Paketteki ek kurumlar ve ek gelir vergisine Anayasa Mahkemesi ne der?
Ek vergi yükü için sihirli gerekçe: bütçe açığı
Türkiye’nin geçmişinde “net aktif vergisi (NAV)” denilen bir vergi olduğunu kaç kişi hatırlar? NAV’ı getiren 4 Mayıs 1994 tarih 3986 sayılı Kanun’un çıkarılış gerekçesi “kamu finasmanı açığı”ydı ve sadece NAV’ı değil, yanında ekonomik denge vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi ve ek gayrimenkul vergisi de öngörüyordu.
Gayrisafi hasılat üzerinden alınan net aktif vergisi
Net aktif vergisinin konusunu,
-Bilanço esasına göre defter tutmak mecburiyetinde bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin 1993 yılı hesap dönemi sonu itibariyle düzenledikleri bilânçolarında yer alan net aktifleri veya bunların 1993 yılı hesap dönemindeki gayrisafî hâsılatları,
-İşletme hesabı esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri ile serbest meslek erbabının 1993 yılı hesap dönemi sonu itibariyle çıkardıkları envanter ve amortisman kayıtlarında yer alan varlıklar veya bunların 1993 yılı hesap dönemindeki gayrisafî hâsılatları,
Teşkil etmekteydi.
Gayrisafi hasılat, gelir tablosunda yer alan, satılan mal ya da hizmetler karşılığında alınan ya da tahakkuk ettirilen tutarları ifade etmekteydi. Net aktif vergisinin oranı ise, net aktif değerleri üzerinden % 1,5, gayrisafî hâsılat üzerinden serbest meslek erbabında % 2, diğer mükelleflerde % 05’di.
Yasa, “net aktif değerleri veya gayrisafî hâsılatları üzerinden ödenecek NAV’ın, beyan edilen matrah ne olursa olsun, 10 milyon liradan az olamayacağı” kuralı ile, yasa koyucunun niyetini açıkça göz önüne seriyordu: kazansan da kazanmasan da en az 10 milyon TL vergi ödeyeceksin!
Gelir Vergisi Kanunu (md.39) gereğince “hasılat”ın, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları ifade ettiğini dikkate aldığımızda, NAV’ın gerekçesi, içeriği ve felsefesi, mevcut vergi paketindeki ek kurumlar vergisi ile ek gelir vergisine ne kadar benziyor, değil mi?
Anayasa Mahkemesi: Gayrisafi hasılat üzerinden vergi Anayasa’ya aykırıdır!
Bu düzenleme tabi ki Anayasa Mahkemesi (AYM) önüne götürüldü. AYM E.1994/85 sayılı kararı ile, NAV’ın gayrisafi hasılat üzerinden alınması konusunda aynen şu değerlendirmeleri yaparak, iptal kararı verdi:
“Net Aktif Vergisi’nde gayrisafî hâsılatın, malî gücün saptanmasında matrah olarak kabûlü, diğer bir temel ölçü olarak alınmıştır. Anayasa’nın 73. maddesindeki verginin adaletli ve dengeli dağılımı ve malî güce göre ödenmesi ilkesi gereği gayrisafî hâsılat ölçütünün değerlendirilebilmesi için “Gayrisafî hâsılat”, değişik iş alanlarında faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi yükümlüleri yönünden değerlendirilmelidir. Gayrisafî hâsılatın, sanayi, ticaret ve malî alanlarda faaliyet gösteren yükümlüler yönünden anlamı değişiktir. Üretilen malın türü, iç ve dış rekabet ortamı, kullanılanteknolojinin farklılığı, bazı malların yasal veya fiilî tekele tabi olup olmaması gibi sebeplerle “gayrisafî hâsılat”, yükümlülerin malî gücünü tam olarak yansıtmamaktadır. Ekonominin değişik ya da benzer kesimlerinde faaliyet gösterip de aynı gayrisafî hâsılata sahip olan yükümlülerin malî güçleri de aynı olmayabilir.
Yükümlülerin 1993 yılı hesap dönemindeki gayrisafî hâsılatlarının verginin konusunun, matrahının belirlenmesinde esas alınması Anayasa’nın 73. maddesindeki, verginin herkesin malî gücüne göre alınması ilkesine aykırıdır.”
Kayıt içi mükellefe potansiyel vergi kaçakçısı muamelesi!!
Bu AYM Kararı’na, iptal kararını gerekçelendirmek üzere daha pek çok cümle eklenebilir. Ancak, Karar’ın özü bellidir: (gayrisafi) hasılat üzerinden alınacak bir vergi, bu ister kurumlar vergisi ister gelir vergisi şeklinde olsun, verginin mali güçle orantılı olması ilkesine aykırıdır! Kayıt dışıyla mücadele, -Türkiye’deki en önemli sorun, belgesiz (/kayıt dışı) mal/hizmet alış-verişi ise-, bunu yakalayacak bir sistem kurarark olur. Yoksa, kayıt içindeki vergi mükelleflerinin zaten vergi kaçırdığından hareketle onlara bir nevi baş vergisi getirmek değil (burada, küresel asgari kurumlar vergisinin çok iyi bir örnek olmadığını da belirtmek gerek)! Üstelik, yurt dışından yatırım için sermaye, işletmelere bu şekilde davranan bir ülkeye sizce gelir mi?