Paniğe kapılmamak, enseyi karartmamak gerekir
Dolardaki hızlı yükselişin sadece ekonomik temelli olmadığı görülüyor.Yapılan açıklamalar da, gelişmekte olan ülkelerden olumsuz ayrışmamız da bunu gösteriyor. ABD ile yaşamakta olduğmuz gerilim bun da rol oynuyor. O nedenle rest çekmeler yerine diyaloğu arayarak ilişkileri sıcak tutmalıyız. Paniğe kapımadan yapmamız gereken budur.
Kur konusunda yapılan bütün yorumlarda,”Kurdaki atağın, ekonomik temelleri yok. Ekonomik temellerle açıklanamaz” deniliyor. Buna karşılık. Bir biri ardırdan başta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından Merkez Bankası’ndan BDDK’dan olmak üzere, SPK’dan, Emniyet Müdürlüğüne kadar birçok kurumdan açıklamalar yapılıyor.
Açıklamaların bir kısmı, piyasaları rahatlatmak için. Merkez Bankası'nın “Bankaların ihtiyacı olan tüm likidite karşılanacaktır. Türk lirası zorunlu karşılık oranları tüm vade dilimlerinde 250 baz puan indirilmiştir. Değişiklikle finans sistemine 10 milyar TL, 6 milyar ABD doları ile 3 milyar dolar tutarında altın cinsinden likidite sağlanmış olacaktır” açıklamasının ardından BDDK ise Swap işlemlerine sınır getirdi. Bankaların öz kaynaklarının yüzde 50’sini aşamayacağı yönündeki kararını açıkladı. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Kimse bilmediği sularda yüzmesin. Geliri ve gideri TL olanlar, dövizden uzak dursun” uyarısında bulundu. SPK da yaptığı açıklamada söylenti niteliğndeki konulara itibar edilmemesi istendi.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün açıklamasında, dolar kuru konusunda olumsuz haberler ve manipülasyonlarla ilgili sosyal medyadan 346 hesapla ilgili adli tahkikat başlatıldığı belirtildi.
Dün farklı grupların yaptıkları açıklamalarda ağırlıklı olarak dolar kurundaki oynaklığın, ekonomik nedenlere dayanmadığı konusunun altı çiziliyor. Paniğe kapılınmaması ve ensenin karartılmaması gibi uyarılar ağırlık taşıyor.
Peki, kurdaki atağın temelinde ekonomi yer almıyorsa, yer alan ne ve çözüm için ne yapılması gerekir?
Kurdaki yükselişte, dünyada gelişmekte olan ülkelere dönük olumsuzlukların, likidite daralmasının etkili olduğunu inkar edemeyiz. Bu bizi içinde bulunduğumuz gelişmekte olan ülkeler kadar olumsuz etkileyecekti. Ama biz, o ülkelerden olumsuz bir ayrışma içersindeyiz, bu durum açıklıkla görülüyor. Aradaki fark da ABD ile yaşamakta olduğumuz gerilimden kaynaklanıyor. Trump’ın her olumsuz tweet açıklaması doları yükseltiyor. Yani dolar ekonomi değil dış siyasetteki gerginlikten daha fazla etkileniyor. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere taraflar bu konuda yumuşatıcı adımlar getirecek demeçler yerine, sertliğe sertlikle yanıt veriliyorlar...
Şimdi vakit kaybetmeden, Brunson olayıyla ilgili çözüm getirecek, gerekirse bir süre önce son aşamaya geldiği belirtilen Hakan Atila/Brunson takasının yeniden gündeme gelmesini sağlayacak bir diyalog yeniden başlatılmalıdır. Yeni olumsuz adımların, yaptırımların önüne geçilmelidir...
Avrupalı bir çok ülkeden Türkiye’ye karşı ABD yaptırımlarının yanlışlığı dile getiriliyor. Bu dönemde bizim AB çıpasına ihtiyacımız vardır. Bu yolda yeni adımlar atmanın zamanıdır.
Bu dönem spekülasyonları sonlandırmak için yekvücut olmamıza, bizi gelişmekte olan ülkeler grubundan olumsuz ayrıştıran ABD ile yaşadığımız gerilimden doğan olumsuzluğu ortadan kaldırmak için çok yönlü bir diyalog içersinde sorunlara çözüm arayacak bir dönemi yaşıyoruz. Rest çekerek değil diyaloğu arayarak, ilişkileri sıcak tutarak sonuç alacağimızı bilmek durumundayız. Paniğe kapılmadan. Enseyi karartmadan yapmamız geraken budur.