PAGDER Başkanı Reha Gür'den iki görüş..
Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Reha Gür’le geçen haftaki PAOSB Yönetim kurulu toplantısı sonrası 'kıdem tazminatının yeniden düzenlenmesini ve 'Serbest Bölgelerde Türk Lirası ile Yapılabilecek Ödemeler Hakkında Karar'a ilişkin tebliği konuşma olanağını bulduk..
"Biz işverenler, çalışanlarımızla et-tırnak gibiyiz, çalışanlarımız olmadan biz, bizler olmadan çalışanlar olamaz.. Yılları birlikte tükettiğimiz çalışanlarımızın emeğine saygı gösteren, yasa gereği haklarını vermeği savunan bir anlayışa sahip işverenler olarak, yasanın kötü niyetli kişilerin kullanımlarının önlenmesine yönelik hükümetimizden düzenleme yapmasını bekliyoruz" diyen Reha Başkan her iki konuda şunları dile getirdi;
"- Mevcut yasa kötü niyetlilere fırsat tanıyor..
1475 Sayılı İş Kanunu'na göre 8 Eylül 1999 tarihinden önce çalışmaya başlamış personel 15 yıl ve 3600 gün çalışma şartını yerine getirdiği takdirde kıdem tazminatı almaya hak kazanıyor.
Kıdem tazminatı hak edişine karşılık başka bir işte çalışmayacağını beyan edip yeni bir kurumda işe başlayan personel işverenleri büyük bir yükün altına sokuyor.
Bunu biraz daha açmam gerekirse, 15 yıl ve 3600 işgününü doldurmuş tüm personelin, ‘artık çalışmayacağım ve emeklilik yılımı bekleyeceğim’ beyanıyla birikmiş kıdem tazminatlarını alıp sonrasında ise başka bir işyerinde çalışmaya başlaması ve süreci mahkemeye taşıyan işverenin, işçinin anayasal hakkı olan çalışma özgürlüğü nedeniyle haksız bulunması gibi vakalar bir çok sanayi kuruluşunu çok ciddi bir nakit ödeme yükü altında ezmektedir. Bu işin mevcut yasal yapı altında sürdürülmesi mümkün görünmüyor.
PAGDER olarak önerilerimiz; Söz konusu personelin yeni bir işte çalışmasının tespit edilmesi durumunda ödenen tazminatın işçiden ya da yeni işyerinden tazmin edilerek kötü niyeti önleyici bir caydırma tedbiri alınması gerekiyor. Hükümetimizden kıdem tazminatı ile ilgili yapılan düzenlemelerde mevcut uygulamanın iyileştirilmesi hususunda adımlar bekliyoruz. Reha Başkanın dile getirdiği diğer konu da, Serbest bölgelerde yeni uygulama..
Serbest bölgelerde cazibe yok oluyor
Bakanlar Kurulu tarafından serbest bölgelerden diğer ülkeler dışındaki ticarette TL kullanılması gerekliliğini öngören 'Serbest Bölgelerde Türk Lirası ile Yapılabilecek Ödemeler Hakkında Karar' yeniden düzenlendi.
Düzenleme ile serbest bölgelerin sunduğu avantajlar ve esneklikler yitirilmiş durumda. Ticari aktivitenin gelişimi engelleniyor. Çeşitli teşvik ve esneklikler sağlayan serbest bölgeler bu düzenleme ile avantajlarını kaybedecek. Serbest bölgelerdeki işletmeler yabancı olsun yerli olsun gümrük hattı dışında sayılırlar.
Yeni düzenleme, gümrük hattı dışındaki bir şirketi her gün TL ile yabancı para birimleri arasındaki kur hareketlerini takip etmeye ve özellikle Türkiye’den temin edilen girdilere bağlı maliyetlerini her gün güncellemeye zorlayacak. Yeni düzenlemenin serbest bölgede yaratılan ticaret hacmini arttırıcı ve işlem maliyetlerini azaltıcı bir tarafı olmayacak. Düzenleme ile serbest bölge mantığı itibarıyla tüm ticarete ilişkin ödemelerin konvertibl dövizlerle yapılma avantajlarında gerileme yaşıyoruz.
Yakın zamanda ticaretimizi canlandırmak için bırakın zorunluluklar getirmeyi, serbest bölgelere gelen, özellikle uluslararası ve belirli ölçekte faaliyet gösteren işletmelere, döviz cinsinden defter tutma imkânları sunulması gibi reformlara imza atıyorduk. Şimdi ise serbest bölge avantajları için yatırım yapmış işletmelere -günlük olarak kur farkı hesapla, ihracat için Türkiye’den yaptığın satın almanın maliyetini tuttur- gibi gereksiz iş yükü yaratılmaktadır. Öte yandan Türkiye’de yerleşik firmalara Maliye Bakanlığı döviz bazlı fatura düzenleme serbestisini tanırken, serbest bölgelerde bu serbestinin kaldırılması da kendi içinde bir tutarsızlığın net ifadesi değil midir?
Serbest bölgelerde yerleşik olduğu halde üretimlerinde yerli girdiler de kullanan birçok sektör firmamızın iş akışı ve ihracata yönelik maliyet hesaplamaları açısından sıkıntı yaratacak bir uygulamaya geçilmiş oldu.
Serbest bölgede bulunan ve ihracat odaklı bir firma yerli girdi kullandığında ülkeye döviz kazandırıyor, ithal girdiye bağımlı olup serbest bölge avantajı ile girdi maliyetlerini düşüren bir firma da daha uygun maliyetlerle ülke içine mal verebiliyordu.
Böylece cari açığın düşürülmesine katkı sunuluyordu. Yeni uygulama ile söz konusu ticarete ilişkin ödemeler Türk Lirası ile yapıldığında beklenen avantajı sağlayacak mı, yoksa kur farkı hesaplamalarıyla, her gün değişen maliyetlerle uğraşmak zorunda kalacak olan serbest bölge firmalarının iş hacmini ve döviz girişini mi azaltacak iyi düşünülmeli.' Kısaca görüşleri bunlar PAGDER Başkanı Reha Gür'ün.