Paradoks maksimumda
Limitsizlik ve sınırlar… İletişim alanında olumlu ve olumsuz gelişmeleri maksimumda yaşıyoruz. Teknoloji sayesinde iletişim ve içerikte devrimsel sıçrama kaydederken, siyaset marifetiyle sansür yayılıyor. Konuya duygusal yaklaşabilir, siyasi açıdan irdeleyebilir, ekonomik açıdan analiz edebilirsiniz. Günlük telaş içinde yapılan değerlendirmeler bir yere kadar, akıl tutulmasını geleceğe bakarak çözmek gerek. İletişim sınır tanımazken iletişim ve içerik kelimeleriyle özdeşleştirdiğimiz medyanın geriye düştüğünü söylemem kimseyi şaşırtmamalı. Bu süreç az gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda vahşice yaşanıyor. İletişim yapmaya ihtiyacı olanlar çözümü farklı yöntem ve medyalarda arıyor.
NEDEN?
İnsan var olduğundan beri iletişim, temel prensipler üzerinde ilerliyor. Hedef kitleye ulaşmaya çalışırken iletişime ihtiyaç duyuluyor. Toplumsal fayda üzerinden haber ve bilgi vermek üzere iletişim kurgulanıyor. Güç sahibi olmak için iletişim kullanılıyor… Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde iletişim anlayışı bu son çizgiden ilerliyor.
İletişim her dönem bir şekilde popüler olsa da, bugün temel iletişim başlığı “içerik”. İçerik, kalite önceliği getiriyor. Gelişmeler, iletişim ihtiyacı olanların kaliteyi yakalamak için geleneksel medya yerine, kendi özelleştirilmiş medyaları üzerinden çıkış yolu bulmaya çalıştıklarını gösteriyor. Gelişmeler bu yöndeyken, sınır ve sınırlamaların fonksiyonu kalmıyor.
Sosyal medya devleri Google, Yahoo gibi şirketler ve bir sürü girişim ‘bükemediğin bileği öpeceksin’ tadında adımlarla medyanın aktığı su yatağını değiştiriyor, şirketlere ve dileyene kendi özgün, kişiselleştirilmiş medyalarını kurma olanağı yaratıyor. Bunlar yaşanırken, vatandaş gazeteciliği diye tanımladığımız bir iletişimci ordusu ortaya çıktı. Her yerdeler, gönüllüler, ucuzlar, güvenilir değiller ama vazgeçilmezler. Sınır tanımıyorlar, kimseye bağlı ve bağımlı değiller, anı yaşıyor ve yaşatabiliyorlar. Herkes için tehlikeliler. Paradoksa bakın ki, mevzu vatandaş gazeteciliği olunca, sansürleyen de sansürlenen de aynı gemide… Vatandaştan korkulur!
Günlük gelişmeler körlük yaratıyor, yaşananları analiz etmekte güçlük çekiyoruz. Bir uzmanı bu köşeye misafir ettim. Gazeteci değil, teknik bir adam. Gelin görün ki iletişimci. Tam da varmak istediğim nokta! Anlatmak istediklerimi deşifre edecek. Birçok soruya kestirme yoldan yanıt vermemi kolaylaştıran Ali Rıza Babaoğlan’a; “…İletişim nereye gidiyor, iletişimci kim, medya nelerden oluşuyor, bundan sonra ne yaşanacak, yaşadıklarımız ne kadarıyla gazetecilik, gazeteciliğin sonu mu geldi?…” gibi sorular yönlendirdim.
Babaoğlan, Linked-In Türkiye ve Türki Cumhuriyetlerden Sorumlu Eski Bölge Yöneticisi, Sosyal Medya ve Politika Uzmanı. IBM'nin dünyayı değiştirecek 75 genç arasında gösterdiği bilgisayar uzmanı. Babaoğlan profesyonel kariyeri boyunca başta TÜBİTAK olmak üzere, yerel ve global alanda Microsoft, IBM ve SAP gibi teknoloji firmalarında görev yaptı. IBM’in Zürich Merkez Araştırma Laboratuvarı’nda inovasyon eğitimi aldı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2008’de kurulan ilk Türk milli teknoloji takımına davet edildi. Babaoğlan çalışmalarına paralel olarak “sosyal ağların insanların karar verme süreçlerindeki etkileri” üzerine araştırmalar yapıyor.
‘KALİTE VE DOĞRULUK’ NE DEMEK
Google Newslab, Youtube Newswire gibi uygulamalar gazeteciliğin sonu mu?
Bence bu tarz uygulamalar gazeteciliğin bittiğine değil, değiştiğine işaret. Dünya değişiyor, habercilik ve haberlerde değişmeli. Artık gazetecilerin haberi bulma ve aktarma özellikleri yerine haberi doğru yorumlama ve değerlendirme özelliklerine daha fazla ihtiyacımız var. Sayısal verilerin çoğaldığı günümüzde ‘kalite’ ve ‘doğruluk’ gibi kelimelerin anlamı artıyor.
Vatandaş gazeteciliği medya için önemli bir dönüm noktası. Sizce geleneksel medya ve vatandaş gazeteciliği ne oranda yaşama devam edecek. Kesinlikle önemli ve teknoloji dünyasında olan her şey gibi şekil değiştirse de yaşamaya devam edecek. Çünkü habercilik adına kapattığı ciddi bir açık var aslında; hız. Özellikle bulunduğumuz coğrafya da daha hızlı haber almanın önemi büyük. Bunu yorumlamak ise herkese has bir özellik değil ne yazık ki. O yüzden vatandaş gazeteciliğinin ilerlediğini görürken geleneksel gazeteciliğin farklılaşacağını göreceğiz.
