Pandora’nın Kutusu
Belçika’nın maden bölgesinde geçen çocukluğumu hatırlıyorum… Almanya’da çalışan amcamı ziyaret etmek için babam önce Anvers’teki Alman konsolosluğuna giderdi “Almanya’ya giriş izni” almak için.
Ve gri ve ıslak ve soğuk ülkede bulunduğumuz yerden 1 saat doğuya Almanya’ya gitmek için önce 1,5 saat batıya yol almak zorundaydık.
Eski yüzyılın sonunda sınır kontrolleri kaldırıldı, “Schengen Bölgesi” adı verilen bazı Batı Avrupa ülkelerinde.
Yeni yüzyılın başında ise Avrupa Birliği’nin “en geniş genişleme dalgası” ile 25 ülkede sınırlar kaldırıldı. Bir ülkeden diğer ülkeye otoyolda saatte 120 km hızla geçer olduk sınır kapılarını.
Önce ABD’deki “11 Eylül saldırıları” ve radikal İslamcı terör gruplarının Avrupa başkentlerinde bombalar patlatmasıyla başlayan sürece göçmen krizi de eklenince Avrupa ülkeleri yeniden sınır kontrollerine başladı.
AB’yi oluşturan 420 milyon AB yurttaşının “Avrupa entegrasyonunun en somut başarılarından biri” olarak kabul edilen pasaportsuz serbest dolaşımı ifade eden Schengen Bölgesi artık tehlikede…
Geçtiğimiz hafta sınır kontrollerine ilk başlayan ülke Almanya oldu. Avrupa aşırı sağının ısrarla dile getirdiği “sınır kontrollerinin yeniden yapılması” isteğini Almanya’nın sosyal demokrat Başbakanı Olaf Scholz başlattı. Uzun ve zorlu “Brexit” süreci ile AB’den ayrılan İngilteren “ülkeye girişte AB ülkelerinden de vize isteyeceğini” duyurdu. Fransa, İtalya ve Macaristan’dan yapılan “sınır kontrollerine sıcak bakıldığı” açıklamaları, AB’de “domino etkisi korkusu”nu gündeme getirdi.
Son günlerde, “AB’de serbest dolaşımı sağlayan Schengen uygulamasının çökeceği” konuşuluyor birçok Avrupa ülkesinde.
Geçtiğimiz haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aşırı sağcı partilerin dile getirdiği, “milli sınırlara kontrollerin yeniden tesis edilmesi ve AB sınırlarındaki kontrollerin de güçlendirilmesi önerisi” yavaş yavaş hayata geçiyor.
Almanya’nın başlattığı sınır kontrollerine karşı çıkan Belçika ve Polonya, “sınırdan kovulan göçmenlerin kendi ülkelerine gönderilmesini” kabul etmeyeceklerini duyurdu.
1 haftada 898 kişi yakalandı
Almanya hükümeti 16 Eylül itibaren Fransa, Belçika ve Hollanda dahil, Schengen bölgesi üyesi olan dokuz ülke ile tüm sınırlarında kontrollere başladı.
Toplam 3 bin 900 km kara sınırı bulunan Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka, Lüksemburg, Avusturya, Polonya, Çekya ve İsviçre kara sınırlarında kontroller yeniden başladı. Almanya 15 Mart 2025 tarihine kadar uygulamaya koyduğu bu kararla Avrupa’da “sınır kontrolleri dönemini” fiilen yeniden başlatmış oldu.
Almanya, sınırlarda yapılan kısmi kontrollerde ilk bir haftada “ülkeye izinsiz girmeye çalışan 898 kişi”nin yakalandığını duyurdu. Sınırlardan sorumlu Federal Polis tarafından yapılan açıklamada, 540 kişinin anında geri gönderildiği, Almanya’dan daha önce sınır dışı edilen 23 kişinin ve 10 insan kaçakçısının da aralarında bulunduğu ifade edildi. Kontroller esnasında ayrıca 17 İslamcı ile aşırı solcu ve aşırı sağcı şüpheli de yakalandı.
“Schengen’i yok etme sürecindeyiz”
En sert tepkiyi veren komşular Polonya ve Avusturya, Almanya’nın bu kararının hukuka aykırı olduğunu açıkladı. Polonya Başbakanı Donald Tusk Almanya’nın kararını kınayarak, “Bu karar Schengen Anlaşması’nın fiilen askıya alınmasıdır. Karardan etkilenen ülkelerle acil istişarede bulunacağız” dedi.
Liberation gazetesine konuşan Avusturyalı Siyaset Bilimci Gerald Knaus, “Almanya büyük bir siyasi tiyatroya dönüşüyor. Hükümet, göç sorununun iç sınırlarda çözüleceğini öne sürerek halkını aldatıyor. Almanlar diğer ülkelerde zincirleme bir reaksiyonu, domino etkisini tetiklemeyi umuyor. Schengen bölgesi, 1995'teki kuruluşundan bu yana en ciddi krizine sürüklenebilir” diye uyardı.
Lüksemburg eski Dışişleri Bakanı Jean Asselborn da “Kesinlikle endişeliyim, domino etkisi riski var. Etkin bir göç politikası istiyorsak bunun Avrupa’da tartışmalarla gerçekleşmesi gerekiyor. Burada ne yazık ki AB'nin başarılarından biri olan Schengen’i yok etme sürecindeyiz” açıklaması yaptı.
Almanya’nın başlattığı yeni sınır kontrolleri sürecinin Avrupa’da aşırı sağcı patilerden çekinen birçok hükümetin de takip etmesinden endişe ediliyor.
Ve Almanya AB içerisinde, içinde kötülükler barındıran sihirli “Pandora’nın Kutusu”nu açtı bir kere…