında fark olur muydu?
Bence olurdu.
Nakit parayla alışveriş, paranızın ne hızla azaldığını çok daha yakından hissetmenizi sağlıyor.
Gelirinizden fazla harcamaya ya da kampanyada söylendiği gibi “olmasa da olur” diyebileceğiniz şeylerde alım kararından vazgeçmenize yardımcı oluyor.
Bu nedenle, gelirinizin harcanabilir kısmını mümkün olduğunca (ya da yettiğince) nakitle çözmenizi öneriyorum.
Ben bunu öneriyorum da...
Dünyanın gittiği yer ile bu söylediğim arasında büyük bir çelişki olduğunu da bilerek söylüyorum. Cap Gemini tarafından hazırlanan “Dünya Ödeme Raporu”, bu söylediklerimin tam tersini gösteriyor. E-ödemelerin toplam tutarı 2013 yılında 28.6 milyar dolarken, bu yıl ikiye katlanarak 56.5 milyar dolara çıkacak. 2019 tahmini 76.5 milyar dolar. Mobil ödemeler ise 2013’te 24.6 milyar dolarken bu sene 70 milyar doları aşacak. 2019’da ise 108 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
2021 yılında tüketici elektroniği de dahil, birbiriyle konuşabilen makinelerin sayısı 15 milyar adedi aşacak. Mobilite, nesnelerin interneti, blockchain teknolojisi, cep telefonu cüzdanları falan derken, para görülebilir bir ürün olmaktan çıkmak üzere.
Kısacası, parayı cepte görmek için köprüden önceki son çıkıştayız.
Hayatın rutini ve teknoloji öğütmeden, sahip çıkın paranıza. Arada görün, kıymetini bilin, halini, hatırını sorun.
Yoksa bu gidişle zaten birkaç seneye, isteseniz de göremeyeceksiniz.
Ya hesapta yeterince olmadığından ya da fiziksel olarak kalmadığından...