Para otoritesinin son hamlesi işe yarar mı?

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Döviz kurları ve faizlere ilişkin eğilimler, geleceğe yönelik beklentileri olumsuz yönde etkiliyor. Bu durum başta Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi olmak üzere hem siyasi iradeyi, hem de iş dünyası ve finansal piyasaları rahatsız ediyor. Gerek küresel koşulların seyri ve gerek ise eldeki olanakların sınırlılığı, algıların düzelmesine yardım etmiyor; kısa vadeli, tepkisel ve geçici önlemler ile yetinmek zorunda kalınıyor.

Para otoritesinin hafta sonunda aldığı kararları da bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Rezerv opsiyon mekanizmasında bazı kısımların tartılarını kısmen gerileterek ve döviz hesaplarına ilişkin zorunlu karşılık oranlarını biraz düşürerek, piyasaya yaklaşık 3.5 milyar dolar düzeyinde döviz cinsinden likidite verilmesi kararı önemlidir; fakat umulan sonuçların alınması için tek başına yeterli olması mümkün değildir.

Merkez Bankası altı aydır Türk Lirası cinsinden faizleri geriletiyor ve ortalama fonlama maliyetini makul seviyelere düşürüyor; fakat Türk Lirası cinsinden mevduat ve kredi faizleri yüksek düzeyini koruyor. Yabancı para cinsinden benzer türdeki likidite aktarımları da kısa sürede buharlaşıyor; döviz kurları ile beraber döviz cinsinden mevduat ve kredi faizlerinin dalgalı bir şekilde yükselmesi önlenemiyor. Beklentiler bozuluyor ve giderek hassaslaşan kırılgan dengeler zorlanıyor.

Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız eğilimler, kaynak sıkıntısının büyüme eğiliminde olduğuna işaret ediyor ve makroekonomik görünüme ilişkin beklentileri olumsuzlaştırıyor. Küresel ve bölgesel koşullar düzelinceye kadar bu olumsuzluğun etkileri sınırlı tutulmaya çalışılıyor; düzelmemesi durumunda neler yaşanabileceğini kimse düşünmek bile istemiyor.

Küresel koşullar hemen düzelmeye ve risk alma isteği artmaya başlasa, piyasaya verilen 3,5 milyar dolarlık yabancı para cinsi likidite rahatlamayı mümkün kılacak ateşleyici olabilir. Gerek mali sektör ve gerek ise yatırımcılar harekete geçer ve döviz kurları gerilemeye başlar; yabancı para ve Türk Lirası cinsinden faizler gerileme eğilimine girer, beklentilerin yönü değişir. Mevcut sorunlar nedeniyle sürdürülebilir olmayan bu durum küresel koşullar olumsuzlaşıncaya kadar etkili olabilir.

Fakat küresel koşulların değişmemesi ve risk almak konusundaki isteksizliğin belirleyici olmaya devam etmesi durumunda, söz konusu yabancı para cinsi likidite aktarımı durumun düzelmesine yardım etmeyebilir. Belki kurlar geçici bir süre için duraklar; fakat yabancı para cinsinden faizler gerilemez; döviz rezervlerinin eriyor olması, güvensizliği artırarak olumsuz eğilimleri yeniden güçlendirebilir.

Bazı okuyucularımız, neden mevduat ve kredi faizlerini düşmesini sağlayacak oranda ve kalıcı nitelikte Türk Lirası likidite vermekten kaçınıldığını merak edebilir. Küresel koşullar düzelmeden bu türden bir eyleme geçilmesi döviz kurlarında sert ve yıkıcı nitelikteki yukarı yönde hareketlerin sebebi olabilir. Kur riski taşıyanlar bu durumdan kurtulmak üzere, Türk Lirası cinsinden borçlanıp döviz satın almak üzere birbirleri ile yarışmaya başlayabilirler; Türk Lirasındaki bu türden yıpranmalar gelişmelerin tümü ile kontrolden çıkmasına ve yıkımlar yaşanmasına sebep olabilir.

Ağırlaşmış sorunlar sebebiyle, Türk Lirası’ndaki aşırıya kaçan değer kayıplarının hazmı pek olası değildir. Bu ciddi endişe, para otoritesinin etkinliğini sınırlayan en önemli faktör durumundadır. Ülkemizdeki para ve kredi konularının ne kadar sıkı veya gevşek olacağı açısından, küresel koşullar ve ülkemize yönelik algıların belirleyici olması kaçınılmaz hale gelmektedir. Gerek Siyasi İradenin ve gerekse iş dünyamızın, bu hassasiyeti anlamak ve kabullenmek istemeyen tavrı veya tahammülsüzlüğü ek sıkıntılar yaratıyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar