Para
Geçen perşembe akşamüstü Merkez Bankası faiz açıklaması yaptı. Bir de baktım ki herkes yorum yapıyor. Herkes yorumcu, finansçı olmuş.
Hayat pahalılığı yüzünden herkes baz puan nedir, faiz kararları döviz ve emtia piyasaları üzerinde nasıl bir etkiye sahip, bunun doğuracağı kâr zarar nedir tamamen bilgi sahibi. Açıklamalar takip ediliyor, an be an hareket izleniyor. Bu kişiler aramızdan birileri, borsada kağıtları yok, orta halli insanlar! Gittikçe fakirleştiklerini fark edip panik oluyorlar. Belki korkudan, bu kadar takipteler! Endişe ile bir sonraki açıklamayı merakla bekliyorlar.
Para nedir? Türkçeye Farsçadan geçmiştir. (Pare=küçük parça). Bu küçük parça hayatımızda nelere mal olmuştur. Çok para kazanma hırsıyla ailesinden ve sağlığından olanlardan para için her şeyi yapan, ahlaki değerlerden sapanlara kadar birçok insan var çevremizde maalesef. Oysa para, iyi / kötü günde mutlaka olması gereken bir metadır. Çok para da tehlikelidir, parasızlıkta! İlkönce paranın lazım ve kullanılması gereken bir değer olduğunu bilelim. Biz, onu kullanalım, onun bizi kullanmasına izin vermeyelim. Bu ufak parçanın esiri olmayalım. Etik değerlerimizi/varlığımıza ait saygınlığı, sevgimizi onunla değişmeyelim. Ne başkası için ne de kendimiz için değer yitiren bir unsur olmasına izin vermeyelim.
Şu günlerde para dediğimiz mefhumun nelere kadir olduğunu görüyor, gözlemliyorum. Abonesi olduğu gazeteyi kaybetmemek adına, yeniden abone olanlar, tek kuruş beklentisi olmayan yazarlar, hiç tanımadığım okurlar bizi yalnız bırakmadı. İşte böyle zamanlarda paranın/ parasızlığın değeri belli oluyor. Çalışan ya da daha önce Dünya ile yolu kesişmiş birçok çalışanımız koşarak geldi. Kimi mutfakta çalıştı, kimi gönüllü dağıtıma çıktı. İşte o zaman yaşamak için para mı, yoksa para için yaşamak mı diye düşünmeden edemedim. İyi ki benim gibi düşünen bizim gibi gayretini sadece para için harcamayan insanlar var. Kader gayrete aşıktır diyenler ne kadar haklı! Kader de bunları yaşamak varmış o zaman biz de gayretimizi esirgemeyeceğiz.