ÖZGÜN VE YARATICI İÇERİK
Kurumlar kendi içerik üretimi yatırımlarını hayata geçirme eğilimindeler. Neden, genel medyaya duydukları güvensizlik mi yoksa kendi çabalarıyla daha yaygın iletişim yapabileceklerini görmelerinden mi?
Dijital dünyada her şeyin temeli içerik. Dolayısıyla bu bir anlamda dijital dünyada var olma çabası. Ben buradayım demek istiyor kurumlar ve bunu kendi dilleriyle yapmak istiyor. Çünkü özgünlük internet üzerinde söz konusu içeriğin en önemli parçalarından birisi. Kurumlar özellikle yaratıcı içerik oluşturma çabalarını insanları eğlendirmek ve bir alana yönlendirebilmek üzerine kurguluyor. İnsanlar internette tüketiyor ve tüketirken eğlenmek istiyor.
DİJİTAL VATANDAŞLIK
Sosyal medya ile kurum ilişkisinin nasıl bir fotoğrafa yerleşeceğini düşünüyorsunuz?
Sosyal medya oldukça geniş bir kavram aslında ve temeli içerik. Uygulamaların çoğalması, farklılaşması ve zenginleşmesi bahsettiğimiz içeriğin daha farklı kesimlere ulaşmasına yani yeni iletişim yöntemlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Sosyal medya değişiyor. Sosyal medya kendisi bir değişim süreci. Kurumların da değişebilmeye hazırlanması lazım. Bu değişimi yönetmek başlı başına bir iş. Normal vatandaşlıktan Dijital Vatandaşlığa geçiş gibi Dijital Kurum olabilmekte bir süreç meselesi ve ‘kurumsallaşma’ dediğimiz sürece ters olabilecek yönleri var.
KAOSTA AYKIRILIKLAR
Yeni kuşak bilginin kaynağına dikkat etmeden sosyal medyayı bir haber kaynağı olarak güvenilir buluyor. Bu nasıl bir algı yönetimine yol açar?
Çünkü bilgiyi güvendikleri yani takip etmeye değer buldukları birileri paylaşıyor. Sosyal medyada güven içerikten ziyade içeriği kimin paylaştığı veya toplam kaç kişi tarafından paylaşıldığı gibi noktalar üzerine oluşuyor. Bu özellikle kaos ortamlarında ayrılıkların derinleşmesinin en büyük nedeni. Aslında kaosların oluşmasında da etkili.
Doğru bilgi yanlı ve yanlış bilgi ile doğru kaynaklara ulaşmak konusunda ne tür gelişmeler var. Önemi ne?
Kaynak güvenirliği sorunu ve kaynağın teyidi internetin hayatımıza kattığı en büyük problemlerden. İçeriğin kral olduğu dijital dünyada, içeriğin gerçekliğinin bir önemi yok. Yani kralın çıplak olması çok önemli değil, ortada bir kral olması yeterli. Bunu üzerine özellikle içeriğin hızlı yayıldığı Twitter, Facebook, v.b. kuruluşlar önemler almaya çalışıyor ama bu önemlerde içerikten ziyade kişiyi doğrulama, şikayet üzerine içeriği kaldırma v.b. Hızlı bir şekilde gelişmesi gereken bir alan ama teknolojik olarak zorlukları da ciddi seviye de.
SİBER SAVAŞ DÖNEMİ
Bilgi güvenliği yeni bir kariyer olarak düşünülebilir mi?
Kesinlikle. Hem bireysel hem kurumsal anlamda bu konu çok önemli. Siber savaşlar hayal değil ve giderek daha da yaklaşıyoruz. Artık bir ülkeyi karıştırmak için orada savaş çıkarmanıza gerek yok. Artık bilgi değil güvenli bilgi daha önemli, bu da ciddi bir kariyer fırsatı.
Geniş bandın yaygınlaşması nasıl bir dünya yaratacak?
Herkesin daha eşit olduğu bir dünya özetle. İnternet en önemli özelliklerinden birisi herkese bilgiye aynı anda erişim imkanı vermesi. Gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki makas daralıyor, eşitsizlik azalıyor. Bu teknoloji sayesinde mümkün ve teknolojinin kişilere ulaşmasında da geniş bant alt yapı çok önemli.
NESNELERİN İNTERNETİ, DRONE’LAR VE BULUT…
Yakın gelecekte gündemimizin ilk 3 sırasına oturacak iletişim konuları neler.
Vizyon anlamında bakıldığında Nesnelerin İnterneti, Dronelar ve Bulut yapısı öne çıkmakta. Nesnelerin birbiriyle iletişime geçmesi aslında internetin 4. nesli. İlk önce insanlar olarak internete girdik, sonra birbirimiz ile iletişime geçmeye başladık ve Sosyal Medya doğdu. Sonra nesneler internete bağlandı ve şimdi onlar birbirleriyle iletişime geçecek. Bence bu gerçekten heyecanlı ve yakından izlenmesi gereken bir süreç. Drone’lar yani uçan cihazlar iletişimi ve özellikle lojistik anlamda iletişimi ciddi anlamda değiştirmeye aday. Bulut teknolojiler ise verilerin iletilmesi ve taşınması adına ciddi kolaylık sağlayan yapılar. Tabi ki güvenlik olmazsa olmaz.