Para kazanmanın anatomisi 5: Enformasyon ve know-how
Bir kaç haftadır yalın para kazanma formüllerine bakıyoruz. Şirketlerin yalın para kazanma yöntemlerine kaynakları birer birer inceleyerek bakmaya devam ediyoruz. Artık ezberlemişsinizdir: Beş kaynak vardı. Mali kaynaklar, insan gücü, fiziki tesis ve alt yapı, enformasyon ve know-how, stratejik işbirlikleri ve ilişkiler. Bu hafta enformasyon ve know-how’a bakacağız.
Başlamadan bir konuyu tekrar hatırlatmakta fayda var. Diğer kaynaklarda olduğu gibi işi enformasyon satmak olan yani üretip pazarladığı ürünü/hizmeti enformasyon ve/veya know-how olan şirketlerden bahsetmiyoruz. Bu tür şirketler de enformasyon ve/veya know-how’dan parayı üreterek ve pazarlayarak kazanacak şirketlerdir. Sözün kısası diğer iş kollarındaki şirketlerden bir farkları yoktur.
Parasını ürettiği ürün veya hizmetten değil de enformasyondan kazanan şirket örnekleri çoktur. Bu örneklerin bazılarını hatırlarsınız. Bir zamanlar ithal kotaları bilgileri kendi başına para ederdi. İhracat kotaları da para eder. Bu tür bilgileri şu veya bu şekilde erken ele geçirenler para kazanırlardı. Genellikle devlet düzenlemeleriyle ilgili bilgiler buna benzer, enformasyondan para kazandırır. Bu her ülkede rastlanan bir para kazanma yöntemidir ama geçen hafta dediğim gibi vatana millete pek hayrı yoktur. Vergilerdeki değişiklikler, yol geçmesi planlanan arazilerin nerelerde olacağı, imar durumu değişikleri, devlet teşviklerinin nereye, ne zaman verileceği para kazandıran enformasyon örnekleridir. Hani geleceğe yolculuk edip at yarışları sonuçlarını öğrendikten sonra geriye dönüp altılı ganyan oynamak gibi bir şey.
Peki bunun vatana millete hayırlı olan türü yok mu? Var elbette. Bundan yıllarca önce Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) girişiyle hazır giyim konusunda diğer ülke ihracatçılarının rekabet konusunda sıkıntıya düşeceği bir ‘enformasyon’ idi. Bu bilgi herkeste vardı. Vardı ama bu bilgiyi her ihracatçı aynı şekilde kullanmadı. Söz gelimi Türkiye dahil bazı ülkeler, birlikler aracılığı ile DTÖ’ye “Aman bunu yapmayın veya geciktirin yoksa bizim canımız yanacak” diye dinlenmesi pek olası olmayan başvurular yaparlarken bazıları pazar bölmeye ve ürün konumlandırmaya yöneldiler. Bilginin edinilmesi ve daha da önemlisi iyi kullanılması günümüzde şirketlere tek başına para kazandırabileceği gibi bunun da ötesinde şirkete hem üretim/pazarlama işlevlerinden para kazandırır hem de vatana millet hayırlı işler yapmasını sağlar.
Bir de kısaca şu know-how’dan para kazanmaya bakalım. Know-how’ın tek başına para kazandırdığı örnekler de çoktur. Bunlardan vatana millet en faydasızı know-how anlaşması ile joint venture’lara girip iç pazarı şu veya bu şekilde (ilk olmanın verdiği avantajı iyi kullanarak ve/veya korumacılık yoluyla bir nevi tekelleşerek) ele geçirmektir. Bu yöntem genellikle ‘genç ve körpe sanayimizi korumak, girişimlerimizi desteklemek, teknoloji transferi yaparak öğrenmemizi sağlamak’ filan gibi pek de geçerli olmayan hele hele yirmi birinci yüzyılda hiç ipe sapa gelmeyen görüşlerle yapılagelmiştir. Bu konuda geçmişte çok yazdım çizdim. Hatta bir açık oturumda ‘genç ve körpe sanayimiz’ görüşünü dile getiren bir genel müdüre “Özür dilerim ama on iki senedir yaptığı malın yumruk kadar motorunu hala ithal eden şirkete genç ve körpe denmez, mongoloid, gelişme bozukluğu var denir” demiş, oturum sonunda genel müdür tarafından elimin sıkılmama cezasına! çarptırılmıştım.
Peki vatana millete hayırlı know-how ile para kazanma yöntemi yok mu? Var elbette. Yazılarımı devamlı takip eden okurlarım inovasyon, yenilik, icat, mucit konusunda yazdıklarımı umarım hatırlarlar. Hatırlayanlar hatırlamayanlara hatırlatsın.