Paranın gücü, kupayı kıtadan dışarı çıkarttı!

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

Pazar günü oynana final ile bir aydır devam eden futbol şöleni sona erdi. Birçok ilkin yaşandığı bir turnuva oldu! 

Birçok ilklerin yaşandığı bir Dünya Kupası izledik. 1990’dan bu yana en fazla golün atıldığı, turnuvanın favorilerinden olan İspanya ve İtalya’nın gruplardan çıkamadıkları, kendi evinde düzenlenen turnuvaya hazin bir şekilde veda eden ve ilk kez yedi golü bir maçta yiyen Brezilya’nın hezimet yaşadığı, kalecilerin ilk kez bu kadar ön plana çıktıkları, sıcak ve nemin etkisiyle presin az, golün bol olduğu, 1994 Amerika’dan sonra en fazla seyircinin tribünden maçları izlediği, turnuvanın adeta Kuzey Yarım Küre ile Güney Yarım Küre ülkeleri arasında geçtiği, kalitesi çok yüksek olmasa da, tempolu, bol gollü, izleyene keyif veren bir Dünya Kupası izledik. 

Yaşanılan en önemli ilklerden birisi de şüphesiz ki, sekizinci kez Amerika Kıtası’nda düzenlenen bir şampiyonada ilk kez Kupa’nın Amerika dışına çıkmasıydı. Bugüne kadar yedi kez Amerika kıtasında düzenlenen kupa hep kıta ülkelerinin müzelerine gitmişti. Ancak, bu kez öyle olmadı ve kupa bir Avrupa ülkesine, Almanya’ya gitti. 

Avrupalılar Latinlere ilk kez Amerika’da üstünlük sağladılar 

Aslında, geçen hafta yine bu sütunlarda “…istatistikler ve mevcut koşullar (sakatlık ve kart cezaları) Kuzey Yarım Küre takımlarının, Güney Yarım Küre takımlarına üstünlük sağlayabileceklerini gösteriyor. Belki de, bir ilk bu turnuva ile gerçekleşip Kupa ilk kez bu kıtanın dışına çıkabilecek gibi görünüyor” diye yazmıştık. Gerçekten de, maç önü ve sonrası yapılan değerlendirmeler ile istatistikler, finalde Almanya’nın Arjantin’e karşı önde olduğunu gösteriyordu. Ancak, Arjantin’in bugüne kadar kazandığı iki kupayı ve kıta ev sahipliğinin avantajını da unutmamak gerekiyordu. Ama bu faktörler bu kez çok etkili olamadı. Gerçekte, Almanya turnuvada bugüne kadar en kötü maçlardan birisini oynadı. Alman defansının rakibine bu kadar cömert davrandığı başka bir kupa maçı da izlememiştik. 

Daha maçın başında Messi’nin yakaladığı, Higuain’in kaçırdığı pozisyonlar ve yine en önemlisi Messi’nin kaleciyle neredeyse teke tek kaldığı bir pozisyonda kalitesine yakışmayan bir vuruşla topu auta atması, Arjantinli forvetlerin yakaladıkları pozisyonları beceriksizce harcamaları, maçı domine etmekten çok, gol yememe ve “yakalarsam bir tane atarım” anlayışı üzerine kurulu defansif ve kontrataka dayalı bir yaklaşım içinde sahaya çıkan Arjantin, bu kadar kötü bir Almanya karşısında yakaladığı fırsatları heba edip etkili olamayınca, Kupa’nın Almanya’ya gitmesi de çok normal bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor, ne yazık ki…

İşte karşılaştırmalı üstünlükler ya da haksız rekabet tablosu. Tablo bize Almanya’nın sportif ve iktisadi anlamda Arjantin’e karşı önde olduğu yönleri gösteriyor. 

Para konuşur! 

Tablodan da görülebileceği üzere, ekonomik anlamda iki ülke kıyas kabul etmez farklılıklara sahip. Birisi dünyanın en büyük dördüncü ekonomisiyken, diğeri 26. sırada, makro göstergelerinde önemli sayılabilecek olumsuzlukları taşıyan bir ekonomi. Bir tarafta dünyanın en zenginlerinden birisi, diğer tarafta en yoksul ülkelerden birisini görüyoruz. Ekonomik göstergeler, iki ülke arasında sportif rekabetin de normal koşullar altında olamayacağını gösteriyor bize aslında. Yani, daha baştan Arjantin aleyhine haksız bir rekabetten bahsediyoruz. Hal böyle olunca, paranın gücüne karşı, futbolun gücünü egemen kılabilmek, o kadar da kolay görünmüyor doğal olarak. 

24 senedir, yani altı Dünya Kupası’nı ıskalamış Almanya’nın özellikle son on yılda futbola yaptığı önemli yatırımlar meyvesini vermeye başladı. Altyapıya ve gençlere yapılan yatırımlar 2014 Brezilya ile geri dönmüş oldu. Bu da, bizim gibi ülkelere bu konularda neler yapılabileceği bakımından önemli bir bakış açısı oluşturuyor. 

Sportif istatistikler kafa kafaya 

Her ne kadar, parasal konularda Arjantin Almanya’nın yanına yaklaşamıyor olsa da, bu turnuvada sportif istatistiklerde her iki takımın da kafa kafaya olduğunu görüyoruz. 

İstatistiklerden de görüleceği üzere, Almanya’nın grup maçları dahil oynadığı maçlarda ulaştığı istatistikler ile Arjantin’in istatistikleri arasında çok önemli farklar göze çarpmamakla birlikte, genel olarak Almanya topa sahip olma, daha fazla pas yapma ve daha çok gol atma konularında Arjantin’e görece daha üstün olduğunu söyleyebiliriz. 

2014 Dünya Kupası’nda Almanlar toplamda 3 bin 428 pas yaparken, Arjantin 2 bin 928 pas yapmış. Almanlar oynadıkları oyunlarda topa sahip olma yüzdeleri %86.40’a kadar çıkarken, Arjantin’in yüzdesi de buna yakın %85.9 civarında çıkmış. Almanlar toplamda 18 gol kaydederken, Arjantin sekiz golde kalmış. 

Arjantin’in lehine bir istatistik göze çarpıyor. O da: Alman kaleci Neumar’ın bugüne kadar turnuvada toplam 24 gol kurtarışı yaptığı ve 4 gol yediği görülürken, Arjantin’in kalecisi Sergio Romero15 gol kurtarıp sadece 3 gol yemiş. Almanlar Arjantinlilere göre maç başına ortalama 2.1 km daha fazla mesafe kat ederken, attıkları şutların yüzde yetmişi kaleyi bulmuş. Her iki takımın da isabetli pas oranları yüzde seksenlerde.

 

aksar-002.jpg

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar