Para piyasası fonları
Bu hafta tartışılması gereken 2 konu var; ilki Amerikan merkez bankası Fed faizi ne zaman indirecek, beklenenden erken mi indirecek ve ne kadar indirecek. İkincisi ise sert veya yumuşak, ama ciddi bir iniş kapının öbür yanına kadar geldi mi?
Peki; daha geçen hafta Fed fonlama faizi vadelilerini incelemiştim. Her ay için farklı fiyatlama yapan kontratlarla işlem gören ve piyasanın söz konusu vadedeki Fed fonlama faizi beklentisine göre fiyatlanan bu kontratlarda eğer ilk vade olan Aralık 2023 ile ileri vadelerden Haziran 2023 arasındaki makasa bakarsak bu değerin geçen hafta ortasında sıfır değerinde olduğunu görürüz. Şu anlama geliyor, bu ay ile 6 ay sonrası arasında piyasa geçen hafta bir faiz düşüşü fiyatlamıyor.
Aynı şekilde Aralık 2023 ve 2024 arasındaki farka bakarsak, geçen hafta 75 baz puanlık bir fark görecektik. Yani piyasa 2024’ün ikinci yarısında 25’er baz puandan 3 kere faiz indirimi fiyatlıyordu. Oysa bu hafta başında aynı kriterlere baktığımızda yılın ilk yarısında 36 baz puan ki bu 25’lik bir artışa yakın olsa da her an 50 bps’e kayabilecek bir beklenti, gelecek yılın tamamında ise 125 bps faiz düşüşü beklendiğini görebiliyoruz.
Evet kabul ediyorum ve bunu çeşitli mecralarda da zaten ifade ediyorum; bu gösterge son derece dinamiktir ve tek bir önemli verinin beklentiden sapması halinde önemli değişimler gösterir. Ancak yine de veri setindeki değişime olan hassasiyet gelecek dönemde ne olursa faiz ne olur konusunda bir yaklaşım için yolu açıyor.
Yurt dışı piyasalarda tahvil, altın, parite ve hatta hisse senetlerine yatırım yapanlar bundan sonra farkında olmalılar ki verilere olan hassasiyet artık daha da fazla arttı ve son derece önemli bir trend değişimi artık başlamış durumda. Bundan sonra ABD verilerinin bozulmaya başladığını görmemiz gerekiyor ve bu koşulda piyasanın ciddi oranda altın, gümüş ve tahvil alması beklenir. Hisse senetleri ise yazının 2.bölümünde.
Ama oraya geçmeden önce piyasaya derin bir bakış atalım. Uzun süredir repoda park edili Dolar’ların bir süredir oradan çıktığını ve “muhtemelen” tahvil/bonoya girdiğini daha önce yazmıştım. Bu düşüncenin ardından şimdi bir veri ile düşüncemi destekliyorum. İçinde kısa vadeli bonolar bulunduran para piyasası fonları geçtiğimiz hafta rekor seviyede para girişine konu oldular.
Zaten bu işler böyle başlar; en önce gerçek para tahvilin kendisini alır ama bu arada daha trend dönmediği için vadeli kontrat ve opsiyonlarla kendisine koruma alarak short olur. Sonrasında kurumsal ve kısmen de bireyseller etf ’lere girerler ve ardından opsiyon ve kontratlardaki shortlar çözülür. Biz şimdilik ilk aşamayı geçtik, 2.aşamadayız.
Geçen hafta bu etf ’lere 73 milyar Dolar para girişi oldu. Bu sayı haftalık bazda bir rekor. Millet tahvil aldı çünkü artık faizin yükselemeyeceğini biliyorlar ve bir indirimin oldukça yakın olduğuna inanç yükselmiş durumda.
İniş ama nasıl iniş?
Gelelim diğer başlığımıza. Bildiğiniz üzere konuşulan önemli konulardan birisi de iniş yumuşak mı olacak sert mi? Ve bu konu hakkında dünyanın önde gelen yatırım bankalarının stratejistleri, ekonomistleri bile taban tabana zıt görüşler sunuyorlar. Benim görüşüm belli, iniş beklendiği kadar yumuşak olmayacak ama özellikle hisseler için iyi bir alım fırsatı olacak. Yalnız alım fırsatını iyi tanımlamak gerekir ki geldiğinde tanıyalım ve yanlış tanımayalım.
Eski Fed başkan yardımcılarından ve şimdinin Princeton profesörlerinden Alan Blinder’ın geçmiş “inişler” hakkında yaptığı çalışmaya göre 1965’ten bu yana Fed’in enflasyonla mücadelede sıkılaşmaya gitmesinin ardından sadece 3 kere hisseler %3-5 bandında düşerek sıyrılmışlar.
Geri kalanlarında ise S&P 500 endeksi zirveden ortalama %29 kadar düşüş yapmış. Radara gire 11 seferin 3’ü ufak hasarla atlatılırken 8’i %30 civarı zarar vermiş. İnsan kendisine soruyor; “peki bu sefer farklı mı?”… doğrusunu isterseniz bu seferin farklı olacağını sanmıyorum.
Şimdilik harcama olduğu için büyüme var görünüyor ve neden olduğunu anlayamadığım şekilde aşırı iyimserlikle devam edeceği bekleniyor. Ancak ben öyle görmüyorum. Nitekim geçen hafta açıklanan bej kitaba göre – ki bu ekonominin nasıl görüldüğünün en geniş kapsamlı metnidir- tüketicilerin keyfi harcamalarda geri atım atması nedeniyle ABD’de ekonomik aktivite yavaşlamış.
Doğrusu bunun henüz Pandora’nın Kutususu’nun aralanması olarak görüyorum. Daha tüketimin durması ve artmış ama ödenemeyen borçların gündeme gelme ihtimalini düşünüyorum da… Princeton profesörünün çalışmasında en büyük düşüş 2004-2006 sıkılaşmasının ardından gelen %56,7’lik düşüş gözüme takılıyor. Bu belki biraz abartılı olur bu sefer için, ama S&P 500’ü 3200 bölgesine getirebilecek olan bir %33’lük düşüş sanki çok da uzak bir ihtimal değil gibi.