Para aldatmacası küresel sorunları çözer mi?
Küresel düzeyde finansal piyasalarda yaşanan hareketler hem ekonomi cephesinde yaşanan gelişmelerle uyuşmuyor hem de kendi içinde ciddi çelişkiler oluşmasını engelleyemiyor. Bu durum belirsizlik ve kırılganlığın oldukça yüksek olduğu ve krize sebep olan sistemik risk algılamasının azalmadığı anlamına geliyor. Belirsizlik ve kırılganlığa en duyarlı olması gereken sermaye piyasalarının genel tabloyu ısrarla görmezden gelme çabası ise yapay olarak yönlendirildiği ve artık sebrest piyasa anlayışının özünü tümüyle tükettiği gerçeğini açığa çıkarıyor. Bu yazıda finansal piyasaların kendi içindeki çelişkiler üzerinde durmak ve yarattığı belirsizliği irdelemek istiyoruz.
Küresel düzeyde ABD sermaye piyasalarının diğerleri üzerindeki etkisini dikkate alarak, merkeze bu ekonomideki çelişkileri almakta yarar var. Görünüme bakılır ise sermaye piyasaları yükseliyor veya yüksek düzeyini koruması için her türlü çaba harcanıyor. Kısa vadeli faizler yüzde sıfır düzeyine yakın olmasına rağmen son iki aylık enflasyon yüzde 0,6'yı aşıyor; başka bir deyişle negfatif reel faiz söz konusu, kısa vadede risk almayanlar ve de başka bir ülkenin parasına geçiş yapmayanlar cezalandırılıyor. Sonuçta kimi yatırımcılar risk alıyor veya aldığını tutuyor, ancak sermaye piyasası fiyatları şiştikçe uykuları kaçıyor ve alternatif aramak zorunda kalıyorlar; diğer yatırımcılar ise ya daha farklı paralara geçiyorlar, hatta aşırıya kaçan öçüde kaldıraç kullanıyorlar veya bazı emtiaları sağlam liman olarak görüp oraya sığınmaya çalışıyorlar. Sonuçta ABD Doları'nın değeri küresel düzeyde geriliyor, altın ve petrol gibi ürünler başta olmak üzere emtia fiyatları yükseliyor, enflasyonist baskılar artarken toparlanmaya ilişkin umutlar zayıflıyor, artan belirsizlik nedeniyle riskten kaçınma eğilimi güçleniyor. Sermaye piyasaları ise bu dengesizliği azaltacak şekilde fiyatlama yapamıyor, tam aksine dengesizliği büyütecek şekilde yönlendiriliyor. Kısır döngünün, yok edici bir anafora dönüşmesi ihtimali giderek büyüyor..
Bu tablo karşısında birbirinden farklı ve taban tabana zıt yorum ve değerlendirmeler kafaları iyice karışıtırıp belirsizliği iyice artırıyor. Kimileri ABD yönetimi ve Federal Rezerve'nin güçlü dolardan yana olduğunu, kimileri ise tersini iddia ediyor ve kendine göre bir mantık yürütüyor: Açıkça söylenmeyen bazı gerçekler var: ABD'nin derdi o kadar büyük ki doların değerini düşünüp eylemini buna göre ayarlama lüksünü kaybedeli çok oldu: Sadece çok olumsuz seçenekler arasında kısa vadede günü kurtaracak olanı seçebiliyor. ABD yönetimi mevcut koşullarda elbette doların güçlü kalmasını ister ama bunun için gerekiyorsa mevcut stratejisini değiştiremez. Öncelikle bankaları kurtarmak ve bunun içinde sermaye piyasasını yükselterek kredileri batık konumdan çıkarmak istiyor ve bu amaçla para ve maliye politikasını sonuna kadar gevşetiyorlar. Yan tesir olarak doların değer kaybedeceğini ve enflasyonun artacağını da biliyorlar; ancak enflasyonu ve doların değerini düşürerek sermaye piyasalarını manipüle etmekten vazgeçmek ve mali sistemi kaderine terketmek gibi bir lüksleri bulunmuyor. Çaresizliklerin de büyüdüğünü görüyor ve bunu güven bunalımını aşmak adına gizlemeye çalışıyor, her zaman yaptıkları gibi hava basarak blöf yapıyorlar.
ABD'de sergilenen genel yaklaşımın bilinen bir adı var; para aldatmacası. Menkul ve gayrimenkul değerleri çok sağlıksız bir şekilde banka kredileri ile şişirilmiş, olası talep daralması geciktirilmişti. Kriz şişkiniği alınca kredi teminatları küçüldü ve banka alacaklarını karşılayamaz hale getirerek mali sistemi batık hale getirdi. Alımlar ile stoklar arasındaki denge günü kurtarmak adına bozulmuştu örneğin stokların değeri faaliyet geliri şeklindeki alımların 3-4 kat civarında olması gerekirken bu oranın 15-20 kata çıkması kesinlikle sürdürülebilir değildi; ya stok değerleri yükselecek ya da alımların artması gerekecekti. Olumsuz rekabet koşulları alımların artmasına izin vermediği ve geriletmeye devam ettiği için ya stok değerleri çökecek ve bankalar batacaktı, ya da çok para basılacak para aldatmacası yolu ile alımlar şişirilerek mali sistem korunacaktı.. Tabii ki bu oyun sayesinde kurtarılacak olanların veya nemalanmaya çalışanların her şeyi açıkça konuşmasını da beklememek gerekiyor!..
Eğer etkili ve yetkili kesimlerin yaptığı hataların faturası geniş kesimlere para aldatmacası yolu ile çıkarılacak ise bu koşullarda kalıcı bir toparlanma beklenebilir mi? Durumun farkına varanların sayısı arttıkça doların değeri nereye gider, sermaye piyasalarındaki genel eğilim ne olur, altına ilgi bugünkü düzeyde kalır mı? Önümüzdeki 3-5 yılda hangi tercihi yapanlar en çok kaybeden olur?..
Yazının başında serbest piyasa anlayışının özünü tümüyle tükettiğini belirtmiştik zira artık herkesin her şeyi bilmesi kesinlikle istenmiyor! Zira bilirlerse onları beklentiler yolu ile yönlendirmek ve evdeki hesabı çarşıya uydurmak mümkün olmayacak...
Konuya serbest piyasanın özü açısından bakacak olur isek ortada büyük bir insanlık suçu var ve etki alanı giderek büyüyecek...